Gerard De Villiers – Sas #53 – Ayetullah’ın Dulu

Şarnilar Hasani yüksek bir bar taburesinin üzerine oturmuş sıkıntılı gözlerle çevresini inceliyordu. New York’un en çılgın diskoteği Arena’da yılın en çılgın gecelerinden biri yaşanıyordu. “Egzotik Gece” adı altında düzenlenen parti oldukça kalabalıktı. Üç bin metrekarelik bir hangarın diskoteğe çevrilmesi ve buna eklenen özel odalardan oluşan Arena, sadece ünlü ve zenginlerin girebildiği özel bir kulüp niteliği taşıyordu. Arena, egzotik geceye uygun olarak dekorunu tamamen yenilemişti. Dans pistinin, barın ve oturma yerlerinin çevresine içinde yırtıcı kuşların barındığı dev kafesler yerleştirilmiş, yapay egzotik bitkiler her yanı sarmıştı. Kulakları sağır edici müziğin etkisiyle en az bin kişi dans pistinde deli gibi tepiniyordu. Davetliler de geceye uygun olarak akla hayale gelebilecek en garip kılıklara bürünmüşlerdi. Elektrik mavisi ipek bir kumaş giymiş olan Şarnilar Hasani göğüslerini ve bacaklarını cömertçe sergiliyordu. Görünüşte üzerindeki kıyafet Hintlilerin milli giysisi olmasına rağmen genç kadın yarı yarıya çıplak gibiydi. Boynu, kulakları ve ayak bilekleri paha biçilmez mücevherlerle sarılmıştı. Olağanüstü mavilikteki gözleri loş ışıkta bile kedigözü gibi parlayarak bütün dikkatleri üzerinde topluyordu. Şarnilar Egzotik Gece’nin davet sahibi olan Tony Abruzzo’ya döndü. Buradan sıkıldım, Tony. Gitmek istiyorum.


Tony Abruzzo jet sosyetenin en önde gelen çapkınlarından biriydi. Bu geceyi kendisine elli milyon dolar kazandıracak bir iş anlaşmasını kutlamak amacıyla düzenlemişti. Arena’da düzenlediği bu gecenin yankıları sayesinde önünde yeni ufuklar açılabileceğinden emindi. Neden sevgilim? Eğlendiğini sanıyordum. Peki, biraz daha kalalım. Bu sırada yanlarından Jamaikalı zenci şarkıcı Grace Jones ve taş devri insanlarını andıran sevgilisi geçmişti. Gecenin davetlilerinin çoğu jet sosyete mensubu milyarderler, ünlü şarkıcılar, film yıldızları ve mankenlerdi. Arena herkesin elini kolunu sallayarak kolayca içeri dalabileceği bir yer değildi. Ünlü olmayanlar Arena’ya girebilmek için kapıda duran Charlie’ye en az elli dolar bahşiş bırakmak zorunda kalıyorlardı. Düzenlenen her partide dekoru değiştirilen Arena’da her türlü çılgınlık, hatta sapıklık normal karşılanıyordu. Diskoteğin müdavimleri burada rahatsız edilmeden istedikleri kadar uyuşturucu kullanabiliyorlardı. Arena’nın bir diğer özelliği içeri kesinlikle fotoğrafçı alınmamasıydı. New York polisi bile Arena’da olup bitenler karşısında eli kolu bağlı kalıyordu. Herkesin ünlü, zengin ve güçlü olduğu bu diskotek, bazıları için gerçek bir yeryüzü cenneti, bazıları içinse tam bir cehennemdi. Müziğin gürültüsü yüzünden konuşma olanağı olmadığından herkes küp gibi içip, kokain çekiyordu.

Dans edenler ya da oturanlar, uluorta sevişir gibi öpüşüyorlardı. Tony Abruzzo içkisini yudumlarken ellerini Şarnilar Hasani’nin bacakları üzerinde dolaştırıyordu. Elini tam bacaklarının arasına sokacağı sırada Şarnilar yerinden doğrulup ayağa kalkıvermişti. Tony Abruzzo birkaç saniye sonra sevgilisinin sarışın bir erkekle dudak dudağa öpüştüğünü gördü. Mark! Ne tesadüf! Demek sen de buradasın? Seni özlemiştim Şarni. Şarnilar Hasani, Mark adındaki bu mankenle Paris Regine’de tanışmıştı. George V Oteli’nin kral dairesinde geçirdikleri müthiş aşk gecesi Şarnilar Hasani’nin aklından çıkmamıştı. “Mad Max” adlı filmin kahramanları gibi tepeden tırnağa siyah derilere bürünmüş olan yakışıklı mankenin de o geceyi hâlâ hatırladığı belli oluyordu.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir