Emre Kongar – Tarihimizle Yüzleşmek

Bu Önsöz’ü iki amaçla yazıyorum. Birinci amacım bu kitabın hangi ortamda, hangi tarihsel, toplumsal ve siyasal koşullar altında yazıldığını -özellikle gelecek kuşaklar için- belirtmek. İkinci amacım da nasıl bir çalışma yöntemi uyguladığımı açıklamak. Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra dünya yeni bir döneme girdi: Küreselleşme denilen bu dönemin Birinci Aşaması da tamamlandı, dünya ve Türkiye, ikinci Aşama’yı yaşıyor. Sovyetler’in çöküşüyle başlayan, 1991-2001 yılları arasındaki Birinci Aşama’da, dünyadaki savaşların bittiği, refahın artacağı ve adil paylaşımının yaygınlaşacağı, tarihin sonunun geldiği yanılsaması dünyaya egemendi. 11 Eylül 2001’de El Kaide’nin Amerika’ya saldırıları, bu aşamayı bitirdi, Küreselleşme, İkinci Aşama’ya geçti: Bu aşamanın en önemli özelliği, terörün de küreselleşmesi oldu. Ayrıca, savaşların sona ereceği ve artan refahın adil paylaşımının gerçekleşeceği hayalleri de suya düştü. Bu aşamada Amerika, değişen yeni koşullarda, dünya egemenliğini sürdürmek için, çok daha aktif, çok daha saldırgan bir siyasal ve askeri rol üstlendi; Irak’ı da işgal ederek, Türkiye’ye komşu oldu. Birinci Aşama’da önemini yitirdiği öne sürülen ulus-devlet kavramı, bu aşamada yeniden önem kazandı. Yeniden önem kazanan bir başka kavram ise din ve “din savaşları” idi. Amerikalı düşünürlerin “Uygarlıklar Çatışması” adı altında öncülüğünü yaptığı bu din savaşları, El Kaide gibi radikal siyasal İslamcı örgütlerin ve bazı totaliter İslamcı devletlerin desteğiyle bütün dünyayı pençesine aldı. Bu çerçevede, dünyada din savaşları stratejisi pompalanırken, Türkiye’de de “dinci görüşler” siyasette önem kazandı, gündemi belirlemeye başladı. Böylece iç ve dış dinamik öğelerinin ortak etkisiyle dünyayla birlikte Türkiye de, bir Ortaçağ karanlığına doğru sürüklenmeye başladı. Türkiye’nin Amerika ve Avrupa Birliği ile olan ilişkilerinde, özellikle de karşı karşıya olduğu bölücü etnik terör tehlikesi ve Kıbrıs sorunu gibi konularda uğradığı haksızlıklar, bir başka akımı daha, milliyetçiliği de güçlendirdi. Bu eğilimin yükselişini, Turgut Özakman’nın İu Çılgın Türkler kitabının tirajında, ya da Kurtlar Vadisi-Irak filminin izleyici sayılarında somut olarak görmek olanaklı.


Dünya, bir değişim ve savaş çılgınlığı yaşıyor. Bu değişim sürecini ve savaş çılgınlığını kendi ideolojilerine ve çıkarlarına göre yönlendirmek isteyen Amerika ile radikal siyasal İslam dünyanın hızla Ortaçağ’a gidişini destekliyor. Türkiye Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslar, Yakındoğu dörtgeninin içinde, çevresi ateş çemberiyle çevrilmiş bir bölgede yaşam savaşı veriyor. İşte bu kitap bu koşullarda yazıldı. Amacım, hangi ideolojik ya da siyasal çözümden yana tavır koymuş olurlarsa olsunlar, değerli okurlarımın bu tavırlarını doğru ve nesnel tarihsel gerçeklere dayamalarını sağlamaya yardımcı olmaktır. Unutmayalım ki, çözüm önerilerimiz, tarihe uygun olduğu ve gerçekleri yansıttığı oranda ikna edici ve başarılı olur. İkinci olarak bu çalışmada kullandığım yöntemi açıklamak istiyorum: 9 Ben bir tarihçi değilim, bir toplumbilim öğrencisiyim. Bu kitapta yazdıklarımı, bulduğum yeni belgeler veya kimsenin bilmediği özgün metinler üzerine de dayandırmadım.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir