Fernand Braudel – Maddi Uygarlık – Mübadele Oyunları

Eğer her şey basit olabilseydi, bu cildin, maddi hayatın zemin katının -bu eserin birinci cildinin konusu- üzerinde, ekonomik hayatın hemen üstte yer alan katlarını ve bunun üzerinde de, kapitalist eylem katını keşfettiğini söylerdim. Bu, katları olan bir ev simgesi, eğer onları somut anlamı içinde zorlayabiliyorsa, nesnelerin gerçeğini oldukça iyi bir şekilde aktarabilmektedir. “Maddi hayat” (işin çok başındaki anlamında) ile ekonomik hayat arasındaki, sürekli olmayan temas alanı, binlerce mütevazi nokta halinde maddeleşmektedir: pazarlar, dükkânlar, dükkâncıklar… Bu noktalar aynı zamanda, bir o kadar da kopuş demektir: bir yanda mübadeleleri, paraları, düğüm noktaları ve ticaret alanları, borsalar veya fuarlar gibi üst düzeyde olanaklarıyla ekonomik hayat; öte yanda, kendine yeterliğin tebelleş olduğu bir damgayı yemiş halde, ekonomi-dışı, “maddi hayat” yer almaktadır. Ekonomi değişim değeri’nin eşiğinde başlamaktadır. Bu ikinci ciltte, ilkel takastan, en sofistike kapitalizme varana kadar -o da dahil-, mübadele oyunlarının bütününü çözümlemeye uğraştım. Mümkün olduğunca dikkatli ve yansız bir betimlemeden yola çıkarak, düzenlilikleri ve mekanizmaları kavramaya, bir cins genel iktisat tarihi (tıpkı bir genel coğrafya’nın olması gibi) veya eğer başka diller tercih edilecek olursa, bir tipoloji veya bir model veyahut da, hiç değilse, bazı anahtar kelimelerin, bazı aşikâr gerçeklerin anlamını saptamaya ehil bir gramer yakalamaya uğraştım; ama bu genel tarih’in tam bir kesinlikte, öne sürülen tipoloji’nin kestirip atan, ne de özellikle tam olan bir yapıda olmasını, model’in matematikselleştirilmesini ve sağlamasının yapılabilmesini ve gramer’in sanki zaman ve mekân içinde böyle bir dil varmış ve aynı kalmış gibi, bize bir dilin veya bir ekonomik söylevin anahtarını vermesini de hiç aramadım. Kabacası, eklemleşmeleri, evrimleri ve bundan hiç de az olmamak üzere, geleneksel düzeni ayakta tutan muazzam güçleri ve Jean-Paul Sartre’ın sözünü ettiği “atıl şiddetler”i tanıyabilmek için, bir anlaşılabilir hale getirme çabası söz konusu oldu. Demek ki, toplumsalın, siyasalın ve ekonomiğin kesişme noktalarındaki bir inceleme. Böylesine bir yol alma tarzında, gözleri bozacak kadar tekrarlanan gözlemden, çeşitli insan bilimlerine çağrıda bulunmaktan, bundan da fazla olmak üzere, sistematik karşılaştırmadan, çok az kıpırdayan sistemler boyunca, anakronizmin bize zorunlu kıyaslar esnasında çok kötü oyunlar oynamasından fazla çekinmeden, aynı cinsten deneyleri birbirine yaklaştırmaktan başka yöntem yoktu. Bu, Marc Bloch’un diğerleri arasında tavsiye ettiği ve benim de uzun süre bakış açılarına göre uyguladığım, karşılaştırmalı yöntemdir. Bilgilerimizin şimdiki durumunda, zaman ve mekân içinde kıyaslanabilir olan, çok sayıda veri bize sunulmuş haldedir, öylesine ki, insan rastlantının hatırşinaslığından doğma, karşılaştırmalı basit deneylerle değil de, adeta yapılan deneylerin karşısındaymış izlenimine kapılmaktadır. Ben böylece, ilk ilham verici olan tarihle, diğer insan bilimlerinin yarı yolunda bir kitap inşa ettim.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

Yorum Ekle
  1. Umarım bize yardımcı olursunuz