Yılmaz Odabaşı – Son Çeyrek Yüzyıl Şiir Antolojisi

Bu çalışmamı yaj^nevine teslim ettikten sonra, DGM’ye “hakaret” ettiglm(l) gerekçesiyle çarptırıldığım hapis cezasını çekmek üzere cezaevine girmiştim; ziyaret olmayan bir gün, dışandan görevli bir gardiyana bu antoloji -basılmış olarak- bir buket gülle birlikte yayınevinin bir çalışanı tarafından teslim edildiğinde, ranzamda ujoıyormuşum. Duvarlarla, parmaklıklarla, nöbetçi Jandarma kuleleriyle kıstınldıgım o daracık mekanda gözlerimi açtığımda, bu antolojiyi bir buket kırmızı gülün yanıbaşında birden basılmış olarak görmenin bana yaşattığı coşkuyu, sevinci tarif edebileceğime inanmıyorum… Böyle doğmuştu bu çocuk… Sonra bu çalışmam, umduğumun ötesinde bir ilgi odağı oldu; farklı çevreler bile aynı paydada -şiirde- buluşaralt bu çabama hayli övgü ve sempatiyle yaklaştılar. Şiirimizin son yirmi beş yılını izleyemeyen şiirseverlerln, genç şairlerin böyle bir çalışmaya ne çok gereksinim duyduklarma bir kez daha inandım. Bu çalışmanın ilk basımı hakkında dergi ve gazetelerde elli adedi aşan sayıda yazı, söyleşi yayınlandı; hiç umulmayan süreli yayınlann bile ilgisini çekebildi… Şiirimizin en son halkasının, bü5^k oranıyla gençlerin oluşturduğu bir antolojinin böylesi bir ilgi görmesi; birçoğunun kitaplan kitabevlerinde bulunmayan şairlerin çoğunluğu oluşturduğu bir antolojinin sempatiyle karşılanarak ilk basımınm yedi ayda tükenmesi, şiirimizin en genç çehresi adına umutlandıncı ve sevindirici bir gelişmedir kuşkusuz. Bu da demektir ki, bu ülkede şiir okuru, genç şiirden, genç şairden umutludur… Şiir okuru, hep “imaj” değil, “yapıt”ı da gözeterek genç şiirin dinamizminden ilgisini esirgemiyor. Bu ilgi, kimi genç şairlerin sabırlı bir sessizlikte üretirlerken yaşadıklan kırgınlıkları bir nebze onarıcı ve şiire yeniden, inatla koyulabllmelerl için bir motivasyon gerekçesi de sayılmalıdır. Bu antolojide yer alan yapıtlar, bu ülkede artık “şiiryazılmadıgı’\n, bu antolojinin ilk basımının gördüğü ilgi ise, “şiir okunmadıgı”nı öne sürenlere anlamlı bir yanıttır da… Kuşkusuz bu antolojinin gördüğü ilgide imzama duyulan güvenin de bir payı vardır: soluk aldıkça bu güvene yaraşmaya çalışacağımdan öncelikle kendimin kuşkusu yok… Bu çalışmada yer alan şairlere (ulaşılamayan jrirmi kadar şair hariç), sunduğumuz önerinin Sosyal Araştırmalar Vakfi tarafından benimsenmesi ve vakfın, üstlendiği bu sorumluluğu gereği gibi yerine getirmesiyle, telif ücreti ve bir adet antoloji gönderilmiştir. Genç şairlere telif ücreti uygulaması da memnuniyetle karşılanan bir “ilk”tir… Bu çalışmamm ilk basımında belirttiğim bu taahhüdümü boşa çıkarmayan ve emekle, özveriyle bu sorumluluğun üstesinden gelen Sosyal Araştırmalar Vakû yönetim kurulu ve çalışanlarına içtenlikle teşekkür ediyorum. “Son Çeyrek Yüzyıl Şiir Antolojisi”, bir boşluğu doldurmak amacıyla, bir sorumluluk duygusuyla hazırlanmıştı; ancak şunu da itiraf etmeliyim ki, bir eleştirmen, bir araştırmacı son yirmi beş yılın şiirini kapsayan böyle bir çalışmayı ortaya koyabilşeydi eğer, kesinliMe niyet etmeyeceğimi: Cemal Süreya’nın da bir günlüğünde belirttiği gibi: “Antoloji hazırlamanın, bir şair için gereksiz bir külfet” olduğunu, uğraş alanımın, işimin de bu olmadığını, falcat yukarıda da vurguladığımız gibi bir sorumluluk saydığımı yinelemek istiyorum. Son çeyrek yüzyıllık dönemde, şiirimizin daha öncekileri de, yani 1941 öncesi doğumlular }ane çok verimliydiler ve kuşku yok ki muhteşem şiirler yazdılar: ne var ki bu antoloji, 1941 doğumlulan start aldığı için onları yoksayan ya da yadsıyan bir derleme olarak algılanmamalıdır. Sn. Ülkü Tamer’in Milliyet gazetesinde yaymlanan bir yazısında, “Son Çeyrek Yüzyıl” vurgusunun, böyle bir eksik anlaşılmaya yol açabileceği yorumu bu anımsatmayı gerektirdi. Oysa ki bu ayrıntıyı ilk basımın önsözünde yeterince açıklayabildiğimi sanıyordum… Önceki basımında da vurgulamıştım: Kuşkusuz eksiklikleri de vardır bu çalışmamın; daha sonralti basımlarında giderebilmem ve eleştirilerden yararlanabilmem için, varsa ithamlann. önerilerin de yazılı veya sözlü olarak bana ulaştırılması gerekir. Eleştiriler, herhangi bir süreli yayında bu çabamın yerden yere vurulmasıyla mümkün olabileceği gibi, yayınevi adresine mektupla veya e-mail ile (yilmazodabasi@ixir.


com) ulaştınlabilir. İkinci basımında, bu antolojide bulunmaları gerektiğine inandığım dokuz imzaj^ ekliyorum: AHMET CAN AKYOL, BİLSEN BAŞARAN, İLHAN BÜYÜKCEBECİ, HAŞİM ÇATIŞ, YILMAZ ERDOĞAN, OĞUZ ÖZDEN, HAŞAN ÖZTOPRAK, ZAFER ŞENOCAK ve NECMt ZEKA. Böylelikle ikinci basımında 212 şairin biyoğrafileri ve şiirlerinden örneklerle bu antolojinin çehresindeki çeşitliliği, renkliliği artınyoruz. Şiir, koruyan, onaran, saran ve soran bir sığmaktır! Şiir, esirgeyendir, ama bağışlamayandır! Şiir, herkesin giderek aynı şeyleri aynı sözcüklerle konuşur olduğu bu atmosferde, alternatif bir dil de oluşturarak bizi insan yapan paydalarda duyarlıklarımızı buluşturmaya adaydır… Kalplerimizdeki, hayatlarımızdaki şiiri korumaya mecburuz! “Daha çok şiir olsun!” diyerek…

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

Yorum Ekle
  1. Elinize sağlık. Teşekkürler.