İsmet Zeki Eyuboğlu – Divan Şiiri Cilt I

Divan şiiri konusunda yapılacak bir çal ışmanın verimli olması, tüketilen emeğin boşa gitmemesi kaynakiarla kurulan bağlantıya dayanır. Yüzyıllar boyunca, toplumun belli bir kesiminde yaşamış, yaşatılmış bir uygarlık ürününün araştırıcıya öğreteceği çok ilginç sorunlar vardır. By sorunların ortaya konması da araştırıcının tutumuna, benimsediği yönteme �ağlıdır. Çalışmanın yöntemini, elealınan konunun yapısından, içeriğinden uzakta tutmak, ayrı bir araçmış gibi görmek olumlu sonuç vermediği gibi yanlış yargılara varmayı da önleyemez. Divan şiiri gibi içine kapalı bir yaratma alanında, araştırıcıyı gerçekten uzaktaştırabilecek en etkili varlık duygulara dayanan önyargıdır. Önyargının en olumsuz etkisi de, yazara güvenen, inanan okuyucu üzerinde olur. Kendisine i · nanan, güvenen okuyucularını, kendi önyargı larının doğrultusunda düşünmeye alıştıran bir yazarın, bir araştırıcının kötülüğü çağından çok geleceğe dokunur. Belli bir çevrenin, belli bir düşünce ortamının önyargılarına kapılarak doğru düşündüğünü sanan bir kimse gibi acınır yaratık bulmak kolay değildir uygar toplumlarda. Yalnız kendi düşüncelerinin doğru olduğunu, yalnız kendi yolunun gerçeğe ulaştırıcı nitelik taşıdı?;’.ıını söyleyen, bunu başkalarına benimsetmek isteyen bir kimsenin kötülüğü kendinden çok çevresinedir. Bir insan için en büyük yıkım bilmediğini bilir görünerek kendisine inananları, güv�nenleri yanlış yola götürmektir. Günün birinde, bu yanlış yolda ere?;’.ıinden saptığını anlar duruma gelince, ardına düşenlerin kendisinden çok uzaklarda kaldıklarını görerek başını vuracak taş aramak önyargıyla davranmayı, konuşmayı alışkanlık durumuna getirenlerin değişmez yazgısıdır. Bir çalışma alanına girerken, daha girişin başında, önyargı larını bırakmayı bilmeyen bir araştırıcının, bir yazarın gerçeğe yönelme şöyle dursun, gerçek kavramının içinde nenin bulunduğunu kavraması bile olacak iş değildir. Aranan gerçek, çözümü istenen sorun yalnız kendi varlık ortamındadır, önyargının belirlediği çizgiler içinde değildir.


Önyargının ne olduğunu, okuyucuyu ne denli yanılttığını, kimi konularda çıkmaza soktuğunu, daha doğrusu anlama gücünü yozlaştırdığını yaşayarak gören, acısını çeken bir kimseyim. Divan şiirinin tadını çıkardığını, bu alanda en büyük yetkili olduğunu sandığımız kişilerin izini 5 sürerek, onların ışılda�ından yararlanarak dolaştı�ım yerlerde de�il yolu bulmak, gitti�imin yol oldu�unu bile anlamak olana�ı kalmamıştı. Bir divan ozanını anlatırken, nitelerken “en büyük”, “en güçlü” sözleriyle başlayan yapıtlarda, bu sözlerin do�rulu�unu gösterecek en ufak bir örnek bile bulamadı�ım günler çoktur. Aşa�ı yukarı yüz yılı aşkın bir süredir yazınımızda, önceleri, “müntehabat”, sonraları “antoloji” adı verilen yapıtlar bası lmış, yayılmıştır. Şiirlerinden seçmeler alınan bir divan ozanıyla ilgili yargıların ışı�ında, seçi len şiirleri anlam�ya çal ışınca, ilk adımda bir uçuruma düşer gibi olur kişi. Yazar, araştırıcı başka söyler, seçi len şiirler ayrı bir dilden konuşur. Oysa, bu tür çal ışmalarda ozanı kendi ürünleriyle konuşturmak, kendini gene kendi dilinden dinlemek, anlamak gerekir. · D ivan ozanı, yaşadı�ı toplumdan koparı larak anlatılamaz, açıklanamaz. Onun dili, düşüncesi, duygusu yaşadı�ı ortamın koşullarıyla ba�lantı lıdır. Ortamının töresi, düzeni, gelene�i, be�enci neyse ozan da odur, onlarla çevrilidir. Ozanın söyledi�ini, kendi duygularına göre söylemeye çal ışmak, ozanı yaşadı�ı ça�ın dışına çıkararak başka aktöre (ahlak) ölçülerine göre değerlendirmeye kalkışmak, ona saygısızl ık etmekten çok yalan söyletmektir. Ozan’ çağının insanıdır. Yaşadığı çağda, o çağa ters düşen bir toplulu�un insanı olabilir, çağının gerisinde kalabilir. Ancak, onun çağının gerisinde, ilerisinde oluşunu bile gene kendi çağının ölçülerine göre belirleyebiliriz. Geleceğe kalmak, uygarl ık bakımından, başarının başl ıca kuralı değildir.

Önemli olan geleceği yaratmadır, beslemedir. Es.kiçağdan günümüze kalmış niceleri vardır, adlarını tiksinerek, ürpererek, iğrenerek anarız. Böylesi bir eskilik, böylesi bir geleceğe kal ış, uygarlığı geliştirme bakımından, sözkonusu değildir. Geleceğe bir taş katı lığıyla kalmak sevinilecek bir özellik taşımaz, geleceğe besleyici, doğurucu bir güç kayrınğı, bir verim odağı olarak kalmak önemlidir. Divan şiirini, kendi bütünlüğü içinde, bugüne değin önyargılardan, uzak kalmış, okuyucuyu daha başlangıçta etkileyecek bir davranış biçiminden sıyrı lmış, olanı oldu�u gibi yansıtmayı erek edinen bir çalışmaya yönelik anlayışla inceleyen olmamıştır. Bil inen çalışmalar ya divan şiirini olduğundan başka türlü, sevimli göstermek ya da sorunlarını değil de dış görünüşünü, yapısını de�il de biçimini beğendirme amacını gütmüştür. Okuyucuya verilmek istenen, divan şiirinin kendi gerçeği de­ �il, araştırıcının önyargılarına uygun gelen yanları olmuştur.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir