KiŞiLER VANEK SLADEK Sladek’in bürosu. Solda, kapının üstünde çerçevelenmiş bir çeşit diploma asılı. Sağda, bir dolap ve bir dosya dolabı, üzerlerinde çeşitli markalarda bira şişeleri. Dipteki duvarın üzerinde, Svejk ve hancı Palivec’in kötü yapılmış büyük bir tablosu asılı. Tablonun altında süslü harjlerle: “BiRA VARSA KÖTÜLÜK YOKTUR” yazılı. Sahnenin ortasında bir yazı masası ve üç iskemle. Yazı masasının üzerinde çeşitli evrak, bir sürü boş bira şişesi, bardaklar. Yerde, yazı masasının yanında bir kasa bira. Duvar diplerinde ve özellikle köşelerde bozuk supaplar, eski bir radyo, kırık bir portmanto, eski gazete yığınları, kauçuk çizmeler… (Perde açıldığında sırtında iş gömleği ile Sladek, yazı masasına başını dayamış horluyor. Bir süre sonra kapı çalınır. Sladek sıçrar.) SLADEK — Evet, girin! (Vanek girer, sırtında iş gömleği, ayaklarında kauçuk çizmeler vardır.) VANEK— Günaydın. SLADEK — Ah, Bay Vanek! Girin, girin, oturun. (Vanek çekingen, oturur.) SLADEK— Biraz bira? GKÇ2 g VANEK — Hayır teşekkür ederim. SLADEK— Ama neden? Haydi için… (Sladek kasadan bir şişe bira çıkartır. Kapağını açar, iki bardak doldurur, birini Vanek’e doğru iter, diğerini de bir dikişte içer.) VANEK — Teşekkür ederim. (Sladek kendi bardağını tekrar doldurur. Sessizlik.) SLADEK— Eeee…Van ek; nasıl gidiyor? VANEK — iyi, sağolun. SLADEK — Pekâlâ beceriyorsunuz, değil mi? Haksız mıyım? VANEK— Hımm… (Sessizlik.) SLADEK — Bugün ne yapıyorsunuz? Fıçı yuvarlamada mısınız? VANEK— Hayır efendim, tartmadayım. SLADEK — Ha iyi, tartmak yuvarlamaktan iyidir. Değil mi? VANEK — Evet, öyle. (Sessizlik.) SLADEK — Bugün fıçı yuvarlamada kim var? VANEK— Cherkezi. SLADEK — Ya! Geldi mi? VANEK — Yeni geldi. SLADEK — Kafayı bulmuş mu? VANEK— Biraz. (Sessizlik.) SLADEK — Haydi, için! Neden içmiyorsunuz? VANEK — Sağolun, ama biraya pek alışık değilim. SLADEK — Aldırmayın, alışırsınız. Bizde biraya çabuk alışırsınız, çünkü burada herkes bira içer. Bir çeşit gelenek, anlarsınız ya? VANEK— Anlıyorum. (Sessizlik.) SLADEK— Üzülmeyin. VANEK— Üzülmüyorum. (Sessizlik.) SLADEK — Bunun dışında ne var ne yok? VANEK — Neyin dışında? SLADEK— Yani…genel olarak… VANEK — Sağolun, bunun dışında, iyi denebilir. (Sessizlik.) SLADEK — Burası hoşunuza gidiyor mu? VANEK — Evet, hoşuma gidiyor. SLADEK — Daha kötü olabilirdi değil mi? VANEK— Evet. SLADEK — (Bir şişe daha açıp bardağını doldurur.) insanoğlu her şeye alışıyor değil mi? VANEK— Evet. (Sessizlik.) SLADEK — Haydi bitirin şunu… (Vanek içer, Sladek bardağını tekrar doldurur.) VANEK — Başka içmem, teşekkür ederim. SLADEK — Yok canım…daha birşey içmiş sayılmazsınız. (Sessizlik) Ya arkadaşlar, onlarla anlaşabiliyor musunuz? VANEK — Evet, çok iyi anlaşıyorum. SLADEK — Bir öğüt verebilir miyim? Dikkatli davranın…onlarla pek samimi olmayın, aslında hiç kimseyle samimi olmayın. Ben burada kimseye güvenmem. Biliyor musunuz, insanlar domuzdur domuz…gerçek birer domuz, tşte bu kadar. Size gelince, işinizi yapın, dilinizi tutun. Emin olun sizin durumunuzda yapılacak en iyi şey bu. VANEK— Anlıyorum. (Sessizlik.) SLADEK — Sahi laf aramızda, ne yazıyordunuz? VANEK — Tiyatro oyunları. SLADEK — Tiyatro oyunları…yani bir yerde, bir tiyatroda oynanıyor muydu? VANEK— Evet. SLADEK — Hımm…tiyatro oyunları… Vay vay vay vay vay vay. Baksanıza…bizim bira fabrikası hakkında da bir oyun yazmalısınız. Örneğin şu Bureş hakkında. Onunla tanıştınız mı? Bir yazar! Buraya hiç böylesi düşmedi. Oysa az matrak adamlar gelmedi. Örneğin şu Bu-reş…daha önce ne yapardı biliyor musunuz? Mezar kazıcılığı…evet tam anlamı ile mezar ka-zıcılığı… Çok içer, işte bu yüzden de çukura düştü, dosdoğru buraya geldi. Öyle olaylar bilir ki…inanılır gibi değil! VANEK — Biliyorum. SLADEK — Size gelince…hangi konuda yazıyordunuz? VANEK — Özellikle memurlar konusunda. SLADEK — Memurlar mı? Yok canım, hımm… (Sessizlik) Yemek yediniz mi? VANEK— Daha yemedim. SLADEK — Birazdan gidersiniz. Kontrolöre benimle olduğunuzu söyleyin. VANEK — Teşekkür ederim. SLADEK — Hem her dakika teşekkür edip durmayın öyle. (Sessizlik) Çünkü her şeye rağmen sizi takdir ediyorum. VANEK — Beni mi? Ama niçin? SLADEK — Çünkü, ne olsa sizin için garip bir değişiklik…bütün ömür boyu evinde…sıcacık…sabahları ister kalk ister kalkma…ve günün birinde…pat…buradasınız. Yok, doğrusu sizin gibi adamların önünde şapkamı çıkarırım. (Sessizlik) Özür dilerim. (Sladek kalkar; dışarı çılcar. Vanek fırsattan yararlanarak bardağını Sladek’inkine boşaltır; az sonra Sladek pantolonunun düğmelerini ilikleyerek içeri girer, yerine oturur.) Oyun yazdığınız dönemde, bütün o güzel oyuncuları tanıyor muydunuz? VANEK— Elbette. SLADEK — La Bohdalova’yı da mı? VANEK— Evet. SLADEK — Şahsen mi? VANEK — Evet, tabii. SLADEK — Yani onu buraya bir kadeh içmeye çağırabilir misiniz? Ona Bureş’i tanıtırız… hoşça vakit geçiririz…ne dersiniz? VANEK— Hımm…. (Sessizlik.) SLADEK— Ama üzülmeyiniz…. VANEK— Üzülmüyorum. (Sessizlik. Sladek yeni bir şişe açar, bardağını doldurur.) SLADEK — Şişe doldurmada çalışan genç…hangisi anladınız mı? VANEK— Mlynarik? SLADEK — Evet. Ondan sakınınız. (Sessizlik.) SLADEK — Ya şu şarkıcı? Karel Gott, onu da tanıyor musunuz? VANEK — Onu da tanıyorum. (Sessizlik.) SLADEK — Biliyor musunuz? Yazık ki buraya beş yıl önce gelmediniz. O zaman gerçek bir ekiptik, bugün ise pfttt… .artık aynı şey değil. O tarihte…ne matraktı! Çimlendirme odasında buluşurduk…..ben, artık burada olmayan Marjanek, küçük Peterku, çekimdeki kızlar. Sabahlara kadar âlem yapardık. Ne keyifti! işe gelince…eninde sonunda onun da üstesinden gelirdik, isterseniz küçük Peterku’ya sorun, neler anlatacak görürsünüz. VANEK — Anlattı bile. (Sessizlik.) SLADEK — Bir tiyatro oyunu ne getirir?
Vaclav Havel – Görüşme Kutlama Çağrı
PDF Kitap İndir |