Kategori: Tarihi

John Steinbeck – Sardalye Sokağı

California’da Monterey’in Sardalye Sokağı bir şiir, bir koku, gıcırtılı bir ses, bir ışık demeti, bir renk, bir itiyat, bir özlem, bir rüyadır. Sardalye Sokağı bir araya toplanmış, darmadağın olmuştur. Teneke, demir, pas, kıymıklı tahta parçası, delik deşik kaldırım, ot bürümüş arsa, hurda yığını, oluklu saçtan yapılmış sardalye kutuları, korna sesleri, aşçı dükkânları, kerhaneler, küçücük yerlere […]

John Steinbeck – Gazap Üzümleri

Oklahoma’nın bütün kırmızı topraklarına ve külrengi topraklarının bir kısmına son bir iki hafif yağmur düştü. Bu yağmurlar katı toprağı delemedi. Sapanlar küçük derecikler boyunca dolaşıp durdular. Bu son yağmurlar, mısırlara çabucak boy attırdı. Yol kenarlarında yoncalar ve otlar bitirdi. Böylece, külrengi topraklarla koyu kırmızı topraklar yeşil bir örtü altında kaybolmaya başladı. Mayısın sonlarına doğru gök […]

John Steinbeck – Altın Kupa

Öğleden sonra rüzgâr kış mevsiminin kutuplardan kayıp gelmekte olduğunu haber verircesine, Galler ülkesinin karanlık vâdilerinde hafif hafif esti durdu; dere yönünden, buz tutmakta olan suların belli belirsiz iniltisi geliyordu, iç karartıcı bir gündü, kapalı, huzursuzluk ve sıkıntı verici bir gün. Hava, sanki sevinçli bir şeyin yitirilmesine yumuşak, sevecen bir ağıt yakıyor gibiydi. Ama otlaklarda atlar […]

John Kobler – Al Capone

FRANK LOESCH’in üzerine aldığı iş bu yaşa, bu mevkiye gelmiş biri için gerçekten çok sinir bozucuydu. Chicago Cürüm Komisyonunun kurucusu ve şimdiki başkanı olan yetmiş beş yaşındaki saygıdeğer avukat, Lexington Otelinin siyah beyaz kareli taşlarla bezeli lobisini geçip, süslü parmaklıklı asansöre doğru yürürken derin bir sıkıntı içindeydi. Bir de, yardım istemeğe gittiği adamı yok etmeğe […]

John Dos Passos – A.B.D. 42. Enlem

1896 yılında doğan Passos için Amerika’nın ulusal kimlik arayışı, kendi kişisel zorlu yolculuğuyla bütünleşmiştir. Onun gözünde kimlik sorunu çok yoğun özel bir anlam taşır, çünkü John, her ikisi de o doğduğunda başkalarıyla evli olan ana babasının yasadışı çocuğudur. On altı yaşına gelinceye kadar kendi babasının soyadını taşıyamaz. New York’lu çok ünlü ve varlıklı bir avukat […]

Jerzy Kosinski – Boyalı Kuş

1939 yılının sonbaharı, İkinci Dünya Savaşı’nın ilk haftaları. Binlerce benzeri gibi, altı yaşındaki o küçük çocuk da, Orta Avrupa’nın büyük bir şehrinde yaşıyan annesiyle babası tarafından uzak bir köye gönderildi. Doğuya gitmeye hazırlanan bir yolcu, eline birkaç kuruş sıkıştırılınca; çocuğa bakabilecek bir aile bulmaya söz verdi. Anne ve baba, başka çare olmadığından, adama güvendiler. Oğullarını […]

Jerry Spinelli – Cennetin Hırsız Melekleri

Koşuyorum. Hatırladığım ilk şey bu. Koşma. Kolumun altında bir şey taşıyorum, göğsüme bastırıyorum. Ekmek, tabii ki. Peşimde birisi var. “Dur! Hırsız!” Koşuyorum. İnsanlar. Omuzlar. Ayakkabılar. “Dur! Hırsız!” Bu bazen bir düş. Bazen, günün ortasında buzlu çayımı karıştırırken ya da çorbamın soğumasını beklerken çıkagelen bir anı. Peşimden gelenin ve bana seslenenin kim olduğunu asla görmüyorum. Asla, […]

Virginia Woolf – Deniz Feneri

Yirminci yüzyılın ilk yansında yazılan İngiliz romanlarına şöyle bir bakarsak, geleneğe uyarak roman yazanların yanında o zamana dek süregelen roman biçimini konu, biçem ve teknik yönden hepten altüst edip kendi geliştirdikleri kişisel kurallara göre yazanlar olduğunu da görürüz. Bildiğimiz roman kalıbı içinde günün toplumsal sorunlarını ele alıp işleyen romancıların yanında, sadece kendi özel görüş ve […]

Chuck Palahniuk – Görünmez Canavarlar

Her tarafta çiçek aranjmanları ve mantar dolmaları bulunan büyük bir malikânedeki ihtişamlı bir West Hills düğün merasiminde olmanız gerekiyor. Buna hikâyenin dekoru deniyor; kim nerede, hangisi ölü, hangisi canlı. Bu Evie Cottrell’in ihtişamlı düğün merasiminin yaşandığı an. Evie malikânenin girişine inen merdivenin ortasında, yanmış gelinliğinden geriye kalan şeyin içinde çıplak vaziyette dikiliyor, tüfeği de hâlâ […]

Chuck Palahniuk – Dövüş Kulübü

Tyler bana bir garsonluk işi buluyor, sonra ağzıma bir silah sokmuş ve diyor ki, sonsuza kadar yaşamak istiyorsan, ilk adım olarak ölmek zorundasın. Oysa Tyler uzun süre benim en iyi arkadaşımdı. Tyler Durden’ı duymuş muyum, insanlar durmadan bunu soruyorlar. Silahın namlusu gırtlağımın dibine dayalıyken, Tyler diyor ki: “Gerçekten ölmeyeceğiz biz.” Silahın namlusuna oyduğumuz susturucu deliklerini […]

Christopher Paolini – Miras Döngüsü #4 Miras

İlkin ejderhalar vardır: Gururlu, korkunç ve özgür. Pulları mücevherler gibi parlar. Onlara bakan mahvolur, çünkü o muhteşem güzellikleri yıkıcıdır. Sayısız yüzyıllar boyu Alagaesia denen kıtada yalnız yaşarlar. Sonra tanrı Helzvog, Hadarac Çölü’nün kumlarından tıknaz ama güçlü Cüceleri yaratır. Bu iki ırk pek çok savaş yapar. Sonra gümüşümsü denizin ötelerinden Alagaesia’ya gemilerle Elfler gelir. Onlar da […]

Christopher Paolini – Miras Döngüsü #3 Brisingr

On beş yaşındaki çiftçi Eragon, Spine diye bilinen dağlarda önünde beliren mavi taşı görünce çok şaşırır. Eragon taşı dayısı Garrow ve kuzeni Roran’la birlikte yaşadığı çiftliğe götürür. Eragon’u Garrow ve merhum karısı Marian büyütmüştür. Babası hakkında hiçbir şey bilinmemektedir; Garrow’un kız kardeşi olan annesi Selena ise, Eragon’un doğumundan beri görülmemiştir. Daha sonra taş kırılır ve […]

Christopher Paolini – Miras Döngüsü #2 Eldest

On beş yaşındaki çiftçi Eragon, Spine diye bilinen dağlarda önünde beliren mavi taşı görünce çok şaşırır. Eragon taşı dayısı Garrow ve kuzeni Roran’la birlikte yaşadığı çiftliğe götürür. Eragon’u Garrow ve merhum karısı Marian büyütmüştür. Babası hakkında hiçbir şey bilinmemektedir; Garrow’un kız kardeşi olan annesi Selena ise, Eragon’un doğumundan beri görülmemiştir. Daha sonra taş kırılır ve […]

Christopher Paolini – Miras Döngüsü #1 Eragon

Dünyayı değiştirecek kokuyu taşıyan rüzgâr, gece uğuldayarak esiyordu. Uzun boylu bir Shade başını kaldırıp havayı kokladı. Kırmızı saçları ve kestane rengi gözleri dışında insana benziyordu. Şaşkınlıkla gözlerini kırptı. Mesaj doğruydu: buradaydılar. Yoksa bu bir tuzak mıydı? Olasılıkları tartıp buz gibi bir sesle, “Dağılın; ağaçların ve çalıların arkasına saklanın. Gelen her kimse durdurun… ya da ölün,” […]

Christopher Isherwood – Hoşça Kal Berlin

Bu kitapta yer alan altı bölüm kabaca bir devamlılığa sahip bir anlatı oluşturuyor. Bu bölümler, gerçekte Hitler öncesi Berlin hakkında olması planlanmış ve The Lost olarak adlandırmaya niyetli olduğum devasa bir epizodik romandan geriye kalan parçalardır. Eski başlığı değiştirdim çünkü bu kısa ve birbirine gevşekçe bağlı günlük parçaları ve skeçler serisi için fazla gösterişliydi. Mr […]

Christian Jacq – Ramses 1 – Işığın Oğlu

“Ramses: Muzaffer komutanların en büyüğü, Gerçeğin koruyu cusu Güneş Kral.” Hiyeroglif yazılarını çözerek Mısır’ın gizemli geçmişinin kapılarını açan JeanFrançois Champollion, hayran olduğu II. Ramses’i bu sözlerle tanımlamıştı. Ramses’in ünü, asırlar boyu hiç unutulmadan günümüze kadar gelmiştir. Ramses adı, tek başına batı uygarlıklarının esin kaynağı olan Eski Mısır’ın görkeminin ve gücünün canlı simgesi olmuştur. “Işığın Oğlu” […]