Erol Mütercimler – Komplo Teorileri

Sürekli şikâyet ettiğimiz konuların başında kavramların yerli yerinde kullanılmayışı gelir. Bunlardan birisi de “komplo teorisidir. Komplo teorileri, Türkiye’de bilen bilmeyen herkes tarafından sıkça kullanılan, dile persenk edilmiş kavramlardan birisidir. Hatta denilebilir ki, önüne gelen herkes tarafından her amaç için kullanılıp genellikle de olumsuz, küçültücü vurgularla ifade edilir. “Komplo teorisi” ifadesini olumsuzluk olarak değerlendirip, birilerini suçlamak ya da küçümsemek amacıyla söylemekte ya da yazmaktayız. Gerçekte ise durum nedir? Hemen hepimiz “komplo” sözcüğünü şu ya da bu nedenle, yerli yersiz kullanıyoruz. Genellikle de neden kullandığımızı da biliyoruz. Sözlüklere göre komplo şöyle tanımlanmaktadır: Tertip ya da fesat olarak da bilinir ki, iki ya da daha çok sayıda kişi arasında, hukuka aykırı bir eylemde bulunmak ya da hukuk dışı araçlar kullanarak hukuka uygun bir sonuç elde etmek için yapılan anlaşmadır. Brittanica’ya göre “komplo suçunun” oluşması için anlaşmanın belirli bir biçimde yapılması gerekmez. Günümüzde birçok yasada suç işlemeye yönelik bir anlaşmanın varlığının kanıtlanması için belirli bir eyleme girişilmiş olması yer almaktaysa da, komplo suçunun oluştuğu kanısına daha çok dolaylı delillerden varılır. Bu bakımdan tek tek komplocuların varlıkları ya da kimlikleri konusunda bilgi sahibi olması gerekmez. İki kişinin yalnızca bir üçüncü kişiyle ayrı ayrı anlaşmalar yapmış olması bile, birlikte komplo hazırladıkları anlamına gelebilir. 2002 yılında M5 Savunma ve Strateji Dergisi’ni çıkarırken bir gün, derginin sahibi Vahit Çelikbaş’a “komplo teorileri” adıyla bir ek dergi hazırlayalım, dedim. O da, her zamanki heyecanıyla, “Hemen yapalım,” dedi. Türkiye’de ilk kez bu adla bir dergi çıkaracaktım.


Sanıyorum dünyada da o güne kadar “komplo teorileri” adıyla bağımsız bir dergi çıkarılmamıştı. Çeşitli kitaplar vardı, Mel Gibson bu adla bir film çevirmişti ama dergi yoktu. Son on yılda Türkiye’de “komplo teorileri” ürettiği söylenen ilk kişi Aytunç Altındal’dı (gerçi sonraları bu konuda çıraklaşmaya çabalayanların sayısı çok arttı, bunların başında da muhafazakâr kanattan Fehmi Koru gelmektedir), ben de ona gittim. Dergi projesinden söz ettim ve “komplo teorilerinin” öncelikle doğru ve sağlam bir tanımını yapmalıyız, dedim. İlk sayısına yetişmedi ama ikinci sayıda “Komplo Teorileri Gerçek midir?” başlığıyla Altındal kaynaklı bir derleme yazı yayımladım. Buna göre, birçok sözcük gibi “komplo” da sözlüğümüze Fransızca’dan geçmiştir. İngilizcesi “plot”, yani “tuzaktır”. “Complot” olunca İngiliz mantığında mutlaka iki ya da daha fazla kişi tarafından kurulmuş “tuzak” kastedilir, tek kişilik “complot” olmaz. “Complot” kavramı en çok “conspiracy” kavramı ile karıştırılır. Oysa ikisi birlikte an ılmalarına rağmen birbirlerinden çok farklıdırlar ve de bazen birbirlerine karşı kullanılırlar. Bu durum daha çok tekniğe dayalı istihbarat alanlarında böyledir, gündelik dilde ve hayatta de ğil. “Conspiracy” kavramının Türkçesi “fesat” tır. Tek kişi “plot” kurabilir ama bir “conspiracy= fesat” için en az bir örgüte gereksinme vardır. Hiç kimse tek başına bir “conspiracy” yapamaz. Bu eşyanın doğasına aykırıdır.

Örneğin Sezar’ın oğlu Brütüs tarafından öldürülmesi, siyasi literatürde, “conspiracy”dir. “Komplo” değildir. Bizim kültürümüzde daha çok “suskunluk fesadı” vardır. Nedir bu? Başkalarına ait olan fikirleri çalarak, kendisine aitmiş gibi pazarlamak. “Suskunluk fesadı” yapan ve yayan kişilere Araplar “fassal” derler. Günlük konuşma dilimizde buna “dümen” de denir.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir