Đnsanoğlu varolduğundan bu yana farkında ya da değil sorunlarla kuşatılmış olarak yaşıyor. Bakıldığında, sorun yaratmaktan kazananlar var, sorunun kendisi olmaktan kazananlar var, sorununun içinde olmaktan kazananlar, sorunun çözümünden kazananlar var. Bu sorunları anlatmaktan, duyurmaktan, yansıtmaktan kazananlar var, sorunları sorgulamaktan kazananlar var, sorun mu var deyip kazananlar var. Sorunun varolduğu yerde mizah da vardır. Çelişkiler sonucu ortaya çıkan soruna el koyar, bu çelişkilerden yararlanarak, kendi yöntemleriyle sorgular. Yukarıda söz ettiğimiz gibi soruna ilişkin olayları, kişileri, kurumları şakayla, alay ederek, hicvederek sorunun gerçek nedenlerini irdeler. Mizah gibi, nerede sorun varsa orada karikatür de vardır. O da çizgisel anlatımıyla mizah yaparak sorunların üstüne gider. Karikatür, sorunların gerçek nedenlerini ortaya koyarken kendi yöntemlerini kullanır. Sorunlara, insanlığın daha güzel bir dünya ortamında, daha iyi koşullarda yaşamasını amaçlayan bir görüşle bakar ve sorunları bu bakışla eleştirir. Çarpıtılarak kendisine yansıtılan sorunlarına insanın yabancılaşmamasını, kendi sorunlarına sahip çıkmasını önerir. Karikatür mizahi çizgiyle mizah yapmak diye tanımlanır. Karikatürün hem çizgisinde, hem de içeriğinde mizah vardır. Mizah ögelerini olduğu gibi kullanmaz, çizgiyle anlatılacak biçimde yeniden oluşturur. Modern karikatür bir fıkrayı, bir hicvi olduğu gibi alıp çizgilemez. Örneğin, bildik bir fıkrada, tarlada çalışan babaya yardım eden çocuğu gökyüzünü gösterip “Babaa uçak geçiyor!” diye bağırır. Baba cevap verir “Elleme geçsin”. Gökyüzünde uçan bir uçak, bir baba, bir çocuk çizip, babayla çocuğun üstlerine konuşma balonları koyarak bu fıkrayı çizgiliyebirsiniz. Piyasa karikatürlerine baktığınızda bu örneğe çokça rastlayabilir, bir karikatür okudum(!) çok komikti diyebilirsiniz. Yine bilinen bir karikatürde karikatürcü, gökteki uçağa sapanla taş atan bir çocuğa yapmaması için elleri havada bağırıp, kızan bir baba çizmiş. Bu karikatürde hiç yazı yok, evrensel bir dil olan çizgi diliyle mizah yapıyor. Ancak çizgileri okuyarak karikatürün mizahını kavrayabilirsiniz. Her aydının olduğu gibi her karikatürcünün görevi de yaptıklarıyla, yaratılarıyla insanları kendi kültür düzeyine çekmektir. Onların kültür düzeyine uygun işlerle onlara yaranmak, hak etmedikleri konumda oyalamak değildir. Bu nedenle, karikatür gerçeği çıplak çizmektir, kimileri için sorun olsa bile. MAKING A PROBLEM TROUBLESOME Mankind has always been surrounded by problems since its existence, either it is aware of this fact or not. We see there are those who earn by creatina troubles, those who earn by being the troublemaker, those being in the problem, those who earn by solving the problem. There are those who earn by telling, announcing, who earn byreflection on the problem, those who earn by questioning and those who earn by asking “is there a problem?” Where there is a problem, humour exists. It deals with problems emerging from conflicts, and questions using his own methods by getting the benefit of these. It analyzes the real causes of problems stated above by relating to events, people, institutions in a humorous, satirical and witty way. Like humour there exists cartoon when there is a problem. By using the line, it attacks the problem. Cartoon uses its own method, while it puts down the real causes of problems. It considers problems to aim at providing a better environment and conditions for mankind and criticizes the problems. It suggests dealing with the problems that are mispresented to mankind without feeling alienated. Cartoon is defined as producing humour using the humorous line. There is humour both in its line and its content. Humour does not use its elements as they are but reforms them to explain using the line. Modern cartoon cannot draw a joke or a satire as it is. For instance, in a well–known joke, the child who helps his father in the field by pointing at the sky shouts. “Dad, Look there is a plane passing by”. The father responds: “Don’t touch, let it go!” You can draw this using a plane, a father, a child image and put speech bubbles next to the father and the child. When you have a look at cartoons in the market, you can come across with this example quite frequently and may say it was really funny. In this known cartoon, the cartoonist has drawn an angry father who shouts at a child that throws a stone to a plane using a sling up in the sky. There is no caption in this cartoon, and produces humour using the international language “the line”. You can only understand the cartoon by reading the lines. As each cartoonist does, the aim of a cartoonist with her/his product is to attract people to his/her own level. That’s why, cultural cartoon is to draw as it means even though it is a problem for some. TURHAN SELÇUK KARĐKATÜR VE MĐZAH Karikatürist çizgiyle düşünen, düşündüğünü çizgiyle izleyiciye ulaştıran kişidir. Mizah (humour), çizginin eğilimindedir. Mizahla yüklü grafiğin yazısız olması, onu sanatsal yönden değerlendireceği gibi, uluslararası bir dile de ulaştırır. 20. yüzyıl, işlevlerinin bilincinde sanatçılar yetiştirdi. Bunların eserleri ne resme benzeyen karikatürdür, ne de karikatürize edilmiş resimlerdir. Bunlar yalnızca karikatürdür. Yani “grafik mizah”tır. Geçmişin karikatüristi, daha çok ahlak sorunlarıyla ilgiliydi. Günümüzün karikatürcüsü dünyamızı değiştirmek, dünyamızı değiştirmek, dünyamızda gerekli olan değişiklikleri gerçekleştirmek amacıyla savaşım vermek zorundadır. Tüm insanların eşitliğinden, doğrudan, iyiden yana bir değişim için savaşım… Karikatürün hammaddesi insandır. Toplumları, kişileri oldukları gibi görmek, çelişkilerini, yanlışlarını gerçeklerden uzaklaşmadan değerlendirdikten sonra eleştirmektir. Evrensel çelişkinin diyalektiğindeki insan çelişkisi, çizgiyle mizahın hammaddesidir. Sanatçı, yakaladığı çelişkileri, yanlışları kendine özgü bir biçimde yorumlamalı, eleştirisini, esprisini, yine kendine özgü çizgiyle izleyene ulaştırmalıdır. Yazı, espri çizginin içinde, eğiliminde olmalıdır. Bu koşullar, günümüzün modern mizahının içerdiği koşullardır ki, bence en büyük basın karikatürü ekolü bu koşullara en fazla uyum sağlayabilen yapıtlardır. CARTOON AND HUMOUR The cartoonist is the one who thinks using the line and gets his message across to the spectator using the line. Humour is in the tendency to the line. A graphic full of humour with no words can evaluate it from the point of arts and enables it to be an international language. The 20th century have trained artists who are aware of their functions. Their works are neither cartoons resembling paintings nor paintings caricaturized. These are only cartoons. That is, humour graphics. Cartoonists in the past dealt with moral issues. Today cartoonists have to fight for changing our world, and making changes in the world themselves. A type of struggle that is for equality, the right and the good. The raw material of cartoon is human. It criticizes after evaluating societies, individuals as they are, their conflicts, mistakes without being away from reality. Human conflict in universal dialectic conflict is the raw material of humour and the line. The artist should comment on these conflicts and mistakes in his own way and should get his message across to the spectator using his own line. The caption, the wit should be in the line. These are the conditions that modern humour has and I guess the ecole of media culture has adapted itself most to these conditions. JOHN A. LENT KARĐKATÜR VE MĐZAH Tanımıyla (resimli komik fıkra, komik bir durumu tasvir eden çizim) karikatür mizah anlamına gelir. Fakat canlandırılmış çizgi film ya da macera, fantezi ya da romantik hikayeler anlatan resimli çizgi dizilerin arasında bulunduğu bazı karikatürlerin komik olma niyeti yoktur; buna rağmen karikatür kelimesi kullanıldığında, akla mizah gelir. Karikatür olmamalarına rağmen, ilkçağlardaki tablolar ve çizimlerin birçok mizahi yanları vardı. Hatshepsut’sun hükümdarlığında (15. yüzyıl) Mısırlı bir kraliçenin aşırı yüklenmiş bir katır üzerine otururken oluşan kat kat vücudu ve sarkan göğüslerini gösteren tasviri, Japonya’da bin yıldan daha fazla bir süre önce yellenme yarışmaları ve Piskopos Tobanın erkeklik organı üzerine bir tomar kağıtları, Frans’nın el yazması ve kitaplarındaki süslenmiş harflerdeki komik ögeler 10–12’nci yüzyıl arasında; Vinci’nin karikatürleri, Pieter Bruegel’in 16. yüzyıl Hollandasının halka mal olan komik çizimleri, Batı Ukrayna’nın 16’ncı yüzyıl sosyal hicivden esinlenerek yapılmış dini tabloları, Japonya’nın gravürleri, Hindistan’ın Kalighat yergi çizimleri, 18 ve 19’uncu yüzyılda Đngiltere’de James Gillray’ın, William Hogarth’ın ve George Gukshanki ve Fransa’da Honoré Deumier ve Juan David’in çalışmaları buna birer örnektir. Bu çalışmalar karikatürün bir ya da daha fazla özelliğini, yergiyi, parodiyi, ince espriyi, şakacılığı, garipliği ve erotizmi sergiler. Mizah ve karikatürü tanımlama çabasında muhtemelen en uygun kategoriler; latife, komik anlatım, politik ve yerici mizah ve portre karikatürüdür. Đnce esprili (gag) karikatürleri sanata uygulanmış bir oturumluk esprilerdir. Nerede basıldıklarına bağlı olarak çeşitli biçimler alırlar; bazıları utandıracak kadar aptalca, diğerleri (görünüşte) daha entelektüel, diğerleri müstehcen ya da garip (Gahan Wilson’un çalışmaları akla gelir). Komik öykü biçimindeki karikatürler gazete ve resimli çizgi roman gibi mizahi bir hikayeyi ya da gülünç fıkrayı birden fazla oturumda anlatır. Sık sık mizahi bir duruma düşen ve kurtulan daimi bir tipi karakterize eden üç ya da dört oturumluk biçimde; diğer zamanlar kahramanın komik halleri uzun süreye yayılmış olarak seri hale getirilir. Politik karikatürler tek oturumluk, sosyal, politik ve kişiliklerin zaaflarını dürter ve yorumlar ve durumda değişiklik olması için mücadele eder. Basının özgürlüğü olmayan bazı ülkelerde karikatür politik meselelerden kaçınır. Hicveden/mizahi çizimler belki de mizahtan öte sanatsal yapıya yönelir; duvara asıp sergileyecek kadar kalıcı görünürler. Sergilerde, kitaplarda, gazetelerde, dergilerde ve inceleme makalelerinde yer alırlar. Portre karikatür insanların abartılı tasviridir ve yukarıda belirtilen türlerin hepsinde bulunabilir. Karikatürlerdeki mizah çağdaş toplumda engellerle uğraşmak zorunda kalmıştır. Özellikle Amerika ve Amerikalı olan herşeyi taklid eden ülkelerde politik doğruluk adına aşırı duyarlılık mizah sanatçısını engellemiştir. Resimli hikaye kahramanların içen, sigara içen, çapkınlık yapan ve zorba tavırları komik olmama yolunda arındırılmıştır. Politik karikatürler çeşitli etnik grupların bireylerini, kadınları ve politik şahsiyetleri nasıl gösterdikleri konusunda tehdit, boykot ve düpedüz sansür yoluyla kem küm edilmiştir. Mizah karikatüristlerin karşılaştığı bir diğer mesele yapılan çalışmayı gazeteye satma konusundaki yarıştır. Amerika’da gazeteler ikamet eden karikatüristleri geçici olarak işten çıkarmış ya da çalışmalarını daha ucuza satan karikatüristlere bağlı olarak yeni karikatürist işe almamıştır. Pazar kaybetmenin yanı sıra karikatüristler için sonuç politik karikatürlerde daha az yerel meseleleri ele alma olmuştur. Problem çalışmalarını gazetelere satan karikatüristlerin dünya çevresinde seyahat ederek yerel sanatçıların pazarlarını ve işlerini elinden alıp, yabancı olaylar, kahramanlar, durumlar kullanarak ve genellikle medya emperyalizmi edebileştirmesiyle artmıştır. Birçok yerdeki problem daha genç insanların tercihlerini mizah karikatürü değil, aksiyon/macera resimli hikaye olarak kullanmasıdır. Japon manga ya da anime, internet ve video oyunları, görsel efekt ağırlıklı filmlerden etkilenenler gazetedeki çizgi roman, politik karikatürleri ya da mizah çizimlerine ilgileri yok denecek kadar azdır. Bir kişiyi ağlatana kadar güldüren komik bir karikatürden daha tatmin edici bir şey yoktur ve sonuç olarak bir mizah türünün diğer kültürel biçimler gibi kaybolmasına izin vereceğiz gibi görünmüyor. CARTOON AND HUMOR By its very definition (a pictorial joke; a drawing depicting a humorous situation), the cartoon denotes humor. But, as we are fully aware, some cartoons are not meant to be funny, among them animated cartoons and comics that tell adventure, fantasy, or romance stories. Most of the time, however, when the word cartoon is used, humor comes to mind. Though they were not called cartoons, many paintings and drawings from antiquity on had humorous aspects. Among some examples are a depiction of an Egyptian queen during Hatshepsut’s reign (15th Century BC) showing her drooping breasts and huge rings of fat as she sat atop a sagging, overburdened mule; Bishop Toba’s scrolls of phallic and farting contests more than a millennium ago in Japan; comic elements among decorated letters in 10th-12th Century manuscripts and books of France; the caricatures by da Vinci; Pieter Bruegel’s funny drawings of common folk in 16th Century Netherlands; the social satire-inspired content of 16th Century religious paintings of West Ukraine; the ukiyo-e (woodcuts) of Japan, Kalighat satire drawings of India, works of England’s James Gillray, William Hogarth, and George Cruikshank, and France’s Honoré Daumier, and Juan David of the 18th-19th Centuries. These works exhibit one or more of the cartoon characteristics of caricature, satire, parody, wit, playfulness, grotesqueness, and eroticism. In attempting to delineate humor and cartoons, perhaps these categories are appropriate: gag, funny narrative, political/editorial, satirical/humorous, and caricature. Gag cartoons are one-panel jokes applied to art. They take various forms according to where they are published. Some are embarrassingly silly, others upper class sophisticated (often pretentiously so), still others erotic/risqué or grotesque (Gahan Wilson’s work comes to mind). Funny narrative cartoons tell a joke or humorous story in more than one panel, examples being newspaper and comic book strips. Oftentimes they feature a continuing character who gets into and out of a humorous situation within a three or four panel format; other times, the character’s funny plight is serialized, extended over a long period. Political/editorial cartoons, usually one panel, use humor to expose, poke fun at, and comment upon political and societal foibles and personalities and to campaign for changes in the status quo. In some countries, where freedom of the press is not ensured, the cartoons avoid political issues. Satirical/humorous drawings perhaps lean more toward the artistic than the humorous; they seem to be more permanent, good enough to hang on a wall for display. They appear in exhibitions, books, and in newspaper and magazine opinion and analysis articles. Caricature is the exaggerated portrayal of humans and can be found in all of the above types of humorous cartoons. Humor in cartoons has had to contend with obstacles in contemporary society. In some circles, particularly the United States and those countries which parrot everything American, ultra sensitivity in the name of political correctness-gone-crazy, has stymied the humor artists. Comic strip characters hilarious for their drinking, smoking, womanizing, and rowdy behavior have been purified into unfunniness. Political cartoonists have been hemmed in on how they can show individuals of various ethnic groups, women, and political figures by threats, boycotts, and outright censorship. Another issue humor cartoonists face is that of competition from syndication. In the United States, newspapers have laid off or not replaced resident cartoonists, depending instead on work provided more inexpensively by syndicates. The result, besides that of loss of outlets for cartoonists, is that local issues are seldom dealt with in political cartoons. The problem is compounded when syndicated cartoons travel throughout the world, taking away jobs and outlets from local artists, using foreign characters, settings, and situations, and generally perpetuating media imperialism. A problem also in many places is younger people’s preference for action/adventure comics over humor cartoons. Influenced as they are by Japanese manga and anime, Internet and video games, and visual effects-dominated movies, they have little time or concern for newspaper funnies, political cartoons, or humorous drawings. Not much is more satisfying than a funny cartoon that makes one laugh to tears; as a result, it is highly unlikely that we will allow this humor genre to disappear as have other cultural forms. NECDET SÜMER AHTAPOT ĐLE PĐNA “Đmparatorluk çağında kapitalizmin dünya ekonomisi, Ekim devriminden sonra SSCB’nin sınırlarında geçici olarak dursa da, yeryüzünün neredeyse bütün bölümlerine nüfuz etti ve buraları dönüştürdü… Ülkelerin Kuzey Atlantik ahtapotunun menziline girmeden önceki ekonomileri, servetleri, kültürleri ve siyasal sistemleri…” diye sürdürürken Eric Hobsbawm sözlerini, batı Avrupa’nın beş yüz yıllık sömürgecilik tarihini bir metaforla karikatürize etmektedir: “Atlantik ahtapotu”. Bu yerinde metafor, iki elipsvari kabuğunun bitiştiği sivri ucunu deniz dibindeki kumlara gömen pinanın öyküsünü akla getiriyor. Pina iki kabuğunu açıp kapamakla avını yakalayabilen bir hayvan. Onu yemeye gelen ahtapotun kollarını iki kabuğu arasında kıstırarak koparıyor. Ama saldırgan ahtapot bunun da çaresini bulmuş: taşları evirip çevirmede usta olduğu için, pinanın iki kabuğu arasına bir taş bırakıyor; kabuklarını kapatamayan pinayı geniş zaman içinde rahat rahat yiyor. Ahtapotun yaptığına ve pinanın haline güler misin, ağlar mısın? Trajik olan da, komik olan da ortak temelini insan doğasında bulur, ne nesneler dünyasında ne de nesnelerle insanın niceliksel ilişkilerinde. Trajik durum salt ahlâksal, hukuksal ya da dinsel olana aykırılıktan (suç ve günahtan) doğmaz. Đnsanın uğradığı yıkım, bağlandığı değerlerden kaynaklanan edimlerin ya da başarıların sonucu ise, durum trajiktir ve bir çıkmazdır. Bugün, insan varlığı açısından baktığımızda, durum şöyle görünüyor: kapitalizm insanlığın trajik çıkmazıdır, çünkü değerleri ve başarısı aynı zamanda yıkımının kaynağı olmaktadır; yalnız sistemin değil, insanlığın yıkımının. Aynı kaynaktan komedya doğar mı? Acı ve korku, yerini gülmeye bırakır mı? Bana sorulursa, tragedya ile komedyanın bitiştiği bir yer vardır: değerlerin ayar yeri; varlıkla bilgi arasında ayar – Sofokles diyor ki, “Bilgi bilene zarar verirse, ne müthiş şeydir.” Burada, başarı saydığımız (sandığımız) şeyin değerini ölçeriz. Bu ölçüm aklın bir işlevidir. Aklın eleştiri gücü de bu ölçümden doğar. Değer ayarlamasını başardığımızda, acı ve korku, yerini gülme ve güvene bırakır; trajik çıkmazın uçsuz bucaksızlığından yeryüzünün ölçülebilir, güvenli zeminine ineriz. Gülme, trajik yıkıma yol açabilecek bir değerin güç yitimine uğramasından doğar. Karikatür, hem güvensizlik kaygısından doğan öfkeyle hiciv yapabilen, hem de güvenden doğan iyimserlikle mizah yapabilen bir sanattır. Dili de kendine özgüdür: görsel bir dil; çizgilerle oluşan resim. Dileriz, insanlık, çok gecikmeden, kapitalizmin karikatürüne birlikte gülme imkânını bulur. OCTOPUS AND MUSSEL “Even at the age of Empire the world economy of capitalism after October revolution has stopped on the borders of Soviet Union, it has influenced almost all parts of the earth and transformed these. While Eric Habibawn has stated that the economy, wealth, culture, and political systems of countries before being under the influence of North Atlantic octopus…” He features the history of colonialism of West Europe about 500 years with a metaphore. “Atlantic octopus” With this metaphore the story of a mussel that hides its sharp point that joins two ellipse–shaped shells comes to mind. A mussel hunts by opening and closing its two shells. It breaks off the arms of an octopus intending to eat the mussel by pinching, using its shells. But attacking octopus has found a way out: it leaves a stone in between two shells of a mussel as the octopus is an expert of turning stones around and around and eats the mussel that cannot close its shells easily over a long time. Would you laugh or cry considering what the octopus has done and the situation of the mussel? What is tragic and comic finds its root in human nature, neither in the world of objects or the relationship between humanbeings and objects. What is tragic does not exist only because of moral, legal or religious opposition. If the destruction of a humanbeing is due to his values, the situation is tragic and is a deadlock. When we consider the situation from humanbeing existence perspective, it is like this: capitalism is the magic dead–lock of humanity because the source of his values and success is the source of his own destruction not the system but the destruction of humanity. Can it also be a source for comedy? Can laughing take the place of pain and fear? If you ask me, there is a point where tragedy and comedy join. The point where values are adjusted, the adjustment between existance and knowledge. Sophocles says “If knowledge does harm the person who has it, how terrific it is.” Here we evaluate the value of successful things. This evaluation is the function of the mind. The criticism power of the mind arises from this evaluation. When we succeed in balancing values, laughing and trust take the place of pain and fear; we come down to the secure environment from limitless tragic deadlock. Laughing arises from the loss of power of a value that could result in destruction. Cartoon is a form of art that can both satirize due to the anger created by the worry of being inconfident and can be humourous thanks to optimism created by trust. The language of cartoon has its own language; a visual language is a picture composed of lines. We hope humanity soon will have the chance of laughing at cartooning of capitalism together.

Nezih Danyal – Karikatur ve Mizah
PDF Kitap İndir |