Aristoteles – Poetika (Can Yayınları)

Umberto Eco’nun ünlü romanı Gülün Adı’nda heyecanın doruğa vardığı noktada, Rahip Baskerville’li William, bir Ortaçağ manastırının labirent benzeri kitaplığında, sonunda ele geçirdiği lanetli bir elyazmasını mum ışığında okumaya başlar: “Birinci kitapta tragedyayı ele almış, acıma ve korku esinleyerek, nasıl bu duygulardan arınma sağladığını görmüştük. Söz verdiğimiz gibi şimdi de güldürüyü…” * Tek nüshası bile günümüze ulaşmamış (büyük olasılıkla da sonsuza dek görmeyeceğimiz) bir kitabın ilk satırlarıdır bunlar: Aristoteles’in Peri poetikes (Şiir Sanatı Üstüne) ya da yaygın adıyla Poetika kitabının ikinci bölümünün başlangıç satırları. Eco uydurmuştur bu satırları (doğal olarak birinci kitabın ilk satırlarından kerteriz alarak ve belki bu söylence kitabı yeniden kurma denemesine girişen Richard Janko benzeri bir iki araştırmacının çalışmalarına dayanarak). Ve yirminci yüzyılın en ünlü çoksatarlarından birinin entrikasını, bütünüyle bu kayıp kitap üstüne kurmuştur. O sıralar merak etmiştim, Gülün Adı’nın yüz binin üstünde satışlara ulaştığı ülkemizde, Poetika’yla da kimse ilgilenmiş mi, satışında bir artış olmuş mu diye. Ne gezer. Çoğu kimse anlamamıştı bile romanda (özellikle de hemen çevrilip gişe rekorları kıran filminde) hangi kitabın, hangi kayıp ikinci cildinden söz edildiğini. Oysa epeydir bir çevirisi vardı piyasada (İsmail Tunalı’nın çevirisi); hâlâ da o var. ** Kırk yıldır bir Allahın kulu daha çıkıp yeni bir çeviri denemedi; üstüne bir şeyler yazmadı. Şairden geçilmeyen bu toplumun kitaplığında, şiir kuramlarının en eskisi ve en köklüsü, bu değerli ama biraz eskimiş çeviri dışında hiçbir şeyle temsil edilmiyor ne yazık ki. Oysa Batı dillerinde her an (eleştirel basımlardan “cep” baskılarına) bu yapıtın sayısız çevirisini bulabilirsiniz kitap piyasasında, üstüne yazılmış onlarca incelemeye ulaşabilirsiniz. Elinizdeki çeviri de, işte böyle bir dizi Fransızca çeviriden yararlanılarak yapıldı. Birkaç kez buna benzer “ikinci dil”den çevirilere giriştiğim için biliyorum; bir Antikçağ metninin birkaç çevirisini yan yana getirdiğinizde, aralarında çoğu kez şaşırtıcı farklılıklar bulursunuz. Çünkü böyle bir metni okumak, yeni ya da yakınlarda yazılmış bir metni okumak gibi değildir; bir sürü filolojik çaba sonucunda, kimi zaman çok küçük, ama kimi zaman her şeyi değiştirebilen farklı okumalara, farklı anlamlandırmalara, farklı yorumlara ulaşılır. Üstelik her yorum, kendi bilimsel ve karmaşık açıklamalarıyla haklı gibi görünür.


Bir çevirmenin yapacağı en iyi şey de olabildiğince çok çeviriyi bir araya getirip, kendi bilgilerini, zaman zaman da sağduyusunu işin içine katarak onlar arasından yolunu bulmaya, kendi metninin sözcüklerini, tümcelerini seçmeye çalışmasıdır. Burada da öyle yapıldı; çeviri, ikisi çift dilli dört Fransızca, bir İngilizce kitaptan yararlanılarak “oluşturuldu”; önsöz ve notlardaki bilgilerin çoğu yine bu kitaplardan derlendi (Yararlandığım Fransızca çeviriler, Michel Magnien, Barbara Gernez, Odette Bellevenue/Séverine Auffret, R. Dupont-Roc/J. Lallot çevirileri; İngilizce çeviri S.H. Butcher çevirisi. Metni yeniden kurarken Poetika’nın Yunanca metnini ve onun biçimsel özelliklerini sürekli olarak göz önünde bulundurduğumu, İsmail Tunalı’nın değerli çalışmasına da sık sık göz attığımı söylemeliyim. Ayrıca düşebileceğim –nasılsa düşeceğim– yanılgılar için hem Athena’nın yol göstericiliğine hem okurun hoşgörüsüne sığındığımı da…).

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir