Kolektif – Uluslararası İlişkiler Tarihi 4

İngiltere’nin becerikli Berlin Büyükelçisi, güncesinin 26 Şubat 1926 tarihli yaprağına, bu müzakerelere ilişkin olarak şunları not etmekteydi: “Foreign Office, Almanya’nın, Polonyalıların hak taleplerine karşı çıkmakla, aptallık yaptığı düşüncesinde. Çünkü Almanya sussa dahi, Polonya’nın Konsey’e girişine şiddetle karşı çıkacak çok üye vardı, diyor. Ama ben o düşüncede değilim: Öyle sanıyorum ki Almanların bu enerjik protestosu olmamış olsaydı, konseyin genişletilmesini öneren tasarı kabul edilebilirdi.” 1 Her ne hâl ise, Stresemann İngiltere büyükelçisine Alman delegasyonunun Cenevre’ye, kendisine ancak Milletler Cemiyeti Konseyi’nde de sürekli bir sandalye ayrıldığı takdirde gidebileceğini kesin bir dille açıklamıştı. Bu açıklamayla yetinmeyen Almanlar, ayrıca alışılmış şantaj taktiklerine başvurmaktan da geri kalmadılar. Yine Lort d’Abernon’un güncesinde not ettiğine göre, Cenevre Konseyi’nde daimî üyelik için mart ayında yapmış olduğu ilk girişimin başarısızlığa uğramasından sonra Alman diplomasisi, Milletler Cemiyeti’ne giriş sorununu askıya alma ve bir yandan da, Sovyetler Birliği ile yakınlaşmasını hızlandırma tehdidini savurmuştur. İngiliz diplomatı, güncesinin 5 Nisan 1926 tarihli yaprağında bu konuya ilişkin olarak şunları yazıyor: “Milletler Cemiyeti’nin eşiğinde uğradığı ağır yenilgi üzerine Alman diplomasisinde beliren hayal kırıklığı sonucu Ren ötesi kamuoyu ile yöneticilerinin bakışlarını bir kez daha doğuya çevirmeleri ve Almanya’yı geleneksel reasürans politikasına yöneltmeleri, belki de kaçınılmaz hâle gelecekti.” 2 Stresemann, bununla da kalmayacak ve İngiltere büyükelçisine hatırlatacaktır ki 1926 baharında imzalanan Sovyet-Alman paktının gerçekleştirilmesinde, Almanya’nın Milletler Cemiyeti’ne girişi konusunda yapılan müzakerelerin ağırdan alınmasının bir hayli rolü olmuştur. 3 Milletler Cemiyeti’nin Almanya’yı Kabul Toplantısı Almanların bu enerjik çıkışı karşısında İngiliz diplomasisi ödün vermek zorunda kalacaktır. Tartışmalı soruna şöyle bir çözüm bulmuştu Büyük Britanyalılar: Biri sürekli, öbürü süreksiz olmak üzere iki yeni sandalye eklenecekti Konsey’e; sürekli sandalye Almanya’ya verilecek, süreksiz sandalyenin geçici sahibi ise, her seferinde belirli bir süre için, Milletler Cemiyeti’nin öteki üyeleri arasından ve konsey tarafından seçilecekti. Böylece Almanya, öbür devletlerle eşitliği kabul edilerek giriyordu Milletler Cemiyeti’ne. Nitekim Alman delegasyonu, başta Dışişleri Bakanı Stresemann olmak üzere, 10 Eylül 1926 günü Milletler Cemiyeti toplantı salonunun kapısında belirdiğinde, uzun alkışlarla karşılacaktı. Almanya’nın hayranı ve uşağı -ki sonradan da Hitler’in ajanı olacaktır- Fernand de Brinon, FranceAllemagne 1918-1934 başlıklı kitabında, Stresemann’ın diplomatik kamuflaj sanatını göklere çıkarmaktadır. Gerçekten de Stresemann, giriş konuşmasını yaparken, kusursuz bir gösteriye girişecek ve Milletler Cemiyeti’nin “barışın pekişmesindeki büyük rolü”ne övgüler yağdırdıktan sonra Almanya’nın bütün uluslarla barış içinde işbirliğine can ve yürekten hazır olduğunu ileri sürecektir. Ve konuşmasını, yine alkışlarla karşılanan şu cümleyle sona erdirmiştir Almanya’nın cerbezeli( hilekâr, kurnaz, becerikli ) dışişleri bakanı: “Ülkem, bundan böyle, programının en soylu ereklerini gerçekleştirme yolunda Milletler Cemiyeti’nin en başta gelen yardımcılarından biri olacaktır.


” 4

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir