Etiket: Georges Simenon

Georges Simenon – Hollanda’da Bir Cinayet

Maigret bir mayıs öğleden sonrası Delfzijl’e geldiğinde, kendisini Hollanda’nın ta kuzey ucundaki bu küçük kasabaya çağıran olay hakkında kaba taslak bilgilerden başka bir şey yoktu kafasında. Nancy Üniversitesi’nde profesör olan Jean Duclos adında biri kuzey ülkelerinde bir konferans turnesinde bulunuyordu. Delfzijl Denizcilik Okulu’nda öğretmenlik yapan Mösyö Popinga’nın konuğuydu. Gelin görün ki Mösyö Popinga öldürülmüştü ve […]

Georges Simenon – Bellanın Ölümü – Kanaldaki ev

Kişinin, evinde gidip geldiği, yalnız kalmanın rahatlığı içinde gevşemiş, alışageldiğince devindiği, her günkü gibi davrandığı, sonra ansızın, başını kaldırınca, perdelerin açık kaldığının, sokaktan gelip geçenlerin kendisini seyrettiğinin farkına vardığı zamanlar olur. Spencer Ashby de, biraz bunu yaşadı işte. Gerçi, tıpkı öyle değil; çünkü, doğrusu ya, o gece kimsecikler ona dikkat etmemiş, ilgilenmemişti, istediği gibi bir […]

Georges Simenon – Manhattan’da Üç Oda

J.K.C. hafif bir sesle pek az konuşurdu. Bölme duvarlarının inceliğine rağmen adamın söylediği sözler, öteki akşamlar Boston’a telefon ettiği zaman kulağına gelen bazı kelime kırıntıları dışında hiç duyulmazdı. Hem niye gece yarısından önce, hatta çoğu defa sabahın ikisinden önce telefon etmezdi. Ne? Şehirlerarası mı? Laf arasında Boston kelimelerini tanıyorsa da, büronun adını bir türlü duyamıyordu. […]

Georges Simenon – Küçük Köpekli Adam

Acaba pazar günkü olay ona atfetmeye kalkıştığım öneme sahip mi? Abartmaya kaçmadan, olay bile denemez buna. Sokakta rasgele bir karşılaşma. Paris kalabalığında meçhul bir çift. Bir bakışma. Yine de, üç günden beri, ruh halim değişti ve kesin olduğunu sandığım kararlar artık gözüme o kadar kesin görünmüyor. Bu kararlan ne dramatik ne de duygusal bir şekilde […]

Georges Simenon – Katili Herkes Bulamaz

— Bana kalırsa Bay Sorgu Hâkimi, müsaade buyurulursa kendi anlayışıma göre vaziyeti açıklayayım, ne zaman ki… Polis komiseri, gözleri muallakta, bir sineğin uçuşunu seyrederken susuverdi. Baktığı şey sinek değil, küçük köy doktorunun pırıl pırıl parlayan, aynı zamanda gülmekten katılan diyebileceğimiz gözleri idi. — Devam ediniz, sizi dinliyorum komiser bey… — Affınızı dilerim efendim. Fakat maalesef […]

Georges Simenon – Hâkimin Evi

56, 57, 58… diye sayıyordu Maigret. Aslında saymak istemiyordu. Kendiliğinden oluyordu. Kafasının içi bomboş, gözkapakları taş gibi. – 61, 62… Dışarıya bir göz attı. Cafe Français’nin camekânının alt tarafı buzlu camdandı, üst kısımdan meydanın çıplak ağaçlan ve yağmur görülüyordu, hep yağmur… – 83, 84… Ayaktaydı, elinde bilardo sopası, duvarları kaplayan tüm aynalarda kendini görüyordu. Ve […]