– Pruvada düşman var! Bir gök gürültüsünü andıran bu ses geminin içinde sanki bir fırtına kopardı. Yelkenler üzerinde bir rüzgâr esti. Güvertede, kasaraların üstünde, mizana ve tirenkete direklerinde sayısız korsan, kum deryaları gibi kaynaştı. Palabıyıklılar, kesik kollular, tahta bacaklılar, kelleleri kazınmışlar, tek gözlüler, tunç vücutlarında yaşlarından daha çok yara izi taşıyan genç leventler çabuk, fakat bir şaşkınlığa kapılmadan, yerlerine geçtiler. Geminin ön kasarasında, rüzgâr ve hülyalarla sarsılarak yedi telli sazı “lir”! göğsüne basıp bir duygu ve şaşkınlık kaynağı gibi kalbinden denize şelaleler döken Sinan Reis, denizle göğün öpüştüğü yerde yabancı bir geminin direklerini seçince, elindeki sazı, fırlatıp o korkunç narayı atmıştı. – Pruvada düşman var! Güvertede biriken korsanların arasında, gelen gemiyi seçememekten doğan bir heyecan başlamıştı. – Allah bilir, gelen Sen Con (Saint-Jean) şövalyeleridir! – Onlar burada ne arar bre? – Yoksa Cenevizliler mi? – Nereden geçiyoruz, babalık? İki kalp beşliğe oynuyorum, Rodos hakimi ve Sen Con beyi Piyer de Busson’un korsanlan geliyor.
Abdullah Ziya Kozanoğlu – Türk Korsanları
PDF Kitap İndir |