Tarihi hiç sevmezdim. Ta ki 14 yaşında Reşat Ekrem Koçu’nun “Tarihimizde Garip Vakalar” adlı kitabını okuyana kadar. Kendi döneminde bazı çevreler tarafından “tarihi magazinleştirmek”le suçlanan ve bu nedenle kıymeti kendinden menkul akademisyen çevreler tarafından hakir görülen bu adam bana bir anda, tek kitapla sevdirdi tarih okumayı. Sonraları uzun uzun düşününce neden olduğunu anladım: O güne dek okuduğum tüm tarih kitaplarında (özellikle Türk tarihi kitaplarında) tüm padişahlar aslan yürekli, tüm padişah eşleri güzeller güzeli, tüm şehzadeler pırlanta tanesi, tüm devlet adamları dirayetli idi… Oysa Reşat Ekrem Koçu herkese hak ettiği kadar değer veriyor, özel bir önemi olmayanlara laf etmese de üzerlerine fazla eğilmiyordu. Zaten 629 yıllık Osmanlı İmparatorluğu tarihindeki herkesin “aslan parçası” olması hem olanaksız, hem de gereksizdi, ama bunu bana ilk kez hissettiren Reşat Ekrem olmuştu… Bu kitabı hazırlarken internette dolaşan ve kaynağı belirsiz, ama gerçekten şaşırtıcı görünen olaylara yer vermekten kaçındım. Neredeyse on beş yıldır topladığım notları ve basılmış, ciddi kitapları kaynak olarak kullandım. Bunlar dışında hiçbir bilgiye yer vermedim. “Filanca padişahın bir kılıç darbesiyle adamı ikiye böldüğü” veya “falanca padişahın bir cirit atışıyla beş yüz metre uzaktaki kuşu vurduğu” türünden “bilimsel” hikayelere hiç yer vermediğim gibi, tarihimizde çok bol miktarda olan nüktedan anekdotlara da çok az yer verdim. Tamamen o tür anekdotlardan oluşan başka bir kitap hazırlıyorum zaten… Neredeyse “internet icat oldu, araştırmacılık bozuldu” noktasına gelmeme ramak kaldığından, kaynakçamda fazla internet sitesine yer vermedim. İnternetten yararlandığımda ise, bu sitelerin çok seçkin olmasına özen gösterdim. Bu sitelerde bile gördüğüm hemen her bilgiyi başka kaynaklarla karşılaştırmayı da unutmadım. Birçok da hata buldum zaten. Özellikle akademisyenler tarafından hazırlanan dosyaların PDF formatlarına kolaylıkla ulaşılabildiğim siteler şüphesiz en güvendiğim kaynaklar oldu. İnternetin en tehlikeli yanı “copy-paste” mantığı olduğu için, rastgele bir sitede sözgelimi “I. Abdülhamit” yerine yanlışlıkla “II. Abdülhamit” yazılmayagörsün, bir ay içinde yüzlerce sitede aynı yanlış bilgi bir virüs gibi yayılıyor. Çünkü internet kullanıcılarının çok büyük bölümü hoşuna giden bir yazı gördü mü hemen “kes-yapıştır” yapıveriyor, yazılanların gerçeğe uygunluğunu hiç kontrol etmeden hem de. Bu nedenle, elinizdeki kitap için, benzeri kitaplardan yararlanıldığını, ama hemen her bilginin temel kaynağa kadar inilerek kontrol edildiğini söyleyebilirim. Bazı yerlerde, kaynakta yazılan bilgiyi bir türlü onaylatamadığım durumlarda çekincelerimi de dipnot olarak belirtmeyi zorunlu gördüm… Yıllar önce “Hayat Tarih Mecmuası” veya “Yıllarboyu Tarih” gibi dergilerin sayfalarında gördüğüm kısa ve ilginç bilgileri derlemekle başlayan bu zevkli hobimin sonucu olan bu mütevazı, ama eğlenceli kitabı değerli yazar ve araştırmacı Reşat Ekrem Koçu’nun (1905 – 1975) aziz anısına ithaf ederek bitiriyorum sözlerimi. Bu kitap onun bana aşıladığı “tarih okuma zevkini” bir tek çocuğa veya gence aşılarsa, yıllar yılı topladığım tüm o irili ufaklı notlara verdiğim emek yerini bulacaktır…
Sabri Kaliç – Tarihimizdeki Garip Olaylar
PDF Kitap İndir |