Kategori: Hikaye-Öykü

John Steinbeck – Kasımpatları

Kışın getirdiği kalın sis tabakası Salinas Vadisini hem gökyüzünden, hem de yeryüzünün bütün öbür topraklarından ayırmış, her yanı külrengi bir gömlek gibi sarmıştı. Dağların üstüne bir kapak gibi çökmüş, koca vadiyi üstü örtülü bir tencereye döndürmüştü. Aşağıda, dümdüz uzanan geniş tarlalarda, sapanların derin izleri görülüyor, bıçaklarla kesilmiş kara toprak, yol yol, maden gibi parlıyordu. Salinas […]

John Fante – Büyük Açlık

Dibber Lannon’un bir abisi var. Adı Pat Lannon. Dibber bana abisinin bir gün papa olacağını söylemişti. Neyse, fena halde yanıldı Dibber. Bana abisinin dünyanın gelmiş geçmiş en büyük papası olacağını söylemişti, büyük Papa Pius’dan bile daha büyük. Yuh olsun Dibber Lannon’a! Şu yüzden: Ben ve Dibber ilkokul üçteyken Pat Lannon sekizinci sınıftaydı. Hatırlıyorum onu. Ne […]

John Fante – Bahara Kadar Bekle Bandini

Derin kar tabakasını tekmeleye tekmeleye ilerliyordu. Bezgindi. Adı Svevo Bandini’ydi ve sokağın iki blok aşağısında oturuyordu. Üşümüştü, ayakkabılarının altı delikti. Daha o sabah ayakkabılarının altındaki delikleri makarna kutusundan kopardığı karton parçalarıyla içerden kapatmıştı. Makarna kutusunun içindeki makarnaların parası ödenmemişti. Karton parçalarını ayakkabılarının içine yerleştirirken aklından geçirmişti bunu. Nefret ediyordu kardan. Duvarcı ustasıydı ve kar, tuğlaların […]

John Buchan – Otuz Dokuz Basamak

O Mayıs akşamüstü, saat altı civarı şehirden döndüğümde hayatımdan nefret etmiş haldeydim. Üç aydır İngiltere’deydim ve buradan bıkmıştım bile. Bir yıl önce birisi, kendimi böyle hissedeceğimi söylese muhtemelen ona gülerdim; ama işte şu an bu durumdayım. Havadan rahatsızdım; ortalama İngilizler’in konuşmaları beni hasta ediyordu. Yeterince egzersiz yapamıyordum ve Londra’nın eğlence anlayışı bana, güneşte kalmış maden […]

Jerome David Salinger – Üç Öykü

Ayakkabılarının ucu yukarı kıvrılırdı. Annem babama ya Kenneth’in ayakkabılarını ayağına göre büyük aldığını ya da, bir zahmet, birilerine çocuğun ayaklarında şekil bozukluğu olup olmadığını sormasını söylerdi. Ama bence ayakkabılarının ucunun kıvrılmasının nedeni, sürekli çimenlikte çömelip yetmiş-beş seksen paundluk [1] gövdesini öne doğru eğerek bir şeylere bakması ya da bir şeyleri parmaklarıyla yoklamasıydı. Makosenlerinin bile uçları […]

Çetin Umut – Herkül

Eski Yunanlıların Heracles, Romalılar ve onlarla birlikte dünyadaki birçok halkın Herkül dedikleri efsanevi kahraman, işin aslında Eski Yunanlıların Olimpos tanrılarıyla ilişkisi olan bir yarı tanrıydı. Hatta bazı yörelerde ve dönemlerde Herkül’e bir tanrı gibi tapılmış, onun adına dünyanın değişik köşelerinde şehirler kurulmuştur. Nitekim bizim ülkemizde de tam üç tane “Herkül Şehri” vardır. Bunlar Marmara Ereğlisi […]

Çetin Altan – Rıza Bey’in Polisiye Öyküleri

Ufak tefek Rıza Bey, taban düşüklüğünün bacaklarda yaptığı ağrıları önlemek için, ayaklarında hafif tahtadan kalın tabanlı İsveç saboları, yazı masasının başında, koca bir bardak taze demli çayla, yeni bir polis öyküsü yazmaya çalışıyordu. Dışarda hava limoniydi. Gökyüzünü kademeli kaplamış yoğun bulutların arasından, güneş bazan azıcık görünüyor, sonra yine kayboluyordu. Rıza Bey, gemiye İngiltere’den yüklenmiş elektronik […]

Çeşitli – Bilimkurgu Öyküleri Seçkisi

Tarla−sürücü, iki bin dönümlük tarlanın üst toprağını havalandırmayı bitirdi. Son açtığı yarığı bırakarak, karayoluna doğru tırmandı. Nasıl ve ne kadar çalışmış olduğunu kontrol etmek için geriye baktı. Yaptığı iş oldukça fazlaydı; ancak ne var ki arazi kötüydü. Dünya’nın diğer yerleri gibi burası da aşırı ekim ve nükleer bombardımanların uzun kalıcı etkileri sonucu işe yaramaz hale […]

Çağlar Simsoy – Ya Ata Bin Ya Karıncaya

Odžğlen güneşi, Konuşması Yadırganmayan Hayvanlar Ormanı’nı cayır cayır yakmaktaydı. Odžyle bir sıcak vardı ki pınarın suyu bile terliyordu. Ağaçlar serinlemek için yapraklarını yelpaze gibi kullanıyor, çoğu hayvansa buldukları gölgeliklerde miskince uyukluyordu. O saatlerde orman, yaz sıcağını yüze çarpan rüzgârın boğucu minimal müziği dışında, genellikle sessizdi. Ne anlatmaya çalıştıkları türdeşleri tarafından bile anlaşılmayan ahmak kuşlar bile […]

Cihat Burak – Yakutiler

Eğer şoförün istediği parayı verseydim bütün bu işler başıma gelmeyecekti… Fakat Bomonti Bahçesi’nde pek sıkıcı bir hava vardı, 27 Mayıs patlamış, bütün eğlence yerlerinin tadı tuzu kaçmış, tozdan dumandan ferman okunmuyordu… Saat 01’e doğru meydandaki taksilerden birine atlayıp Ulus’ta indim. – Nedir? dedim borcum şoföre. – Ne verirsen ver, dedi. Kızdığım bir laftır, çünkü altı […]

Charles Dickens – Perili Ev

Bu Noel öyküsüne konu olan evle ilk tanışmam, hayaletli öykülerin bilinen koşullarında ya da alışılagelmiş hayaletli ortamlardan birinde olmadı. Evi gün ışığında, üzerinde güneş parlarken gördüm. Görünürde, evi korkutucu gösterebilecek rüzgâr, yağmur, şimşek, gök gürültüsü ya da başka türlü bir tuhaf durum yoktu. Dahası, eve doğruca bir tren istasyonundan gelmiştim. Ev, istasyondan yaklaşık bir mil […]

Charles Dickens – Bir Noel Şarkısı

Her şeyden önce, Marley bir ölüydü. Bu konuda en ufak bir şüphe bile yoktu. Ölüm kayıtlarında rahip, cenaze memuru, levazımatçı ve yas tutanların en önde geleninin imzası vardı: Scrooge imzalamıştı. Scrooge adı da, altına imza atma lütfunda bulunduğu herhangi bir belgenin değerini artırırdı. Yani bizim Marley, bir kapı çivisi ne kadar ölüyse o kadar ölüydü. […]

Charles Bukowski – Sıradan Delilik Öyküleri

Bir kızı vardi Duke’ün, Lala, dört yaşında. Duke’ün ilk çocuğuydu, bir gün onu bir şekilde öldürürler korkusu ile kaçınmıştı çocuk yapmaktan, ama şimdi deli oluyordu kız için, mest oluyordu. Duke’ün aklından geçen herşeyi biliyordu kız, özel bir hat vardı aralarında sanki. Duke ile Lala süpermarketteydiler ve sürekli bir şeyler söylüyorlardı birbirlerine, herşeyden konuşuyorlardı, kız ona […]

Charles Bukowski – Büyük Zen Düğünü

Arka koltuktaydım, Romanya ekmeği, ciğer ezmesi, bira ve meşrubatların arasına sıkışmış; on yıl önce ölen babamın cenazesinden bu yana ilk kez bağladığım yeşil kravatımla. Şimdi bir Zen düğününde sağdıç olacaktım. Hollis saatte 130 kilometre sürüyor, Roy’un iki metrelik sakalı yüzüme uçuşuyor. Benim 62 model Comet arabamdayız ama ben kullanamıyorum — sigorta yok, iki kez alkollü […]

Cevdet Kılıç – Bilgelik Hikayeleri

Birisi Thales’e sorar: • Sana göre dünyada biricik devamlı olan şey nedir? • Ümit…, diye cevap verir düşünür; zira bizi en son bırakan budur. • Peki, öyleyse en kolay olan şey nedir? diye sorulunca, • Başkasına nasihat vermek diye karşılık verir. Bazen bir hikmetli söz, hikâye, hatıra, fıkra, fabl; insanın hayatını, düşünce ufkunu, zihniyetini ve […]

Miguel De Cervantes – Örnek Alınacak Hikayeler 1

Sevgili okuyucu, mümkün olaydı, bu önsözü yazmaktan kendimi alıkoymak isterdim, zira Don Quijote’min başına koyduğum önsöz benim için pek o kadar iyi olmamıştır ki aynı şeyi yapmak arzusunu duyayım . Bunun kabahati, hayatım boyunca zekâ ve dirayetimden çok kendi mizacımla edinmiş olduğum, o sayısız dostlarımdan birine aittir: Ünlü Don Juan de Jauregui 2 kendisine portremi […]