Andrey Platonov – Çevengur

ESKİ TAŞRA ŞEHİRLERİ; viran ormanlıklarla bitişiktir. İnsanlar tabiatın içinden çıktıkları gibi yaşamaya gelirler buralara. İşte keskin gözleri ve insanın içini burkacak denli bitap yüzüyle bir adam çıkagelmişti böyle bir yere; her şeyi onarıp donatma becerisine sahipti, oysa kendi hayatını donatısız yaşıyordu. Tavadan çalar saate kadar her tür alet bu adamın elinden muhakkak geçmişti. Kunduraya yeni taban çakmaya da, kurt saçması* dökmeye de, eskinin köy panayırlarında satılmak üzere sahte madalya basmaya da hayır demezdi. Kendisine ise hiçbir zaman hiçbir şey yapmamıştı – ne bir aile, ne bir ev. Yazları tabiatın içinde yaşayıp giderdi, aletlerini bir çuvala kor, çuvalı da yastık yapardı yumuşak olsun diye değil, alet emniyette olsun diye. Erken sabah güneşinden korunsun diye gözlerinin üzerine dulavratotu koyardı akşamdan. Kışları ise, yazın kazandığından artanlarla geçinir, geceleri kilise çanını çalar ve böylece dairesini kiraladığı kilise bekçisiyle hesaplaşmış olurdu. Çeşitli aletler dışında hiçbir şey fazlaca ilgisini çekmezdi – ne insanlar, ne tabiat. Bu yüzden insanlara ve tarlalara kayıtsız bir şefkatle, çıkarlarına kastetmeden yaklaşırdı. Kış akşamları bazen gereksiz eşyalar da yapardı: telden kuleler, sacdan gemiler, kâğıttan zeplinler ve benzerleri, sırf kendi zevki için. Tesadüfen gelen bir siparişi geciktirdiği de olurdu sıkça; örneğin yeni çember geçirmesi için bir fıçı getirirlerdi, o ise, kurulmaksızın, sırf dünyanın dönmesi sayesinde çalışacağını düşündüğü ahşap bir saat yapmakla uğraşırdı. * Insan için oldurucu bir tur saçma. -ç.


n. Kilise bekçisi böyle bedava işlerden hoşlanmıyordu. “Yaşlılığında dilenmen gerekecek, Zahar Palıç!* Fıçı kaç gün oldu bekliyor, sense kim bilir ne demeye tahta parçasıyla toprağı kurcalıyorsun. Zahar Pavloviç susuyordu: Orman sakinleri için onuanın gürültüsü neyse, kendisi için de insan sözü oydu – duymazdı onu. Bekçi dalgasını geçiyor ve izlemeyi sürdürüyordu; ayinlerin sıklığından ötürü tanrı inancını yitirmişti, ama Zahar Pavloviç’in başaramayacağını kesin olarak biliyordu: Asanlar ta ne zamandır yaşıyorlardı dünyada, icat etmedikleri bir şey kalmamıştı. Zahar Pavloviç ise aksine inanıyordu: EJ değmemiş bir hammadde kaldığı sürece insanlar hiç de her şeyi icat etmiş sayılmazlardı.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir