Fyodor Mihailoviç Dostoyevski – Ecinniler II

Aradan sekiz gün geçti. Her şeyin geçmişe karıştığı, benim de bu satırları yazdığım şu anda, artık işin içyüzünü öğrenmiş bulunuyoruz. Ama o zaman bir şey bilmiyorduk, onun için de, pek tabii, birçok noktalar bize garip görünmüştü, ilk zamanlar Stepan Trofimoviç ile eve kapanıp oturduk, olaylara korku içinde uzaktan seyirci kaldık. Ben arada sırada dışarı çıkıyor, eskiden olduğu gibi, dostuma öteden beriden havadis toplayıp getiriyordum. O, bunsuz edemezdi. Şehirde, söylemeye lüzum yok, çeşitli söylentiler dolaşıyor, tokattan, Liza’nın bayılmasından, Pazar günkü öteki olaylardan başka bir şey konuşulmuyordu. Ama şaştığımız bir taraf vardı: nasıl olup ta bütün bu şeyler, böyle çabuk, bu kadar da noktası noktasına duyuluvermişti? O gün orada bulunanlardan hiç birisinin, bakarsan, bu işi etrafa yaymakta ne bir menfaati, ne de buna bir ihtiyacı vardı. Hizmetçiler de salonda değildi. Olsa olsa Lebyadkin dilini tutamamış olabilirdi, bunu da öfkesinden yapamazdı, çünkü o zaman büyük bir korku içinde dışarı çıkmıştı. (Düşmana karşı duyulan korku ise öfkeyi de yok eden bir duygudur), olsa olsa bunu dilini tutamadığı için yapmıştır, diyebilirdik, ama Lebyadkin o günün ertesi kız kardeşi ile beraber sır oluvermişti. Tası tarağı topladığı gibi, Filippov’un evinden çıkıp gitmişti; sanki yer yarılmış, onları yutmuştu. Marya Timofeyevna’dan bir haber alayım diye evine gittiğim Şatov, bana kapıyı açmadı. Bir haftadır evinden dışarı çıkmıyordu, sanırım. Hatta şehirdeki işini gücünü bile yüzüstü bırakmıştı. Salı günü gitmiştim.


Kapısını vurdum, ses çıkarmadı; ama yüzde yüz evinde olduğunu biliyordum. Bir daha çaldım, nitekim bir zaman sonra içerde bir gürültü oldu; galiba karyolasından aşağı atladı. Paldır küldür yürüyerek kapıya kadar geldi. Şatov evde yok, diye bağırdı. Çaresiz, döndüm. Stepan Trofimoviç‘le bir ihtimal üzerinde durduk, bu cesurca tahminimiz yüzünden bir hayli korku duymadık değil hani, ama birbirimize cesaret vererek sonunda şu ihtimali benimsedik: şehirde çalkalananları Pyotr Stepanoviç ortaya yaymış olabilirdi. Bununla beraber bir müddet sonra Pyotr Stepanoviç, babasına gelip olayın şehirde herkesin ağzında dolaştığını görerek şaşırdığını söyleyince iş değişti. En çok da kulüpte konuşuluyormuş. Valinin karısıyla Vali, meseleyi girdisine çıktısına varıncaya kadar biliyorlarmış. Hem en önemlisi ertesi gün, yani Pazartesi günü, akşamleyin Liputin’e rastladım: olup bitenlerden elifi elifine haberliydi! demek ilk duyanlardan biri de oydu. Kadınlardan çoğu hem de en kibarları “esrarlı topal” adını taktıkları Marya Timofeyevna’yı merak ediyorlardı. Hatta aralarında onunla görüşüp tanışmak isteyenler bile vardı

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir