Etiket: Celil Oker

Celil Oker – Yenik ve Yalnız

Yerde tek başına duran telefon, koli kucağımda, kapıyı arkamdan kapatmadan önce salonun ucundaki pencereden Akmerkez’e bakarken çaldı. Evden eve filankeş taşımacılığın suratsız elemanları, patronları ve aracılık eden reklamcı arkadaşımla birlikte işi keşfe geldiğimizde sergiledikleri becerikli ve işbilir tavırlarını çoktan çöpe atmışlardı. Aniden ortaya çıkan küçümseyici bakışlarıyla, sanki silah zoruyla taşıdıkları orta yaşlı bekâr evinin ıvır […]

Celil Oker – Rol Çalan Ceset

Otomobilimi, apartmanın yüksek duvarlarla korunmuş avlusunun içine, palabıyıkları yeniçerileri aratmayan kapıcının komutlarına uyarak soktum. Durmamı gösterdiği yere değil, ama inadına, daha ilerideki ulu atkestanesi ağacının gölgesinin altına park ettim. El fenerini çektim, ama hemen inmedim aşağı. Araç telefonundan birisini aradım. Bilmediğim bir şey için değil, bildiğim bir şeyi bir kere daha doğrulatmak için. Bıyıklı kapıcı, […]

Celil Oker – Kramponlu Ceset

Karşımda heyula gibi dikilen adama zarar vermek aklımın ucundan bile geçmiyordu. Bütün istediğim, keskin bir kılıç gibi savurarak indirmeye hazırlandığı sağ elini, hedeflediği şakağıma ulaşmadan engellemek, ardından koca gövdesini etkisiz duruma getirmekti. Daha sonra ne yapacağımı bilmiyordum ama bu şu an hiç önemli değildi. Bacaklarımın arasında, benim yaşıma gelmiş her erkek kadar önemsediğim bölgeyi muhtemel […]

Celil Oker – Çıplak Ceset

Cessna Skylane RG uçağımla Chicago O’hare Uluslararası Havaalanı‘na inişe geçmişken içerden telefon çaldı. Açık pencereden gelen rüzgâr, motorun sesi ve tam o sırada indirdiğim tekerleklerin gürültüsü önce telefonun zırlamasını algılamamı engelledi. Gözüm altimetreyle vertical speed indicator arasında, kendimden intikam almaya çalışır gibi kurallara uygun bir iniş yapmaya uğraşırken soğuyan neskafemden aceleyle bir yudum daha aldım. […]

Celil Oker – Bin Lotluk Ceset

İnsan o gün ne yapacağını bilmezse erken kalkmanın da bir anlamı olmuyor. Elimde sabahın ikinci kahvesiyle pencerenin önünde oturuyordum. Servisler, haftanın son gününde okula gitmekten daha da nefret eden uykulu çocukları çoktan alıp gitmişti sokağı basan sisin içinde. Bakkalın çırağı gazetemle ekmeğimi bu kez zamanında getirmişti, başlıklardan öte okuyacak bir şey bulamamıştım. Belki vardı, ama […]

Celil Oker – Ateş Etme İstanbul

Uyandım. Çok zor uyandım. Öyle derin uyuduğumdan değil, gece boyu en az on kere uyandığımdan. Geceden ne kaldıysa daha doğrusu. Kaçta yatağa doğru uçtuğumu hatırlamıyorum. Ne kadar içtiğimi de. İnsan eski dostlarını kaybedince, daha eski dostlarını çağırıyor. Yatak sertti. Battaniyenin altından dönüveren nevresim belli belirsiz kokuyordu. Yastığıma alışamamıştım. Bunların hiçbirini umursamayacak kadar yorgundum. Hafif başım […]