Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyeliğine karşı çıkması ve Ermeni soykırımının reddini yasaklayan itiraflarım Nicolas Sarkozy yasayı desteklemesi sebebiyle Türk kamuoyunda büyük tepkiler alan Sarkozy, Đtiraflarım”da Türkiye hakkındaki menfi yaklaşımını açık bir şekilde savunuyor. Karşı çıkmasının gerekçelerini de art arda sıralıyor. Bütün bu fikirlerin analizlerine geçmeden önce, 20 yılı aşkın süredir Fransız kamuoyunun önünde olduğu için Sarkozy’nin kitabında üzerinde durma gereği duymadığı, ancak Türk kamuoyunda pek bilinmeyen hayatına dair bazı ayrıntılara yer vermek istiyorum. Nitekim Sarkozy de siyasi yaklaşımlarını etkileyen hayatına, “Her şey beni siyasete girmekten alıkoyacak nitelikteydi: Ne ilişkilerim, ne servetim vardı ne de memurdum ve benim yerimde kim olsa yabancı bir soyadıyla dikkatleri üzerine toplayamayıp, anonĐmliğin içinde kaybolacağına ikna olurdu,” cümleleriyle gönderme yapıyor. Đtiraflarım, zaten Sarkozy’nin bir otobiyografisi değil, belirttiğim gibi bir nevi siyasi manifestosu. Buna rağmen aile kökenlerine dair, kitapta şu ifadelere yer verme Đhtiyacı duyuyor: “Yalta’nın dramatik paylaşımından sonra Macaristan’dan gelmiş olan babamdan birinci kuşak, babası Selanik kökenli bir Yahudi olan annemden ikinci kuşak göçmenim.” Macaristan aristokrasisinin bir parçası olan babası Pal Nagy Bocsay Sarkozy, 17 yaşında tüm arazileri ve şatolarını satarak Avusturya üzerinden Almanya-Fransa sınırına maceralı bir göç yolculuğu yapar. Orada, Fransız Yabancılar Lejyonu’na asker toplayan subaylarla karşılaşır ve beş yıllık bir sözleşmeye imza atar. Fransız işgali altındaki Cezayir’deki SĐdi Bel Abbes’e gönderilir. 1948’de Marsilya’ya döner ve Fransız vatandaşlığı alır. Đsmini de “Paul Sarkozy de Nagy-Bocsa” olarak Fransızlaştı-rır! Paul Sarkozy, sanatsal becerilerini kullanarak reklam endüstrisine girmek üzere Paris’e taşınır ve 1949’da Nicolas’ın annesi Andree Mallah ile tanışır. Varlıklı ve soylu bir cerrah babanın kızı olan Andree Mallah, o sırada hukuk eğitimi alan bir Öğrencidir. Kökeni Osmanlı Sefardik Yahudileri’nden olan babası Benoit Mallah da bir Selanik göçmenidir. Paul Sarkozy ve Andree Mallah 1949’da evlenirler ve üç çocukları olur. Gaillaume 1951’de, Nicolas 1955’te ve François 1957’de doğar. Her nasılsa baba Paul Sarkozy, 1959’da 10 yıllık bir evliliğin ardından, yuvayı terk eder. Đki evlilik daha yapar ve bu evliliklerden iki çocuğu daha olur. Baba Sarkozy ayrıldıktan sonra Paris’te yaşıyor ve varlıklı olmasına rağmen, ailesine hiç maddi yardımda bulunmaz. Nicolas, kardeşleri ve annesi hayatlarını dedesi Benoit Mallah’a ait küçük bir evde sürdürür. Kuvvetli bir De Gaulle yandaşı olan dede Benoit Mallah, Nicolas Sarkozy üzerinde nadiren görüştüğü babasından çok daha kalıcı tesir bırakır. Dede Mallah her ne kadar köken olarak Musevi olsa da, Fransa’ya taşındıktan sonra din değiştirir ve Katolik Hıristiyanlığı benimser. Dede Mallah, dini kökenini 10 11 Đtiraflarım hiçbir zaman torunlarına yansıtmadığını söylüyor. Nitekim Nicolas Sarkozy, Katolik mezhebine mensup ve bir Katolik lisesinden mezun. Daha sonra da hukuk fakültesini bitirip, avukatlık mesleğine atılır. Baba sevgisinden uzak zor yaşam şartları ve göçmen kökeni, Sarkozy’nin, hayatta başarılı olabilmesi Đçin daha fazla mücadeleci olmasının arkasındaki nedendir. Bu mücadelecilik, avukatlık tecrübesi ile birleşince ortaya bugünkü siyasi kariyer çıkar. Sarkozy, 1982’de, bir eczacının kızı olan Korsika doğumlu Marie-Dominique Culioli ile evlendi. Pierre ve Jean adında iki çocukları oldu. Sarkozy’nin nikah şahidi Fransa’nın tanınmış siyasi simalarından Charles Pasqua idi. Ancak bu evlilik uzun sürmedi. Sarkozy, bir televizyon patronunun eşi Cecilia Ciganer-Albeniz ile aşk yaşamaya başladı, Cecilia, Đspanyol Rapsodisi’ni besteleyen ünlü piyanist Isaac Albeniz’in torunlarmdandı. Cecilia, 1989’da Sarkozy için eşinden ayrıldı. Ne var ki, Sarkozy’nin boşanması o kadar kolay olmadı, ancak 1996’da evlenebildiler. 1997’de oğulları Louis dünyaya geldi. Cecilia, Fransız politikacıların aileleri ile işleri ayırma geleneğinin aksine, 2002-2005 yılları arasında Sarkozy’nin baş yardımcısı gibi hareket etti. Kamuoyunun gözü önünde oldu. Ancak bu sırada beklenmeyen skandal iddiaları gündeme gelmeye başladı. 25 Mayıs 2005’te bir Đsveç gazetesi olan Le 12 Nicolas Sarkozy Matin, Cecilia’nın Sarkozy’i terk ederek, Fas asıllı Richard Attias Đle yaşamaya başladığını iddia etti. Attias, 2004 yılında Sarkozy’nin lideri olduğu UMP partisinin halkla ilişkiler işlerini yürütüyordu. Sarkozy, Le MatĐn gazetesine dava açtı. Ne var ki, bu dönemde Sarkozy’yi zor durumda bırakacak başka iddialar da gündeme geldi. Sarkozy’nin Đçişleri Bakanı olduğu dönemlerde ‘jogging’ yapmaya gidiyorum diyerek, metreslerine gittiği ve Cecilia’nın da bunu öğrendikten sonra Attias’la yaşamaya başladığı iddia edildi. Ayrılık döneminde, Sarkozy’nin Le Figaro gazetesinden Anne Fulda ile birlikte olduğu ve evlenme sürecinde oldukları da yazıldı. Ancak, Haziran 2006’da Cecilia ve Sarkozy barışarak, yine birlikte yaşamaya başladılar. Cecilia ile yaşadıkları, kamuoyunda fazlaca yer aldığından ve zaman zaman yıpratma amaçlı kullanıldığından Sarkozy, Đtiraflarım”da, ‘C başlığı ile bir bölümü bu konuya ayırmış. O günlere ait şu değerlendirmelerde bulunuyor: “…Bir kadınla erkek arasındaki her şey karmaşıktır, ama yaşanan her şey göz önünde olunca küçük olaylar da büyüyüp dev gibi olur. Bunların üstesinden gelmek için daha önce sahip olduğumu bile tahmin etmediğim bir enerji gerekti… C… C. olarak yazıyorum, çünkü bugün hâlâ, ilk karşılaşmamızdan yaklaşık 20 yıl sonra bile, adını telaffuz etmek beni heyecanlandırıyor. C, Cecilia demek. Cecilia, benim eşim. Benim bir parçam. Çift olarak nasıl güçlükler 13 itiraflarım güçlükler yaşarsak yaşayalım, bir günümüz bile birbirimizle konuşmadan geçmemiştir. Đşte böyle! Kimseye ihanet etmek istemedik ama ne birbirimizden uzaklaşmayı biliriz ne de bunu başarabiliriz. Bunu denememiş olduğumuzdan değil… Karımla oluşturduğumuz ilişkiyi gözler önüne sermek istediğim iddia edilerek çok eleştirildim. Bu yaklaşımı anlıyorum ve bu olaydaki sorumluluğumu inkâr etmek gibi bir niyetim yok. Ancak, hiçbir şeyin mizansen olmadığının ve hepsinin samimi ve gerçek olduğunun anlaşılmasını sağlamak istiyorum. Bizim kaderimiz birbirimizle olmak. Birbirimiz için yaşamak. Kamusal hayatımı sergilemek özel hayatımı da sergilemeyi gerektiriyor, çünkü bu ikisi yalnızca bir hayat. Hiçbir şey, kesinlikle hiçbir şey kurmaca değildi. Câcilia’yı çok fazla göz önüne sermekle hata ettiğimi fark ettiğimde olanlar olmuştu: Çok fazla baskıya, çok fazla saldırıya maruz kalmıştık ve ben dikkatsiz davranmıştım. O anda ilişkimiz bunu kaldıramadı. Ve böylece, her şey zincirinden boşandı ve artık herkesin bildiği olaylar yaşandı…” Sarkozy’nin aslında kitabında yer vermediği özel yaşamına ait ayrıntıları vermemin nedeni, ‘C bölümünde olduğu gibi Türk kamuoyunun pek vakıf olmadığı olayların perde arkasını yansıtabilmek ve Sarkozy’nin siyasete bakışını etkileyen unsurların daha anlaşılmasını sağlamak. Bu sebeple, Sarkozy’nin aile hayatında yer vermediği detaylar 14 Nicolas Sarkozy gibi, siyaset basamaklarında nasıl yükseldiğini gösteren bazı bilgileri de sizlerle paylaşmak istiyorum. Paris’e güneyinde ‘zenginlerin banliyösü’ olarak bilinen Neuilly sur-Siene’de Meclis üyesi olarak 22 yaşında siyasete atıldı Sarkozy. Gençlik kollarında görevler aldı. Belediye başkanının ölümü üzerine, 1983’te yerine aday oldu ve kazandı. Siyasetçi dostu Charles Pasqua’nın bu yükselme desteği vardı. Sarkozy, 1993’te ulusal basının manşetlerindeydi. NeuĐlly’de bir çocuk yuvasına ‘canlı bomba’nın baskını sırasında bizzat devreye girdi. Polis, rehinelere zarar gelmeden, saldırganı öldürdü. Aynı yıl Edouard Balladur hükümetinde Hazine Bakanı olarak atandı ve 1995’e kadar bu görevini sürdürdü. Bu döneme kadar siyasi olarak Jacques Chirac’a yakın olan Sarkozy, saf değiştirerek cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Balladur’u destekledi. Chirac 1995’teki seçimi kazanınca, Sarkozy kabine dışına itildi. Tam karar aşamasında ‘yanlış at’a oynamıştı. Chirac, uzun süre bu ‘ihanet’Đ affetmedi. Ancak 2002 cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde, Chirac beklenmedik şekilde Sarkozy’yi Jean-Pierre Raffarin hükümetinde Đçişleri Bakanı olarak atadı. Üstelik Raffarin ve Sarkozy arasında ciddi fikir ayrılıkları olduğunu bildiği halde. 2004’te kabine yeniden yapılanınca, Sarkozy bu kez Maliye Bakanı oldu. Bu dönemde, UMP (Union Pour Un Mouvement Populaire – Halk Hareketi Birliği) partisi içindeki liderlik kavgasında Chirac ile yine karşı 15 itiraflarım karşıya geldi. Chirac’ın liderlik yarışında Alain Juppe’ye desteklemesine rağmen, oyların yüzde 85’ini alarak Sarkozy kazanmıştı. Bu kez Chirac, Sarkozy’ye karşı ‘yanlış at’a oynamıştı. Sarkozy’nin 2007’deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yarışacağı artık gün yüzüne çıkmaya başladı. Chirac ile kavgalarına, Đtiraflarım’da yer veriyor ve aralarındaki fikir ayrılığına vurgu yapıyor, Sarkozy. Chirac’ın da zamanında kendi siyasi ailesinden aday olan Jacques Chaban-Dalmas yerine Valery Gîscard’ı desteklediğini anlatan Sarkozy, bu tavrından dolayı özür dilemeyeceğini belirtiyor. Özgür ruhu ve inançlarına ters talimatları yerine getirmeme arzusunun Chirac’ı kızdırdığını anlatan Sarkozy, aralarında temel anlaşmazlıklar bulunduğunu kaydediyor ve iki hususa dikkat çekiyor: “O, Fransa’nın değişime karşı direngen ve hassas olduğunu düşünüyor. Ben ise onun, oyalandığı zaman sabırsızlandığını ve öfkelendiğini, temelden değişiklikler arzuladığını düşünüyorum.. .Aynı şeylere sinirlenmiyoruz…” Haziran 2005’te Sarkozy yeniden Đçişleri Bakanı olarak atandı. Hayatının herhalde en zor siyasi sınavı Đle de o zaman karşılaştı. Kasım 2005’te Paris’in banliyölerini saran alevler sardığında, günlerce uyuyamadığını anlatıyor, Sarkozy. Bu dönemde göstericileri için kullandığı ‘ayak takımı’ ve bölgeye ‘Müslüman vali’ atanması gibi tartışılan sözlerine 16 Nicolas Sarkozy izah getiriyor. Göçmenlerin kazanılması için yapılması gerekenleri anlatıyor. Banliyölere ‘Müslüman vali’ atanmasını isteyen Sarkozy, aslında kitapta yer almasa da, Fransız Müslümanlar için önemli girişimlerde bulunan bir siyasetçi. Sarkozy, daha da radikal bir çıkış yaparak, 1905 ‘Laiklik’ yasasının değiştirilerek, kiliseler gibi Müslümanların camilerine de ‘ibadethane’ statüsü tanınması ve destek çıkılmasını istedi. Sarkozy, camilere giden ender Fransız siyasetçilerden birisi. 2003’te “Fransa Müslümanlar Konseyi”nin kurulmasını destekledi ve Fransa hükümeti nezdinde bu Konsey’in Müslümanları temsil etmesini sağladı. 2004’te, “Cumhuriyet, Dinler ve Umut” isimli kitabını kaleme aldı. Fransız gençlerin, tek başına laik veya dini değerler üzerinde yetiştirilmesine karşı çıktı. Ancak, Sarkozy Đtiraflarını”da, Danimarka’da yayınlanan Hz. Muhammed’e yönelik hakaret içeren karikatürlerin yayınlanmasını desteklemekte. Yine, kültürel farklılığı sebebiyle Türkiye’nin üyeliğine de ‘coğrafi’ gerekçeleri öne sürerek karşı çıkabilmekte. Aslına bakılırsa, Sarkozy’nin ortaya koyduğu görüşlerle, uygulamaları arasında benzer başka çelişkileri de tespit etmek mümkün. ‘Liberal’ olduğunu söyleyen Sarkozy, Fransız şirketleri ve özelleştirme konularında ‘ulusalcı’ bir tavır ortaya koymakta. ABD yanlılığı Đle öne çıkan ve Tony Blair hayranı olan Sarkozy, iyi bir ‘De Gaullist’ aynı za17 Đtiraflarım manda. Türkiye’nin Ermeni soykırımını tanımasını isteyen ve hatta reddini suç sayan yasayı (Ermeni danışmanı Patrick Deveciyan ile birlikte) destekleyen Sarkozy, Türkiye’den Ermenistan politikasını değiştirmesini de istiyor. Buna karşılık kendi tarihi ile övünülmesi gerektiğini söylüyor. Vendee soykırımı ile uğraşılmamasını istiyor. Cezayir soykırımına atıfta bile bulunmuyor. Hatta, Fransa-Cezayir maçında çalınan protesto ıslıklarını kınıyor. Đtiraflarım, Sarkozy’nin bütün bu çelişkilerine rağmen, gerçekten bir siyasetçiden beklenmeyecek kadar gerçekçi ve Đfadesi zor tespitlere de yer veriyor. Sarkozy’nin, siyasi basamakların tepesine tırmanmasında bu cesaretinin rolü büyük. Fransa’da siyasi istikrarsızlık, parlamenter zayıflık, yüksek işsizlik ve borç içinde olmakla eleştiren Sarkozy, çalışmanın değersizleştirildiğini, orta sınıfın zayıflatıldığını, büyüme hızının düzenli bir şekilde artıp, yoksulluğun arttığını vurguluyor. Sonuç olarak, farklı bir siyasetçi portresi çiziyor Sarkozy. Fransız siyasetçilerinin çoğunluğu gibi ‘soylu’ bir Fransız değil ve çoğunluğun eğitim aldığı elit “Enarque” okulu mezunu da değil. Göçmen bir aileden geliyor. Babasız büyümenin zorluklarını aşmış. Mücadeleci ve zirveye doğru oldukça hırslı ve genç bir Đsim. Siyasi olarak risk almaktan kaçınmıyor. 2007 yılında şayet cumhurbaşkanı seçilirse, Türkiye’ye karşı bu kadar menfi olur mu bugünden 18 Nicolas Sarkozy tahmin etmek çok zor. Ama, kitabında “Ne kadar geç kalınırsa, Türklere AB’ye giremeyeceklerini söylemek de o kadar kaba bir davranış olur,” tespitine yer veriyor. Başka bir deyişle, Türkiye’ye karşı olmak, AB’nin verdiği sözleri engellemeyi o kadar kolay kılmıyor. Sarkozy’nin istediğini gerçekleştirebilmesi, Türkiye’nin üyeliği gerçekleştirmesinden daha kolay olmayacak. itiraflarım, bütün yönleriyle ilgi çekici bir kitap. Türkiye karşıtı bir lideri, görüşlerini tanımak kadar, Fransa’nın sosyal, ekonomik ve siyasi eleştirilerine yer vermesi ile ufuk açıcı. Zevkle okumanız dileğiyle… Erhan Başyurt Gazeteci – Yazar Uluslararası Đlişkiler Uzmanı 19 Nicolas Sarkozy GĐriş Bütün Yönelimler Hayranlıklarla Başlar Kendimi bildim bileli hep harekete geçmek istedim. Benim için sözler, fikirler ve iletişim yalnızca faaliyete izin veriyorsa ve özellikle onu kolaylaştırı-yorsa anlamlıdır. Günlük hayatı dönüştürmek, imkânsızı olası kılmak, hareket alanları bulmak ve yaratmak; işte beni her zaman büyüleyen şeyler bunlar. Bunun için, genç yaşımdan beri sorumlulukları yerine getirmeyi ve tanımı belirsiz olan ama iktidar diye adlandırılan şeyin ele geçirilmesini kendime amaç edindim. Bu tutku iş hayatında, dernek hayatında, insani yardım kuruluşlarında ve daha sayamadığım birçok şeyde somutlaşabilirdi. Siyaset bizde bir aile geleneği değildi. Hatta her şey beni siyasete girmekten alıkoyacak nitelikteydi: Ne ilişkilerim, ne servetim vardı ne de memurdum ve benim yerimde kim olsa yabancı bir soyadıyla dikkatleri üzerine toplayama-yıp, anonimliğin içinde kaybolacağına ikna olurdu. 21 itiraflarım Nicolas Sarkozy Çok sevdiğim avukatlık mesleğini ifa ettim. Üstelik bu, bana elimde bir mesleğimin olmasının rahatlığını da verdi. O olmadan kariyerim boyunca aldığım onca riski alamazdım. Avukatlığa, özgür bir insan olarak kalmak için ihtiyaç duyulan bağımsızlığımı borçluyum. Oysa ben henüz on beş yaşına bile gelmemişken, siyaset bütün ilgimi ve bütün arzumu bir mıknatıs gibi çekiyordu. Siyaset yapmayı seçmedim. Hiçbir zaman “Siyaset yapmak istiyorum” ya da “nasıl siyaset yapsam” demedim. Apaçık ve karşı konulamaz bir şekilde kendi kendine gelişti. Bunu hiçbir zaman açıklamak isteği duymamamın veya açıklamaya çalışmamamın sebebi budur. Bu yönelimimde belirleyici rol oynayan bir karşılaşma, bir olay ya da okuduğum bir şey yok hatıralarımda. Bu, temelde benden kaynaklandı ve tamamlanmasına Đzin vermemek kendimi inkâr etmek olurdu. Ve yoluma çıkan bütün engeller, maruz kaldığım bütün başarısızlıklar, atlatmak zorunda kaldığım bütün güçlüklere karşı bu tutkunun hep galip gelmesinin sebebi de kuşkusuz budur. Bu meslek seçimi belirsizliğinde gençlik yılları yine de izler bırakır. Sonradan, şu an ne olduğuma değil de, çocukluk ve ergenliğimde yaşadıklarıma dayanan bir şema çizmek yanlış olur. Aynı şekilde 22 hiç kimse ve hiçbir şeyin bu bağlılığımın olgunlaşmasında etkili olmadığını söylemek de yanlış olur. Seçimimde bir göçmen çocuğu olmam kesinlikle belirgin bir rol oynadı; Yalta’nın dramatik paylaşımından sonra Macaristan’dan gelmiş olan babamdan birinci kuşak, babası Selanik kökenli bir Yahudi olan annemden ikinci kuşak göçmenim. Ülkenin bütün güçlerinin modernleşmek ve gelişmek için seferber olduğu 1960’ların Fransa’sında göçmen çocuğu olmak, bugün göçmen çocuğu olmaktan kuşkusuz çok daha kolaydı. Ama biz Fransa’yı seviyorduk. Bu bir zorunluluk değildi. 11 Kasım ve 14 Temmuz resmî geçitlerini bütün çocukluğum boyunca, büyükbabamın omuzlarına tünemiş, büyülenmiş ve duygulanmış bir şekilde izlemekten vazgeçmedim. Fransa’yı eleştirme fikri bile aklımıza gelmezdi. Michel Tournier’nin dediği gibi “bütün yönelimler hayranlıkla başlar” ise, General de Gaulle’den ve belki de daha da fazla Gaullizmden de söz etmeliyim. Henüz çok gençken, ailem, aynı aydaki olayları izleyen 31 Mayıs 1968’deki büyük General de Gaulle’e destek gösterisine katılmamı yasaklamıştı. Ama benimle aynı fikri paylaşan diğer milyonlarca Fransız gibi, bu büyük adamın cenaze gününde, Zafer Ark’ına bir çiçek koydum. G
Nicolas Sarkozy – Itiraflarim
PDF Kitap İndir |