“Ben herkesin kendi çalışmasında yapması gerekeni yaptım: Öncüllerinin başarılarını minnettarlıkla karşılamak, onların yanlışlarını ürkmeden doğrulatmak, kendisine gerçek olarak görüneni gelecek kuşağa ve sonrakilere emanet etmek”. (El-Bîrûnî Edebiyat Tarihi” kitabının üzerinde bir kitap olduğunu öğrendiğimde Hocayı daha bir heyecanla tanımak istedim. Öyle ya Brockelmann’ın mezkûr eseri, başvuru kitabı mahiyetindeydi. Kaynak eserdi. Hâlbuki Fuat Sezgin Hoca’nın eserini Arapçaya tercüme eden profesörler kitabın ön sözünde “Fuat Sezgin’in eseri Brockelmann’ın eserinden kat kat daha büyük” diyerek açıktan övgüler diziyorlardı. Fuat Sezgin 24 Ekim 1924 Bitlis doğumlu. 1943 yılında İstanbul Üniversitesi Şarkiyat Enstitüsünde ünlü Alman Oryantalist Hellmut Ritter’den (1892-1971) dersler aldı. Onun yanında Mecâz al-Qur’ân adlı doktora tezini yaptı. O dönemde hazırladığı Buhârî’nin Kaynakları başlıklı doçentlik tezi çalışması alanında bir ilk olma özelliği taşıyordu. Çünkü Fuat Sezgin bu çalışmasında bilinen yaygın kanaatin tersine, İslam’ın ilk dönemlerindeki hadis nakillerinin sözlü değil yazılı kaynaklara dayandığını savunuyordu. Bu hâlâ alanında çok önemli bir kitap olarak kabul edilir. Aynı yıllarda kısaltılmış adı ile “GAS” olarak bilinen Geschichte des Ambischen Schrifitums, yani “İslam Bilim Tarihi ” adlı eşsiz eseri üzerine çalışmaya ve araştırmalarına başlar. Bu sırada da Türkiye’de önemli bir gelişme olur ve 27 Mayıs’ta askerler darbe ile yönetime el koyar. Askeri cunta 147 üniversite hocasını üniversitelerden uzaklaştırır. Bunlardan biri de Fuat Sezgin’dir. Fuat Hoca üniversiteden uzaklaştırılınca Almanya’ya gider ve oraya yerleşir. Bilim hayatına orada devam eder. İstanbul’da başladığı “İslam Bilim Tarihi ”nin ilk cildini 1967 yılında yayınlar. Kitap bilim çevrelerinde büyük yankı uyandırır. Fuat Sezgin’in yaklaşık 60 yıldır üzerinde çalıştığı bu kitabın bugün 14. ve 15. ciltleri matbaadadır. Kitap farklı bilim dallarında kaleme alman biyografiler ve eserleri içerir. Yani adı üstünde bilimler tarihidir. Bir başka ifadeyle İslam tarihinde İbnü’n-Nedîm’in ünlü eseri el Fihrist’i ile başlayan geleneği bugün devam ettirir. Bundan dolayı da çok kıymetli bir kaynak eser olarak kabul edilir. Ne yazık ki birçok dile çevrilen eser hâlâ Türkçeye çevrilmemiştir! “İslam Bilim Tarihi ”ni yazması hiç de kolay olmamıştır. Bir ömür adamıştır bu eser için. 60 kadar ülkeyi gezmiş yüzlerce kütüphanede yüz binlerce cilt dolusu kitap ve yazma eser incelemiştir. Sonunda Kur’an, Hadis, Fıkıh, Tarih, Edebiyat, Tıp, Farmakoloji, Kimya, Matematik, Astronomi, Astroloji, Meteoroloji, Coğrafya gibi değişik bilim dallarının tarihsel sürecini anlatan dünya çapında bu eseri ortaya koymuştur. Ve hâlâ da heyecanından hiçbir şey kaybetmeden çalışmasına devam etmektedir. (Allah bereketli ömürler versin) Hoca bugün 84 yaşında. Kitapları kadar hayatının da çok öğretici yönleri var. Onu tanımak bilgiyle buluşmanın ne kadar önemli ve değerli olduğunu anlatıyor insana. Zamanın kıymetini bilmenin, zamanı doğru kullanmanın hayatın bir kuralı olması gerektiğini öğreniyorsunuz ondan, ilerleyen yaşından dolayı “Hocam lütfen siz yorulmayın” dediğimizde “yorulmak” kelimesine gösterdiği tepkiyi hiç unutamam. Zamana hassasiyeti bir başka takdir konusu; “Hayatımda üç randevuma yetişemediğimin sıkıntısını hâlâ çekerim” diyebilen kaç kişi var aramızda! Dil öğrenmeye verdiği öneme ne dersiniz! Bir gün “Hocam kaç dil biliyorsunuz? Kayıtlarda 27 dil bildiğiniz yazılı?” diye sorduğumda “Mübalağa etmişler” demekle yetinmişti. Ancak Katar Kraliçesi Şeyha Mouza’ya “Hocam Hellmut Ritter bana her yıl bir dil öğreneceksiniz demişti” dediğinde kraliçenin yüzündeki şaşkınlık ifadesini hiç unutamam. Ama Hoca’nın gerçekten de bilime adadığı hayatında çalışmalarını, araştırdığı konulara ilişkin dilleri öğrenmesi her türlü takdirin ötesinde bir durum olsa gerek. Bütün bunlardan dolayı Fuat Sezgin, yaşayan en büyük bilim tarihçisi unvanını fazlasıyla hak etmiştir. Biz bugün onun benzerlerini tarihin tozlu sayfalarında arar olmadık mı? İslam Medeniyetinin bir zamanlar ulaştığı seviyeyi göstermek için gece gündüz çalışan Fuat Sezgin Hocanın en büyük özelliklerinden biri de bu topraklara olan bağlılığı. Her ne kadar askeri cunta onu okulundan atmış ve ülkesini terk etmek durumunda bırakmışsa da o ülkesine gönül vermiş biri. Nitekim konuşmalarında sürekli olarak “milletime borcum” demesi bundandır. Bundan dolayı da 24 Mayıs 2008 tarihinde açılışını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı Gülhane’deki Hasahırlar binasında kurulan İstanbul İslam Bilim ve Teknoloji Müzesi’ni kurması bu duyguların bir eseridir. 1961 yılından bu tarafa Almanya’da yaşayan hoca, hem bilim çevrelerinden hem de Alman devletinden en üst düzeyde itibar görmesine rağmen Alman vatandaşı olmayıp Türk vatandaşı olarak kalmayı tercih etmiştir.
Sefer Turan – Bilimler Tarihcisi Fuat Sezgin
PDF Kitap İndir |
aaa