Racine – Bayazıt

Bayazıt, 1 672 yılının başlarında ilk kez oynanmış ve pek büyük bir başarı kazanmıştır. Yapıt aynı yıl yayınlandı. Başına şu satırlar konulmuştu: “Bu tragedyanın konusu, henüz hiçbir tarih kitabında bulunmamakla birlikte, pek gerçektir. Aşağı yukarı otuz yıl önce Osmanlı padişahlarının sarayında geçen bir maceradır. O tarihlerde Kont de Cezy İstanbul’da büyük elçi bulunuyordu. Bayazıt’ın ölüm olayının bütün ayrıntılarını öğrenmişti; Fransa kıralı sarayında birçok kimse, bu olayı anlattığını hala anımsatırlar. Bunlar arasında Chevalier de Nantouillet de vardır. Öyküyü kendilerine borçlu olduğum gibi, ondan bir tragedya çıkarmak düşüncesini de yine kendilerine borçluyum. Tragedyamı kurarken bazı noktalarını �ğiştirmek zorunda kaldım. Fakat bu değişiklikler pek önemli olmadığı için göstermeye gerek yoktur. Dikkat ettiğim şey, halkın göreneklerinde hiçbir değişiklik yapmamak olmuştur. Türklerin tarihine ve İngilizceye çevrilmiş 9 olan yeni “Osmanlı İmparatorluğunun Tarihi”ne aykırı hiçbir olaya yer vermemeye özen gösterdim. Kendisine söz ettiğim bütün güçlükler üzerinde beni aydınlatmak iyiliğini gösteren Monsieur de la Haye’in görüşlerine hele pek çok teşekkür borcum vardır.”( 1) Klasik yayınların başında bulunan önsöz, 1 676’da yazılmış olup çevirisi şudur: “Babil’i (2) alan Türk İmparatoru Sultan Amurat yahut Morat’ ın (3) dört erkek kardeşi vardı. Birincisi olan Osman kendisinden önce üç yıl saltanat sürmüş ve yeniçeriler tarafından öldürülmüştür. İkincisinin adı Orcan’dı. (4) Amurat onu saltanatının başlarında öldürttü. Üçüncüsü ise, büyük umutlar veren Şehzade Bayazıt’tı ki tragedyanın kahramanıdır. Amurat, Bağdad ‘ın fethine kadar ya maksatlı, yahut sevgisinden ona dokunmadı. Bağdad’ı aldıktan sonradır ki utku kazanan padişah, öldürülmesi için İstanbul’ a buyruk gönderdi. Bu buyruk hemen hemen anlattığım biçimde yerine getirildi. Amurat’ ın bir erkek kardeşi daha vardı ki sonralan Sultan İbrahim adıyla padişah olup aptal diye tehlikesiz sayılmıştı. Bugün padişah olan Sultan Mehmet bu İbrahim’in oğlu ve Bayazıt’ın yeğenidir.” (1) Racine’in söz ettiği yapıt, Paul Rycaut’nun 1670’te R. Briot tarafından çevrilen “Osmanlı imparatorluğunun Bugünkü Tarihi”dir. M.de la Haye ise, Fransa’nın İstanbul büyükelçisi olup ülkesine 1671 ‘de dönmüştü. Şehzade Bayazıt’ın macerasını “Floridon yahut Sakınmasız Aşk” adlı öyküsünde Kont de Cezy’ den aktararak anlatan Segrais, padişahın o tarihte İran’ da bulunduğunu belirtir. Bazı tarihçiler, Racinc’i gerçeği az çok bozmakla suçlamışlardır. Hele Donneau du Vise, Racine’in bu tragedyayı esinlendiği olayın gerçekliğinden kuşku duyduğunu “Mercure galant” da yazmıştır. (2) Bağdat. (3) Murat. (4) Orhan. 10 “Bayazıt’ın ölümüyle ilgili bilgiler henüz hiçbir tarih kitabında yoktur. O acıklı olay sarayda geçtiği zaman Kont de Cezy 1stanbul’da büyükelçi bulunuyordu. Bayazıt’ın aşk, Sultan Hanımın da kıskançlık öykülerini öğrendi. Hatta, Karadeniz Boğazına bakan Sarayburnu’nda dolaşırken Bayazıt’ı birkaç kez gördü. Zarif, efendi görünüşlü bir şehzade olduğunu söylerdi. Daha sonraları, öldürülme olayını yazdı. Fransa’ya döndükten sonra da öyküyü onun ağzından işittiklerini anımsayan birçok seçkin kimse vardır.” “Okurlardan bazıları, bu kadar taze bir öyküyü sahneye koyma cüretinde bulunulmasına şaşacaklar. Fakat tragedya sanatı kuralları arasında beni bu girişimimden alıkoyacak bir şey görmedim. Doğrusu, bu kadar taze bir olayı bir tragedya konusu olarak kullanmasını, hele seyircilerden birçoğunun tanımış olduğu kahramanları sahneye koymasını hiçbir yazara salık vermem. Tragedya kişileri büsbütün başka bir gözle görülmeli. Hatta denebilir ki kahramanlara karşı beslenen saygı, bizlerden uzaklaştıkları oranda artar. Ülke uzaklığı, zaman yakınlığını bir dereceye kadar giderir. Çünkü halk -deyim yerindeyse- bin fersahla bir yıl arasında pek fark gözetmez. Bu nedenle, tiyatromuzda Türk kişiler, çağdaş olmakla birlikte yücelik gösterirler. Görenekleri büsbütün başkadır. Sarayda yaşayan şehzadeler ve öteki kimselerle tanışlığımız o kadar az ki onları sanki başka bir çağda yaşayan insanlar gibi görüyoruz.” “Atinalılar da Persleri az çok bu gözle görürlerdi. Örneğin Aiskhylos, belki henüz sağ olan Kserkses’in annesini bir tragedyasına koymakta, hele bu hükümdarın yenilmesinden sonra Pers sarayında tutulan yası Atina tiyatro11 sunda anmakta duraksamadı. Oysa Aiskhylos, Kserkses’ in yenilmiş olduğu Salamis çarpışmasında kendi de bulunmuştu. Maraton’daki yenilgisine de tanık olmuştu. Çünkü Aiskhylos bir savaşçı olup eskiçağ tarihlerinde adı çok geçen ve Pers gemilerinden birine cesaretle saldırdığı sırada ölen ünlü Kynegiros’un kardeşiydi.” 12 BAYAZIT 13 KİŞİLER BAJAZET ( BAYAZIT), Sultan Murat’ın kardeşi. ROXANE ( ROKSAN) , Sultan Murat’ın gözdesi. ATALİDE, Osmanoğulları soyundan. ACOMAT (AHMET), sadrazam. OSM!N ( OSMAN), sadrazamın sırdaşı. ZATİME, Roksan’ın cariyesi. ZAİRE, Atalide’nin cariyesi. Olay İstanbul’da, başka bir deyişle Bizans’ta padişah sarayında geçer. 15 BİRİNCİ PERDE SAHNE I AHMET, OSMAN. AHMET Gel benimle. Sultan hanım burayı onurlandıracak. O zamana kadar konuşur, birbirimize anlatırız. OSMAN Gözüme bile yasak edilen bu yerlere Ne zamandır giriliyor efendimiz? Eskiden böyle bir küstahlığın sonu ölümdü. AHMET Olup bitenleri öğrendiğin zaman. Benim buralara girmeme şaşmayacaksın. 17 18 Ama boş yere konuşmayalım Osman. Seni ne sabırsızlıkla bekledim, İstanbul’a döndüğüne de nasıl sevindim! Uğrumda çıktığın o uzun yolculukta Öğrendiğin gizleri bana da söyle. Gözünle gördüklerini olduğu gibi anlat. Unutma ki Osmanlı Devletinin talihi Bana diyeceğine bağlıdır Osman. Orduda ne gördün? Padişah ne yapıyor?

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir