Ivo Andriç – Drina Köprüsü

“Drina Köprüsü” adlı eseriyle Nobel Edebiyat armağanını kazanan İvo Andriç, uluslararası ün salmış Yugoslav yazarlarından biridir. İvo Andriç, 1686-1851 yılları arasında Bosna eyaletinin merkezi olan Travnik kasabasında, 10 Ekim 1892 tarihinde doğdu. Çok küçük yaşta babasını kaybetti. Genç yaşta dul kalan ve Vişegrad’lı olan annesi, küçük İvo ile birlikte Vişegrad’taki ailesinin yanına gitti. Böylece İvo Andriç çocukluğunu, delikanlılık çağının bir bölümünü, romanına konu olan olayların geçtiği Drina ırmağı kıyısındaki bu küçük kasabada geçirdi. İlk ve orta öğrenimini ise Viyana, Zagreb, Krakov ve Graz Üniversitelerinde yaptı. Bu üniversitelerde felsefe, Slav tarih ve edebiyatı okudu. İvo Andriç, daha üniversite sıralarında iken politikayla ile ilgilenmeye başladı. Avusturya-Macar imparatorluğunun sınırları içinde yaşayan Slav ulusunun kurtuluşunu ve birliğini sağlamağa çalışan devrimci gençlik örgütüne girdi. 1914 yılı Haziranında Avusturya veliahtı Ferdinand, bu örgüte bağlı gençlerden biri tarafından Saraybosna’da öldürüldü. Bu örgüte bağlı birçok Sırp genci gibi İvo Andriç de, bu olayla ilgili olarak tutuklandı. Bir yıl kadar tutuklu kaldıktan sonra, sürgüne gönderildi. 1917 yılında yapılan aftan yararlanarak, yarıda kalmış olan üniversite öğrenimini tamamladı. 1918 yılında Avusturya-Macar imparatorluğu parçalanarak Yugoslavya devleti kurulunca, İvo Andriç, meslek olarak hariciyeciliği seçti. İkinci Dünya Savaşına kadar çeşitli ülkelerde konsolosluk ve elçilik yaptı.


1934’te Yugoslavya’nın Berlin Büyükelçiliğine atandı. Bu görevi 1941 yılına, yani Almanların Yugoslavya’yı istilâsına kadar sürdü. İvo Andriç, 1918 yılında yayımladığı “Hapishane Anıları” ile yazı hayatına girdi. 1919’da lirik bir nesir kitabı çıktı. 1920’de ise ilk hikâyesi olan “Ali Cercelez’in Yolu”nu yayımladı. Bunu, birçok hikâye kitapları izledi. İvo Andriç, en önemli, en olgun eserlerini resmî görevinden ayrıldıktan sonra yazdı. Kendisini meşhur eden “Travnik Kroniği”, “Drina Köprüsü”, “Matmazel” adlı üç büyük eseri, 1945’de yayımlandı. Eserlerinden çoğu, özellikle “Drina Köprüsü” ile “Travnik Kroniği”, başta Almanca, İngilizce, Fransızca, İtalyanca olmak üzere bütün dünya dillerine çevrildi. Büyük bir sanatçı, ince bir psikolog olan İvo Andriç, eserlerinin çoğunda konu olarak doğup büyüdüğü Bosna’yı seçmiştir. Bu eserlerinde Bosna’nın, Osmanlı egemenliği altına girişinden bugüne kadar geçen olaylarını, şehirlerini, kasabalarını, âdeta bir uluslar kokteyli halinde alan halkını, bunların gelenek, görenek, efsanelerini, masallarını, ülkülerini, tutkularını anlatmıştır. “Travnik Kroniği” : İvo Andriç’in en önemli eserlerinden biri olan “Travnik Kroniği”nde Napoleon tarafından bu küçük Boşnak kasabasına gönderilen Fransız konsolosu, onun siyaset ve ticaret alanındaki çalışmaları, bu ilkel kasabada rastladığı zorluklar, karşılaştığı tehlikeler, Avusturya konsolosuyla rekabeti, Franciscain papazlarıyla birlikte Türk devlet otoritelerine karşı çevirdiği dalavereler anlatılmaktadır. “Matmazel” : İvo Andriç’in, öteki eserlerine hiç benzemeyen Balzac’vari bir romandır. Ama Andriç, bu eserinde de psikolojik gücünü göstermekten geri kalmamıştır. Eserin konusu kısaca şöyledir: Saray-Bosna’lı bir genç kızda, babasını iflâsa sürükleyen felâket karşısında büyük bir ruh değişikliği olur.

Kısa bir zaman sonra bu kız cimri, insan düşmanı, tefecilik eden bir kişi olarak karşımıza çıkar. Gitgide insanlardan uzaklaşıyor, bir başına yaşamaya başlıyor. Nasıl öldüğü de, kitabın sonuna kadar bir bilmece olarak kalıyor. “Drina Köprüsü” : Yazarın en önemli, en ünlü eseridir. Bu nefis roman, Yugoslavya’da 15 kez basılmış, memleketimizde birinci baskısı, 2,5 ay gibi kısa bir süre içinde tükenmiştir. “Drina Köprüsü” eserin gerek ülkemizde, gerek başka ülkelerde böylesine bir başarı sağlaması, hele 1961 Nobel Armağanını kazanması, hiç de boşuna değildir. Eserde anlatılan olaylar, gerçi küçücük bir kasabada, Vişegrad kasabasında geçer, ama bu kasaba rastgele bir kasaba değildir. Burası, o zamanlar her ikisi de Osmanlı İmparatorluğunun birer eyaleti olan Sırbistan’la BosnaHersek sınırı üzerinde, doğu ile batıyı birleştiren, ya da ayıran, Drina ırmağı kıyısındadır. Bundan ötürü de, Osmanlı İmparatorluğunun en güçlü zamanında, Vişegrad kasabasında, bu ırmağın üzerine kurulan köprü, yüzyıllar boyunca, doğu ile batının alışverişini sağlamış, birçok zengin ve büyük olaylara sahne olmuş, ya da bu olaylara tanıklık etmiştir.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

Yorum Ekle