Gena Showalter – Kördüğüm

Gerçek insanlara: Victoria, Riley, Haden, Seth, Chloe, Nathan, Meagan, Parks, Lauren, Stephanie, Brianna ve Britanny. Hepinizi çok seviyorum. Karakterlerinizden her an kuyruk ve boynuz uzayabileceğini sakın unutmayın… Jill Monroe’ya. Sana kömür yolladım sen de elmasları keşfettin. Bu kitap sen olmasan gerçeğe dönüşmezdi. Aynısı benim için de geçerli. O yüzden söylüyorum işte: Seni seviyorum. Ve evet haklıydın. Ama bu bana, insanların önünde sorulursa son söylediğimi inkâr edeceğim. Kresley Cole’a. Dünyada herhangi bir yerde yaşayabilecek olsaydım, burası senin kitaplarının içi olurdu. Ya da evin. Hemen yann taşınabilirim. Söyleyeyim dedim. Ne de olsa: KresleyGena = Hüzün.


Kresley + Gena = Mutluluk. Ve evet, seni de seviyorum. P. C. ve Kristin Cast’a. Sizlerle birlikteyken her defasında kaslarım ağrıyor çünkü çok gülüyorum. Siz ikiniz içindeyken hayatım çok daha güzel! Çünkü ne var biliyor musunuz? Sizi seviyorum. Kocam, sevgilim ve (bana söylenene göre) dünyanın en muhteşem insanı olan, Max’e. Seni seviyorum. Bana sonuna kadar destek olan aileme. Mike, Vicki, Shane, Shonna, Michelle, Kemmie, Kyle, Cody, Matt, Jennifer, Michael, Heather, Christy, Pennye ve Terry. Sizinle birlikte olduğum (ve sizi sevdiğim) ben olduğum için çok şanslıyım. Öte yandan siz bana katlanmak zorundasınız. Enayiler! David Dowling. Crossroads’u yarattığın için teşekkür ederim.

Sen KESİNLİKLE aptal değilsin. Bu kitap için yardım elini uzatan temsilcim Deidre Knight’a. Editörlerim Tracy Farrell ve Margo Lipschultz’a. Ne yazmaya karar verirsem vereyim beni desteklediniz, moralimi düzelttiniz ve kendimi iyi hissettirdiniz. Attığım her adımda yanımdaydınız. Ve kendime. Çünkü bu seferki beni neredeyse öldürüyordu. Bir mezarlık. Hayır. Hayır, hayır, hayır! Buraya nasıl gelmişti? Yeni bir şehri keşfetmeye çalışırken iPod dinlemek belli ki büyük bir hataydı. Özellikle de küçüklüğü sebebiyle neredeyse varlığı sorgulanabilecek, dünyanın bahçe cini başkenti olması muhtemel, yeryüzü cehennemi Oklahoma Crossroads’ta. Keşke Nano’yu şu anda yaşadığı ve “asi” gençler için rehabilitasyon merkezi olarak kullanılan D ve M Çiftliği’nde bırakmış olsaydı. Ama bırakmamıştı. Biraz huzur istemişti, azıcık huzur. Şimdi de bunun bedelini ödemesi gerekiyordu.

“Çok fena,” diye mırıldandı kulağından kulaklığı çıkarıp parlak yeşil dikkat dağıtıcıyı sırt çantasına atarken. On altı yaşındaydı ama bazen ezelden beri dünyadaymış gibi hissediyordu ve her gün bir öncekinden daha da kötü geçiyordu. Ne yazık ki bugün de istisna sayılmayacak gibiydi. “Sesi o kadar yüksek ki kulakların kanar” denebilecek Life of Agony’yle gürültülerini bastırmaya çalıştığı insanlar hemen yaygara koparmaya başlamışlardı. En sonunda! dedi Julian kafasının içinde. Sana ne zamandır geri dönmen gerektiğini haykırıp duruyorum. “Daha yüksek sesle bağırmalıymışsın demek ki. Bugün zombilerle bir savaş başlatma havamda değilim.” O konuşurken Haden StoneAden ismiyle tanınıyordu çünkü çocukken kendi ismini telaffuz edememiştitek ayağını mezarlığın sınırından geri çekmekle meşguldü. Ama çok geç kalmıştı. Biraz ötede, mezar taşlarından birinin önündeki toprak titremeye ve çatlamaya başlamıştı bile. Beni suçlama, diye karşılık verdi Julian. Elijah bunu öngörmeliydi. Hey, dedi ikinci bir ses. Bu ses de yine Aden’in kafasının içinden geliyordu.

Beni de suçlama. Ben sadece birisinin ne zaman öleceğini tahmin edebiliyorum, genellikle. İç geçiren Aden sırt çantasını yere koydu, eğilip botlarına sakladığı hançerleri eline aldı. Bunlarla bir yakalanacak olsa, yemeklerin servis edildiği sıklıkta kavgaların çıktığı ve güvendir bir arkadaş bulmanın kaçmak kadar imkânsız olduğu ıslahevine geri gönderilirdi. Ama içten içe bu hançerleri taşımanın, aldığı riske değdiğini biliyordu. Her zaman bu riske değerdi. Tamam. Bu benim hatamdı, diye homurdandı Julian. Gerçi kendimi tutabildiğim söylenemez ya. Bu doğruydu. Ölülerin uyanması için onu hissetmeleri yetiyordu. Bu da şimdi olduğu gibi genellikle Aden’in yanlışlıkla ayağını onların topraklarına koymasını içeren bir durumdu. Bazıları onu diğerlerinden önce hissediyordu ama eninde sonunda hepsi kalkıyordu.

.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

Yorum Ekle
  1. Neden başka kitabları yok?