Robert Prat, odasının kapısını açınca bir türlü alışamadığı o kokuyu duydu yine.
«Adaletin kokusu» adını takmıştı ona. Eski evraklardan, izmaritlerden, tanıklar ve suçlulardan, diğe bütün adaletle ilişkili ayrıntılardan izler vardı bu kokuda.
Zabıt kâtibi ise hazır bekliyordu. Herşey yerli yerindeydi. Kâğıdını, kalemini hazırlamış, bir sigara
sarmakla uğraşıyordu. Robert, zabıt kâtibinin dudaklarında hiç bitmeyecekmiş gibi duran sigaradan
ve onun çevreye yayılan kokusundan hiç hoşlanmıyordu.
— Pencereyi azıcık olsun açabilirdiniz, dedi Robert.
Yazıcı: ‘
— Bu soğukta nasıl olur? diye cevap verdi.
Zabıt yazıcısının adı Soulas’tı. İnce, uzun boylu ve kaçamak bakışlı bir adamdı.
Yeni savcıyı hiç sevmiyordu. Yapmacık da olsa ona karşı hiçbir yakınlık göstermiyordu. Otuz yıldır bu dairedeydi. Hiç pencere açmaz,
.soğuktan ve hava cereyanından hoşlanmazdı.
Robert’in sporculuğu, sert hareketleriyle, tok sözleri yazıcının hoşuna gitmiyordu. Robert’e :
—
Başsavcı sizi hemen görmek istiyor, dedi.
İki haftadır güney-batı ilinde sorgu yargıçlığı yapıyordu. Sağduyu sahibi, yapısı kadar fikirleri de
kıvrak ve renkliydi. Her akşam açık havada dolaşır, antrenmana çıkardı. Aynı zamanda iyi bir
oyuncuydu. Bu şehre savcı olarak atanması en fazla rugbi kulübünün idare kurulunu sevindirmişti.
Agatha Christie – Karakolda Cinayet
PDF Kitap İndir |