Etiket: Abdülhak Şinasi Hisar

Abdülhak Şinasi Hisar – Geçmiş Zaman Edipleri

Abdülhak Şinasi Hisar’ın vefatından önce yayınladığı Yahya Kemal’e Vedd (1959) ile Ahmet Haşim: Şiiri ve Hayatı (1963) adlı eserlerinin baş kısımlarında, yazarın eserleri listesi verilirken ilkinde “yakında basılacağı”, diğerinde de “yakında neşir olunacağı” belirtilen yeni bir eserinden söz ediliyor. Hisar’ın Geçmiş Zaman Edipleri adını taşıyan bu eseri, ne yazık ki kendi sağlığında yayınıanma imkanı bulamadı. […]

Abdülhak Şinasi Hisar – Çamlıca’daki Eniştemiz

Uzun boyu, zayıf vücudu, siyah, cin gibi gözleri, kumral ve seyrekçe sakalı, ye�il kaplı kürkü ve kah ba�ına geçirdiği, kah ba­ �ından çıkardığı sivri gecelik takkesiyle Asuri bir müneccimi hatırlatan bir adam, terlikleri yerde, kendisi kö�edeki kerevet üstünde bağd� kurmu�, gazetesini okuyordu. Birdenbire, gördüğü bir haberle canı yanmı�çasına, oturduğu §iltenin üstünde ayağa kalkıyor; alevi artan […]

Abdülhak Şinasi Hisar – Boğaziçi Yalıları

Bütün eski Boğaziçi yalılarının nice hususiyetleriyle henüz ayakta oldukları zamanlarda Boğaziçi de bu yalıların en tabii bir muhitini teşkil ederdi. Bütün Boğaziçi, kendi içine kapalı bir âlem, kendine has, tamamıyla milli ve mahalli bir medeniyetin ifadesiydi. Boğaziçi’nde hayat o kadar milli ve hususi bir nizamdı ki, bu milli medeniyet içinde yaşayanlar, milliyetçiliğin ne olduğunu ve […]

Abdülhak Şinasi Hisar – Boğaziçi Mehtapları

Bu asrın ilk yıllarında Boğaziçi -en çok hatıra getirdiği eski Venedik gibi- sanki bir göl tarzında kendi üstüne kapanmış ve kendine mahsus adetleri ve zevkleri olan büsbü tün hususi bir fılemdi. Barındırdığı birtakım ananeler kendine has tabiatının hususiyetlerine ka tılarak ona, birçok kısımlarıyla eş bulunduğu İstanbul medeniyetinden bile ayrılan, hususi bir medeniyet kurmuş oluyordu. Her […]

Abdülhak Şinasi Hisar – Boğaziçi Yalıları

Bütün eski Boğaziçi yalılarının nice hususiyetleriyle henüz ayakta oldukları zamanlarda Boğaziçi de bu yalıların en tabii bir muhiƟni teşkil ederdi. Bütün Boğaziçi, kendi içine kapalı bir âlem, kendine has, tamamıyla milli ve mahalli bir medeniyeƟn ifadesiydi. Boğaziçi’nde hayat o kadar milli ve hususi bir nizamdı ki, bu milli medeniyet içinde yaşayanlar, milliyetçiliğin ne olduğunu ve […]