Haluk Yurtsever – Yükseliş ve Düşüş

Süreklilik ve Kopuş İçinde Marksizm ve Türkiye Solu’nu on yılı aşan sürgün döneminden sonra Türkiye’ye dönmeye hazırlandığım yaz aylarında yazmıştım. Kitabın birinci baskısı Ekim 1992’de Etki Yayınevi tarafından yayımlandı. Bu çalışmanın birinci bölümü, “Teorinin Gücü” başlığını taşıyor, “Devrim Teorisi”, “Eşitsiz Gelişme ve Tek Ülkede Komünizm”, “Evrensel Sınıf” ve “Proletarya Enternasyonalizmi” altbaşlıklarından oluşuyordu. “Türkiye Solu: Yükseliş ve Düşüş” başlıklı ikinci bölüm Türkiye Solunun eleştirel tarihini konu alıyor, 1960-1971 dönemini ayrıntılı, sonrasını genel çizgileriyle inceliyor, araştırma kapsamı ve dönemi bakımından eksiklikler taşıyordu. 2002 Mart’ında El Yayınları tarafından yayımlanan “genişletilmiş” ikinci baskıda, bu eksikliklerden birini gidermeye çalıştım. İlk baskıda yer almayan 1971 devrimciliğinin önemli hareketlerinden TKP/ML incelemesini kitaba ekledim. Kitabın ikinci baskıda da süren bir başka eksikliği, 1971-1980 dönemine, özellikle de 1974 sonrası Türkiye soluna özet ve çok genel notlar çerçevesinde değinip geçmesiydi. Öte yandan, son yıllarda yayımlanan çok sayıdaki yeni kitap ve makale, çalışmanın malzemesini zenginleştirdi. Aradan geçen zaman ilk baskılarda ele alamadığım dönemleri daha nesnel değerlendirmenin koşullarını yarattı. Tüm bunlar beni kitabı yeniden ele almaya itti. Elinizdeki kitap, ilk iki baskıdaki eksiklikleri giderme çabasının ötesinde, tümüyle “yeni” bir kitap oldu. “Teorinin Gücü” başlıklı birinci bölümü çıkardım. Bu bölümü geliştirerek başka bir kitap haline getirmeye karar verdim. İlk baskılarda yer alan bölümleri yeniden yazdım. Kitabın esas yeniliği ise 1974 sonrası Türkiye solunu, yeniden oluşumu, gruplaşması, öne çıkan çizgileri ve örgütleriyle ele almasıdır.


Türkiye Solu 1960-1980 Yükseliş ve Düşüş eleştirel/analitik bir siyasal tarih denemesidir. 1960-1980 arası, Türkiye solunun kendini yığınsal ölçeklerde var ettiği, Türkiye’yi derinden etkilediği bir dönemdi. 12 Eylül 1980 ise Türkiye’nin siyaset yelpazesinin şiddetle parçalanıp karşıdevrimci bir transformasyonla yeniden yapılandırılmaya başlandığı milat oldu. Kitapta, bu 20 yıllık dönemi, ortama özelliklerini veren dünya koşulları, Türkiye’nin ekonomik, toplumsal, siyasal gelişmeleri ve sınıf mücadelesi pratiği içinde, özel olarak solun, sosyalizmin yükselişi ve düşüşü merceğinden anlatmaya çalıştım. Bir yandan, nesnel gelişmelerin ve sol öznelerin pratik siyasal etkinliklerinin somut bilgiye dayanan öyküsünü özetlerken, bir yandan da, solun çeşitli öğelerinin tarihsel ve dönemsel oluşum, biçimleniş özelliklerini, ideolojik siyasal, programatik görüşlerini ve pratiklerini inceledim. Türkiye Solu 1960-1980: Yükseliş ve Düşüş’te, genç kuşaklara bu zengin tarih döneminin bilgisini, deneyimini aktarmayı, aynı zamanda bugün sorunlu bir evreden geçmekte olan Türkiye soluna geçmişte yapılabilenler, yapılamayanlar ve yanlış yapılanlar üzerinden yeni bir silkiniş için ders notları sunmayı amaçladım. Kitapta ortaya koyup eleştirmekten geri durmadığım tüm eksiklik, zaaf ve yanlışlarına rağmen Türkiye solunun 1960-1980 arasında gerçekleştirdiği açılımın dönemsel ve konjonktürel değil tarihsel önemde olduğuna, ne kadar silinmeye çalışılırsa çalışılsın kalıcı izler bıraktığına kuvvetle inanıyorum. Tarih içinde söylenmiş hiçbir söz söylenmemiş sayılamaz. Her şey bir yana, solun en güçsüz ve dağınık dönemini yaşadığımız bir zaman diliminde, kindar burjuvazinin bellek silme, sol değer ve kazanımları, martırlarımızı karalama yöntemleriyle Türkiye solunun toplum bilincinde kazandığı yeri geriye doğru yok etmeye çalışması rastlantı değildir. Bir dönemin izlerini kazımak, solun bugünkü izleyicilerini köklerinden koparmak, bizi tarihsiz, köksüz, geleneksiz bırakmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Buna izin vermemek gerekiyor. Aynı ırmakta ikinci kez yıkanılmayacağını biliyoruz. Genç kuşaklara geçmişin bilgisini aktarmak, toplumsal belleği canlandırmak, Türkiye solcularının uğruna savaşıp can ve kan verdiği özlemleri yeniden bilince çıkarmak son derece değerlidir; ama yeni bir sol atılım yalnızca bunlarla gerçekleştirilemez. Yapılması gereken geçmişin devrimci birikiminden, malzemesinden azami ölçüde yararlanarak, bugünleri ve yarınları kazanacak bir yeniden yaratma, oluşturma ve kurma etkinliğine girişmektir. Tarih bize, en çok bu nedenle gereklidir.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir