Etiket: Marcel Proust

Marcel Proust – Sainte – Beuve’e Karşı

Akla verdiğim önem her geçen gün azalıyor. Bir yazarın, izlenimlerimize ilişkin bir şeyleri ancak akıldan bağımsız olarak yakalayabileceğini, yani kendine ait bir şeylere ve sanatın tek konusuna, aklı bir kenara bırakarak ulaşabileceğini her geçen gün daha iyi anlıyorum. Aklın bize “geçmiş” diye sunduğu şey aslında geçmiş değildir. Aslında hayatımızın her saati, tıpkı kimi hal yerden […]

Marcel Proust – Okuma Üzerine

Floransa Notları’yla Ruskin’e çok büyük keyif vermiş Prenses Madam Alexandre de CaramanChimay’a duyduğum derin hayranlığın anısına, Madam’ın hoşuna gittiği için bir araya getirdiğim bu sayfaları saygılarımla adıyorum. Bize yaşanmamış gibi gelen çocukluk yıllarımızda, çok sevdiğimiz bir kitapla geçirdiğimiz günler kadar dolu dolu yaşanmış başka zaman belki yoktur. Başkalarına göre bu çocukluk günlerini dolduran, bizimse, kutsal […]

Marcel Proust – Kayıp Zamanın İzinde #7 – Yakalanan Zaman

İki gezinti arasında veya sağanağın dinmesini beklerken şekerleme yapılacak bir yere benzeyen, bu biraz fazla kırsal, salonları birer kameriyeyi andıran evde, odaların birinde duvar kaplamalarındaki bahçe güllerinin, diğerinde ağaçlardaki kuşların insanı yalnız bırakmadığı ve eski kaplamalar oldukları için günümüzün şaşaalı dekorasyonuna, gümüş bir fon üzerinde Normandiya’nın bütün elma ağaçlarının Japon üslubunda dizilip yatakta geçirdiğiniz saatleri […]

Marcel Proust – Kayıp Zamanın İzinde #6 – Albertine Kayıp

“Mademoiselle Albertine gitti!” Istırap, insan psikolojisine, psikoloji biliminden çok daha derinlemesine nüfuz eder. Daha bir dakika önce, hislerimi tahlil ederken, Albertine’le son bir kez görüşmeden, bu şekilde ayrılmanın, en çok istediğim şey olduğuna kanaat getirmiş, Albertine’in bana verdiği hazların vasatlığıyla beni mahrum ettiği hazların bolluğunu karşılaştırıp kendimi çok zeki bulmuş, onu artık görmek istemediğim, sevmediğim […]

Marcel Proust – Kayıp Zamanın İzinde #5 – Mahpus

Sabahları, yüzüm hâlâ duvara çevriliyken, penceredeki ağır perdelerin tepesinden gün ışığının rengini daha görmeden, havanın o gün nasıl olduğunu hemen anlardım. Bana bu konuda, sabahın ilk sesleri bilgi verirdi; hava rutubetliyse, sesler bana boğularak, çarpılarak ulaşırdı; ferah, buz gibi ve berrak sabahlardaysa, çınlayan boş havada, sesler birer ok gibi titreşirdi; daha ilk tramvay geçerken, tekerlek […]

Marcel Proust – Kayıp Zamanın İzinde #4 – Sodom ve Gomorra

Yıldırımdan kurtulan Sodom sakinlerinin torunları olan kadınların ve erkeklerin ilk ortaya çıkışı. Bildiğimiz gibi, o gün (Guermantes Prensesi’nin gece davetinin olduğu gün), dükle düşese biraz evvel anlattığım ziyareti yapmadan önce, uzun süre pusuya yatıp onların dönmesini beklemiş ve nöbetim sırasında da, özellikle M. de Charlus’ü ilgilendiren bir keşifte bulunmuştum, ama bu keşfi aktarmayı, kendi başına […]

Marcel Proust – Kayıp Zamanın İzinde #3 – Guermantes Tarafı

Kuşların sabah cıvıltıları Françoise’a tatsız geliyordu. “Hizmetçilerin” her sözü yerinden sıçratıyordu onu; attıkları her adımdan rahatsız oluyor, ne yaptıklarını merak ediyordu; taşınmıştık çünkü. Eski apartmanımızın “altıncı katındaki hizmetkârlar daha az hareket etmezlerdi elbette; ne var ki onları tanıdığından, gidiş gelişleri de Françoise için dostça şeyler haline gelmişti. Oysa şimdi sessizliğe bile sancılı bir dikkatle yaklaşıyordu. […]

Marcel Proust – Kayıp Zamanın İzinde #2 – Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde

Karakterlerde farklı yönelişler. – Norpois Markisi. – Bergotte. – Bir süreliğine Gilberte’i göremeyişim; bir ayrılığın sebep olduğu ilk hafif keder gölgesi ve unutuşta düzensiz gelişmeler. M. de Norpois’yı ilk kez akşam yemeğine davet etmek söz konusu olduğunda, annem Profesör Cottard’ın seyahatte olmasına ve kendisinin de Swann’la bütün ilişkisini kestiğine hayıflanmıştı; hem profesör, hem de Swann, […]

Marcel Proust – Kayıp Zamanın İzinde #1 – Swann’ların Tarafı

Uzun zaman, geceleri erkenden yattım. Bazen, daha mumu söndürür söndürmez, gözlerim o kadar çabuk kapanıverirdi ki, “uykuya dalıyorum” diye düşünmeye zaman bulamazdım. Aradan yarım saat geçtikten sonra da, artık uykuya geçme vakti geldiği düşüncesiyle uyanırdım; hâlâ elimde zannettiğim kitabı bırakıp ışığımı söndürmek isterdim; az önce okuduklarım hakkında fikir yürütmeye, uyurken de devam ederdim, Ama fikirlerim […]

Marcel Proust – Hazlar ve Gunler

“İstirahat ettiğin Tanrı’nın kucağından… ölüme egemen olan, ondan korkmayı engelleyen, onu neredeyse sevdiren gerçekleri ifşa et bana.” Antik Yunan’da ölülere çörek, süt ve şarap götürülürdü. Bizler ise, daha bilgece olmasa bile daha incelikli bir yanılgının cazibesine kapılarak ölülerimize çiçek ve kitap sunuyoruz. Size bu kitabı sunmamın en önemli nedeni bir resim kitabı olması. “Resim altları”na […]