Ergün Poyraz – Musa’nın Mücahiti

Amerika ile 1946 yılında yapılan anlaşmaların ve isƟhbarat örgütlerimizin kayıtlarının ve faaliyetlerinin CIA’ya aktarılmasının ardından en önde eski tüfek solcular, kadın bacaklarına şiir yazan şairler, birer birer İslamcı olmaya başlıyorlardı. Bunların en ünlüsü “Kadın bacakları” şiirinin yazarı Necip Fazıl idi. Necip Fazıl amaca ulaşmak için talebelerinin Tekfur Sarayı’nı basan bahadırlar gibi bir makyaja bürünmelerini, kamufle olmalarını istiyordu. Yine bu akımla, 1492 yılında Osmanlı’nın bağrına basƨğı Yahudiler, nasıl Osmanlıyı yıkƨlarsa, aynı oyunla bu defa da son Türk CumhuriyeƟ’ni yıkma çalışmalarına başlıyorlardı. Tacirleri, Şirketleri, Sanayicileri, Siyasetçileri, Bürokratları, İsƟhbaratçıları ve her türlü elemanları ile Din maskesi ardına saklanıyorlar, gündüz Müslüman gece Yahudi ve HırisƟyan kimliklerine bürünüyorlardı. Öyle ki, kripto yani “Gizli Yahudi” olmayan evliya bile olamıyordu. Masonlar, tarikatlar, din taciri parƟler; kimi sarığın üzerine Melon şapka takıyor, kimi melon şapkayı sarıkla kamufle ediyordu. Kimi gece hahamlık yapıyor, gündüz imam olup namaz kıldırıyordu. Kimi gündüz, gezici-seyyar vaizlik yaparken gece papazlık yapıyordu. Kimi gündüz “Ben imamım” diye bağırırken, gece hahamların önünde bu ülkeyi parçalamanın yeminlerini ediyordu. Bu Müslüman görünümlü Kripto Yahudiler ve Sabetaylar; İngiliz, Amerikan ve İsrail isƟhbaraƨndan alıp dağıƴkları paralara kutsiyet masalları uydurup, saf insanlarımızı kandırıp aldatarak, ülkemizi sömürmek sureƟyle Amerika ve İngiltere’ye peşkeş çekmenin son versiyonlarını sergiliyorlardı. 1948 yılında ters bir doğumla dünyaya gelen Bülent Arınç, bu tersliğini hayaƨ boyunca yaşıyordu. TBMM Başkanı sıfaƨyla Amerika’ya giden Arınç, Musevi lobisi ve papazların yöneƫği üniversitede temaslarda bulunuyordu. Bülent Arınç’ın, Amerika ve İsrail’e muhalefeƟn az sayıda bir grup aşırı dinci unsurların görüşü olduğunu belirƟyordu. Arınç, Yahudilere soykırım yapıldığını belirterek şöyle diyordu: “Bu tür korkunç olayların tekrarlanmaması için yeni nesillerin bilinçlendirilmesine verdiğimiz önem çerçevesinde, 1 Kasım 2005 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kabul edilen “Yahudi Soykırımının (Holokost) anılması” başlıklı karar tasarısının ortak sunucuları arasında Türkiye de yer almıştır.


” Oysa aynı Arınç, oy toplamak için parƟsinin propaganda toplanƨlarında şöyle konuşuyordu: “…Şöyle bir hadisi şerif var, Müslümanlarla Yahudiler harp etmedikçe kıyamet kopmayacakƨr. Bu harpte Müslümanlar galip gelecekƟr, öylesine galibiyet ki, Yahudiler taşların ve ağaçların arkasına saklanacak, ağaçlar haber verecekƟr, “Ey Müslüman arkama Yahudi saklandı gel onu öldür” diyeceklerdir.” “Türkiye aslında ABD’nin gerçek anlamda güvenebileceği ve bölge sorunlarının çözümü için işbirliği yapabileceği bir dosƩur. Bu böyle bilinmelidir…” diyen Bülent Arınç, bir zamanlar ABD için ağzını açıyor, gözünü yumuyordu: “İncirlik’e Türk işçisine saldıran Amerikan köpeklerinden hesap soracağız. Irak’ta, İmam-ı Azam’ın türbelerini her gün bombalayan Amerikan katillerinden hesap soracağız…” Bülent Arınç, bir zamanlar Doğramacı’nın üniversitesini yerden yere vururken şunları söylüyordu: “Çağdaş uygarlık adına Bilkent Üniversitesi’nde işlenen rezalete dikkaƟnizi çekiyorum. Bilkent Üniversitesi’nin kanƟninde çizi krakerden daha çok, sigaralardan daha çok saƨlan bir şey var; Doğum kontrol hapları. Bilkent Üniversitesi kanƟninde şu yazılı; “Aşk yap çocuk yapma.” Doğum kontrol hapı ve prezervatif peynir, ekmekten daha çok satılıyor.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir