Joseph Charles Mardrus – Binbir Gece Masalları

“Raviyanı ahbar ve nâkılânı asar ve muhaddisâm rüzigâr şöyle rivâyet ederler ki” (yani: Haberleri duyuranlar, eserleri nakledenler ve zamanın olaylarını anlatanlar bildirirler ki) diye başlar eski doğu masalları, Bundan dolayı masal anlatanlara eskiden “râvî” derlerdi. Bunların en ünlüsü Binbir Gece Masalları’nı anlatan Şehrazat olsa gerek, Eski zamanlarda Hint ve Çin diyarlarında hüküm süren Şehriyar ve Şahzaman adlı iki kardeş hükümdar, kanları tarafından aldatılmak felâketine uğramışlar. Bu olayların etkisiyle Şehriyar, kendi ülkesinde, her gün bir kızla evlenip ertesi gün onu idam ettirir olmuş; bu yüzden vezirin güzel, bilgili ve akıllı kızı Şehrazat, hükümdarla evlenip ya bu uğurda yaşamını yitirmeye ya da kurtulup ülkenin tüm kadınlarını da bu belâdan kurtarmaya karar vermiş; bin güçlükle babasını da ikna etmiş. O gece gerdeğe girmeden önce, hükümdardan son dilek olarak kızkardeşi Dünyazat’ı görmek istemiş; Dünyazat da ondan son bir dilekte bulunmuş: “Ne olursun ablacığım, o güzel masallarından birini son defa bana anlat!” diyerek. Hükümdardan ruhsat aldıktan sonra, ilginç ve merak uyandıran bir masal anlatmaya başlamış Şehrazat; ve şafak sökerken en heyecanlı yerinde kesmiş masalını: Gündüz masal anlatılmaz diye… * Bu önsözün bîr bölümü, Marmara Üniversitesi ile Fransız Anadolu Araştırmalar] Enstitüsü’nün birlikte 10-11 Mayıs 1988de düzenledikleri “Binbir Gece Masalları: Kaynaklar, Dagıüm, Etkileri” konulu yuvarlak masa toplantısında “Binbir Gece Masallarında Tema ve Sistematik” başlığı altında tarafımızdan sunulan tebliğden alınmıştır. S Ne var ki Dünyazat kadar, Hükümdar Şehriyar da meraklanarak masalın sonunu getirmek üzere onun canını bağışlamış. Böylece büyü bozulunca, her gece birbirinden güzel masalları birbirine ekleyerek binbir gece masal anlatmış Şehrazat. Bu arada hükümdarla sevişmeyi de sürdürerek üç çocuk sahibi olmuş. Sonunda masallar bitmiş. Ancak Şehriyar, bu kadar güzel ve akıllı bir eşe kavuşup ondan üç çocuğu da olunca, Şehrazat1 in canını bağışlamış. Doğu kültüründe masal geleneği önemli bir yer tutar. Bir yandan tıpkı Batı’daki “chanson de geste’i yayan troubadour’lar gibi, bizde de saz şairleri şarkılı öyküler söyleyerek; öte yandan meddahlar geçmiş dönemlerden masallar ve öyküler anlatarak bu geleneği Türkiye’de de sürdürdüler. Sonradan birçoğu taşbasması olarak yayınlanan bu öykü ve masallarda tıpkı Binbir Gece Masalları’nd& veya Şeyh Sadi’nin Gülistan ve Bostanında ya da Şeyh Nefzavî’nin. Kokulu Bahçesi’nde kullandığı yöntemle bir yandan Öykü anlatılırken öte yandan ünlü şairlerin şiirleri ya da şarkılarla öyküyü’ açıklama yoluna gidiliyor ve öykü böylece zenginleşiyordu. 18.


yüzyılda (1704-1714), ilkin, Antoine Galland tarafından İstanbul’da ve Kahire’de yapılan araştırmalar sonunda, Binbir Gece Masalları, Fransa yoluyla tüm Avrupa’ya tanıtıldı. Ancak Galland, edebî değerinin yüceliği kadar ilginç ve örnek sağlayan nitelikleri de belirgin olan bu masalları çevirirken, bunları Hexpurge*” etmekten de kendini alıkoyamadı (1918’de İngiltere’de Shakespeare’i “expurge” ederek yayınlayan Thomas Bowdle gibi). XIV. Louis Sarayı’mn nezahatine uygun bir tutumdu bu. Ancak Galland’in hizmeti öylesine büyük ve önemli idi ki, bu ayıklama çabası bile hizmetin değerini gölgeleyemedi. Tüm dünyada fikir ve sanat hayatım geniş şekilde etkileyen Binbir Gece Masalları’nı n gerçek değeri 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başında Daha sonra Almanya’da diğer çevirmenler arasında Enno Littmann, 1839 Kalküta baskısından yine doğrudan doğruya Arapçadan 6 cilt (12 kitap) halinde bir çeviri yaptığı gibi; İspanya’da Mardrus’ün çevirisini gözönünde tutarak Blasco Vicente Ibanez de Binbir Gece Masalları ‘nı İspanyolcaya çevirdi. Daha 19. yüzyılda, Rusça dahil, hemen hemen dünyanın tüm dillerine çevrildi Binbir Gece Masalları. Ayrıca çocuklar için özet ya da içinden seçilen öyküler halinde de yayınlandı. Binbir Gece Masalları son yüzyıllarda fikir ve edebiyatı etkilediği gibi, opera, bale, tiyatro ve sinema gibi diğer sanatlarca da ele alınarak değerlendirildi. Masalların kaynağının Çin’den Kuzey Afrika’ya kadar uzanan bir haritada: Çin Hindi, Hindistan, İran, Irak, Türkiye, Suriye ve Mısır’ı da içeren ülkelerde bulunduğu artık bilinmektedir. 1966-1967’de Fransa’da Bibliotheque Nationale’de ve Suriye’de Cizvitlerin kitaplıklarında bulunan elyazması nüshaları inceleyen Rene Khavvam da, Binbir Gece Masallarını yeniden çevirerek dört büyük cilt halinde yayınlamıştır (1986-1987’de bu çevirinin ikinci baskısı yapılmıştır). 1970 yılında, tarihçi, romancı, şair ve komedyen Ar mel Guerne de, Khawam’ı izleyerek, 6 ciltlik bir çeviri yapmıştır.

Her iki çeviri de ayıklanmadan yayınlanmıştır. Ancak Rene Khawam, daha önce çeviriler yapan Antoine Galland, Joseph-Charles Mardrus, Richard F. Burton, Enno Littmann 7 gibi çevirmenlere karşın, “Eski Öyküler” adı verilen” Alâeddin’in Sihirli Lâmbası”, “Ali Baba ve Kırk Haramiler” ve “Gemici Sindbad’ın Gezileri”ni, Binbir Gece Masalları’ndsm ayırmış; bunların aslında Binbir Gece Masallarına dahil olmayıp sonradan eklendiğini iddia etmiştir. Biz, bu konuda, bir tartışmaya girmeyeceğiz, Türkiye’de bu masalların, elyazmaları dışında, ilk derli toplu taşbasması 19. yüzyılda Sultan Abdülaziz zamanında dört cilt halinde çıkartılmış olup Ahmet Nazif tarafından çevrilmiştir. (Bunun daha önce 6 cilt halinde yayınlanmış bir başka nüshası olduğu, değerli araştırmacı Türker Aracoğlu’ndan öğrenildi). Bir nüshası bizde de bulunan bu çevirinin baş taranna her ne kadar “Kitabın asıl yazarının Abbasî Dönemi’nde yaşamış olan Esmaî olduğu ve Elfe Leyle ve Leyle adının onun tarafından konulduğu ve Türkçesinin de Binbir Gece veya diğer adıyla İbretnümâ olarak çevrilip çevirmeninin de Lâmiî Çelebi olduğu” şeklinde bir not düşürülmüşse de; sözü edilen kitabın 3. sayfasında gerçek çevirmenin Ahmet Nazif olduğu belirtilmektedir, Daha sonra 1926-1932 yıllarında fasiküller halinde, bir kısmı Arap, bir kısmı Latin harfleriyle ve akıcı bir dille, Binbir Gece Masalları’nın Resimli Ay Yayınevi’nce cep kitabı olarak çıkarıldığı görülmüş; bundan sonra da özet olarak ya da içinden çıkarılan Öyküler halinde pek çok yayını yapılmışsa da, bugüne kadar tam bir çevirisi yapılamamıştır. 1950’li yıllarda yayınlanmış, manzum kısımları Rakım Çalapala’nın düzenlemesiyle Selâmi Münir Yurdatap taranndan yapılan çeviri ile Ak Kitabevi’nin 1959-1960’da yayınladığı Raif Karadağ’ın çevirisi tam çeviriler olmadığı gibi, ayıklama ürünüdür. Ülkemizde Binbir Gece Masallar? nın tam çevirisini yapmak üzere girişilen diğer çabalar da yarıda bırakılmıştır.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir