Nihad Sami Banarlı – Resimli Türk Edebiyatı Tarihi 2

Asrın tarihine bir bakış – XVII. Asırda Orta Asya Türk Edebiyatı ve Ebü’l-Gaazi Bahadır Han – Azeri Lehçesi Edebiyatı – Saib – Osmanlı Türkçesi Edebiy atı – Asrın Medeni ve içtimai Hayatına Toplu Bir Bakış – Divan Şiiri – Hükümdar Şairler Birinci Sultan Ahmed – Dördüncü Sultan Mehmed Asrın Divan Şairleri – Nef’i – Şeyhülislam Yahya – Naili – Şeyhülislam Bahayi – Edirne Şeyhi Neşati – Vecdi – Cevri – Fehim-i Kadim – XVII. Asırda Rübai tarzı ve Azmizade Haleti – Nedim-i Kadim – Tefekkür Edebiyatı Çığır ve Şair Nabi – Mesnevi Edebiy atı – Nev’izade Atai – Ganizade Nadiri – Sabit Nesir – Nergisi – Veysi – Katib Çelebi – Seyahat Edebiyatı – Evliya Çelebi – Peçevi İbrahim Efendi – Na’ima – Koçu Bey – Tezkireler – Mesnevi Şarihleri – Ankaravi İsmail Efendi – Sarı Abdullah – XVII. Asırda Halk Edebiyatı – Tekke Edebiyatı – Saz Şairleri – Kuloğlu – Katibi – Kayıkçı Kul Mustafa – Öksüz Ali – Girid’de Saz Şairleri – Aşık – Demircioğlu – Derviş Ali – Tameşvarlı Gaazi Aşık Hasan – Asrın Üç Büyük Şiiri – K aracaoglan – Gevheri – Aşık Ömer – Halk Şiirinin Nazım Şekilleri – Mani, Koşma, Destan, Türkü, Semai ve diğer şekiller – Aruzla Saz Şiiri – Halk Hikayesi – Halk Tiyatrosu – Karagöz. XVII. asır, İslam medeniyeti çağlarındaki Türk tarihinde umumi bir talihsizliğin başladığı ve yayıldığı asırdır. İlk olarak Ortaasya Türkleri, daha geçen asırda önüne geçilmez bir gerileme devresine girmiş bulunuyorlardı. Rus Çarlığı’nın önce Altunordu topraklarında genişlemesine yol açan bu gerileme, bütün Türk illerine yayılan iktisadi zorluklarla durdurulamaz bir hale girmişti: Hindistan’a giden deniz yollarının Avrupalılar tarafından açılması ve ticaret sahasında şimali Rusya yollarının kullanılması Türk topraklarında ticaret imkanlarını daraltıyordu. Daha XV. asır sonlarında merkezi iktidarın zayıflaması yüzünden dağılan Altunordu sahasında Kazan, Astrahan ve Kırım Hanlıkları kurulmuştu. Bunlardan Astrahan Hanlığı çok el- * verişli bir ticaret yolu üzerinde bulunuyordu. Fakat başlangıçta bir ümit gibi görünen bu hanlıklar, çok geçmeden zaafa düştüler. XVI. asırda Osmanlı Hükümdarı İkinci Selim zamanında Sokullu Mehmed Paşa’nın Don ile İdil arasında bir kanal açma teşebbüsü ile yapılan Astrahan seferi de devletin “Akdeniz’­ deki meşguliyeti gibi sebeplerle yarım kalınca Rusya’­ nın ümidi ve imkanı çoğalmış oldu. Daha 1552 de Rus Çarı İvan, Kazan’ı zaptederek bu sahaya hakim olmuştu.


Yedikleri darbelere rağmen, Türkler, felaketi önleyecek bir birlik kuramadılar. Bu dağılışın da temelleri eski asırlarda idi. Moğol istilası, bütün vatanlarını, ilk defa başka bir kavmin hakimiyeti altında gören Türkler için büyük darbe olmuştu. Bu darbenin yarattığı manevi çöküntüyü Moğolların Türkleşmeleri bile önleyememişti. Hatta XVI. asırda Babür Şah’ın 642 devam ettirmeğe çalıştığı, Türk-Moğol devletini bir Özbek darbesiyle Ortaasya’ <lan uzaklaştırmağa muvaffak olan Şeybanlılar da bu çöküntüye çare olamadılar. XVIL asırda Şeybanlılar’m yerini alan Astralıanlı’lar da Türkistan’da beklenen birliği kuramadılar. Yukarıda işaret ettiğimiz gibi, geçen asırda yine Ruslar tarafından zaptedilcn Astrahan’ı almak için yapılan Osmanlı teşebbüsü ciddi olamamıştı. Gerçi bu harekette Moskova, Kırım kuvvetleri tarafından yakılmış (1571) ve bundan 10 yıl sonra da Ruslar Sibir’den çekilmişlerdi. Fakat 1587 de Ruslar Sibir’i tekrar aldılar. Osmanlı korkusundan sonra Volga havzası da Rusların elinde kaldı. Aynı tarihlerde bir taraftan Özbek öbür taraftan Kazak kabileleri tam bir anarşi unsuru haline girdiler. Rus Çarlığının bilhassa Kazak’ları himaye politikası anarşiyi arttınyor_du. Rusların, Türkleri birbirine verme politikası ünce hu a:;ırda ve bu topraklarda deneniyorıu. XVI.

asır sonlarında Harzem ve Maveranünnehir Türklerinin ıztırabını, bir aralık, tabiat da arttırdı: Sir-Dcrya ve Amu-Derya nehirleri mecra değiştirdiler. Hadise halk rühunda büyük akisler ve derin vehimler uyandırdı. Amu-Derya, önce Harzem’in Moğol istilasına uğı:adığı tarihde yatak değiştirmiş ve Aral yerine Hazar’a akmaya başlamıştı. 1576 da bu nehrin tekrar yatak değiştirdiği gürüldü. Büyük su, maddi manevi derin akisler uyandırarak tekrar Aral Gülü’ne akmaya başladı. Bu tarihrih!crde Ortaasya’da bir seyahat yapmakta olan osmanlı· müellifi Seyfi Çelebi Harzem halkının bu hadiseyi Allah tarafından kendilerine verilen büyük bir ceza ve umümi bir felaket telakki ettikkrine şalıid olmu�tu. Hadise, Harzemin, ticcari ve iktisadi lıayatını şiddetle sarsmış bulunuyor; halkın moralini perişan ediyordu. XVII. asırda Kalmuk İstilası Kazak kabilelerini Maveraünnehir’e yayarak bozkırların ticaret hayatını büsbütün hırpaladı. Hatta iktisadi sarsınlllar ilim hayatını bile felce uğratıyordu: ,\srın büyük lıükiımdan

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir