Halide Edib Adıvar – Vurun Kahpeye

“Toprağınız toprağım, eviniz evim; burası için, bu diyarın çocukları için bir ana, bir ışık olacağım ve hiçbir şeyden korkmayacağım; vallahi ve billâhi!” Aliye kasabaya muallime 1 olarak geldi. Yüzü, henüz açılmayan bir gül goncasının mahcup 2 kırmızılığını, çekingen güzelliğini taşıyordu. Pembe, ince yüzü üstünde iki kocaman menekşe gibi siyah kirpikli gözleri, küçük bir çocuk burnu, yüzünün bütün bu mütereddit 3 ve cazip 4 inceliğiyle tezat yapan bir nar çiçeği goncası gibi garip bir ağzı vardı. Biraz yumuşak ve kıvırcık siyah saçları, itina 5 ile örttüğü sıkı, siyah baş örtüsünün altından şakaklarına, ensesine boşanıyor, yanaklarına, boynuna dökülüyordu. Aliye, rakik gözlü 6 , enli omuzlu, Yemen’den Kafkas’a, Kafkas’tan Suriye’ye geçmiş ve kaybolmuş kahraman, fakat isimsiz ve talihsiz bir yüzbaşı ile dal gibi narin, zavallı ve hassas Fatihli bir verem kadının çocuğu idi. Asker babası ona henüz inkişaf etmeyen 7 derunî kudretini 8 ; verem anası, veremlilerin ezelî 9 ve marazî 10 hassasiyetini vermişti. Anasını çok küçükken kaybetmiş ve bütün çocukluğu Dârülmuallimat’ın 11 tahta sıraları etrafında geçmişti. Bütün yetim kızlar gibi şifasız bir şefkat ve muhabbet 12 ihtiyacı, yine bütün kimsesizler gibi her nazardan 13 kendi ruhuna kaçan, gömülen çekingen ve sumut 14 bir ruhu vardı. Annesi öldükten sonra babasının izini Kafkaslar’da kaybetti ve bütün sevmek ihtiyacını serhademe 15 Güllü Kadın’ın ihtiyar ve tembel kedisine inhisar ettirdi 16 . Son senesinde asabi 17 ve ateşli bir genç muallimenin “Anadolu’da çalışınız” telkinini 18 , herkesin bir moda diye sadece bahsedip münakaşa yürüttüğü bu fikri, ruhuna yakıcı ve müspet 19 bir emel olarak yerleştirdi. Şahadetname 20 alır almaz taşrada iş almak için Maarif’in 21 koridorlarında dolaşmaya başladı. Fatih’te fakir ve ters, ihtiyar bir halanın evinde oturuyordu. Basit bir yağmurluk içinde dalgalanan ince vücudunun, siyah baş örtüsü içinde hassas bir çiçek gibi açılan güzel başının davet ettiği, cezbettiği 22 ilan-ı aşklar 23 ve takipler onu alakasız bıraktı. Maarif’in koridorlarında iş bekleyen yorgun ve meyus 24 yüzlü muallimelerin taşra hizmetinden, vebadan ürker gibi kaçan, İstanbul’da bir yer bulabilmek için her zillete 25 katlanan tavırlarına istihfafla 26 baktı. Nihayet hiçbir kimsenin gitmediği (…) kasabasının münhal 27 muallimliğini kendisine verdikleri zaman tek ve eski bir sandıkla Haydarpaşa’dan trene bindi, gitti.


.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir