Haluk Gerger – ABD, Ortadoğu, Türkiye

Bu kitabın ilk baskısı 2006 yılında Ceylan Yayınları tarafından yapıldı. O zamandan bugüne, Ortadoğu, Türkiye ve ABD içinde ve arasında önemli değişiklikler meydana geldi; isyanlar çıktı, içsavaşlar yaşandı, rejimler devrildi, yeni iktidarlar kuruldu, askerî müdahaleler yapıldı; kısacası, bölgede kartlar yeniden karıldı, kökenleri Birinci Dünya Savaşı’na dayanan statükoda büyük kırılmalar oluştu. Bütün bunları, kitabın bu basımına eklenen son bölümde ana hatlarıyla ele aldık. Bölgedeki yeni süreç devam ediyor ama bu arada bazı gerçekler de iyice su yüzüne çıktı. Birincisi, sistemik faktörlerin belirleyici olduğu gerçeğinin bir kez daha gözler önüne serilmesi oldu. Örneğin, ABD’de bütün kötülüklerin anası gibi resmedilen George Bush ve “neo-con” kadroların iktidarı yitirmelerine ve onların düzen içi antitezini oluşturan Obama’nın başkanlığa seçilmesine karşın, temelde hiçbir şey değişmedi. Her iki yönetimin de arkasındaki sistemik güç olan finans kapital, hükmünü bütün yıkıcılığıyla icra etmeye devam etti. Benzer durum Türkiye’de de görülüyor. Erdoğan-AKP hükümeti, içerideki iktidar mücadelesini kazandı; düzen yapılanmasında, YÖK’ten HSYK’ya, Genel Kurmay’dan Çankaya’ya, Milli Eğitim’den Kürt sorununda “açılım”a, burjuvazinin iç dengelerinden farklı resmî ideolojinin oluşturulmasına, yeni düzenlemeler ortaya çıktı ama bölgeye ilişkin yaklaşımlarda ve ABD ile ilişkilerde, yani dış politikada esaslı farklılıklar gerçekleşmedi. ABD’nin kendi saldırganlığına uydurduğu “hümanist emperyalizm” kılıfı son olaylarla yeniden gündeme geldi, burada bir değişiklik ortaya çıkmadı. AKP hükümeti ise, bu kılıfa bir de “yerellik maskesi” takmaktan başka bir “yenilik” getirmedi dış politikasına. Bu maske hizmeti, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana, sivili askeri, sağcısı solcusu, bütün hükümetlerden beklenen asıl misyon olmuştur ve her biri kendi üslubunca bu rolü oynamaya çaba göstermiştir. AKP’yi bütün ötekilerden ayıran, bu rolü, fazla rol kesmeden, doğallıkla, bir ideolojik ve kültürel uyumla, görece içselleştirilmiş biçimde daha başarıyla uygulayabilmesidir. Ve yine her zaman olduğu gibi, bu hizmeti sunarken, karşılığında, Kürt sorununda destek aranmıştır ve kendini “darı ambarı”nda sanan Türk milliyetçilerinin Osmanlılık hayalleri depreşmiştir. Bu noktada da belki tek farklılık, bu sefer MÜSİAD burjuvazisinin, hem yeni düzenden ganimet elde etme, hem pazar bulma, hem de enerjiden pay kopartma düşlerinin sürece katılmasıdır.


.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir