Sappho – Fragmanlar

Her şeyden önce, bir aşk şairidir Sappho, bir aşk ve doğa şairi. Onun şiirinde kişisel duygular Lesbos coğrafyasından ayrılmaz. Sözgelimi, Gel bana Giritlerden bu kutsal tapınağa güzelim elma koruna senin sunakları günlük kokan derken din, aşk, doğa örgüsü Sappho’nun kişisel tınısını birebir ele verir. Mitolojik göndermeleri aşkla ilgilidir. Himerios’un sözleriyle, “bütün şiirini Aphrodite”ye ve Eros’a adamıştır. Şiirlerinişarkılarını derleyenlerse, genellikle, bir genç kızlar çevresidir. Sappho’daki aşk duygusu Aphrodite tapımından ayrı düşünülemez. Aphrodite bir aşk tanrıçası, Sappho onun bir yakarıcısıysa, şair her zaman sevginin, aşkın hizmetinde demektir. Ve bu yaşam biçimini dizelerinde alabildiğine özgürce dile getirir. Bir eğitmendir aynı zamanda Sappho . Şiir deneyimini Lesbos okulunda, “Musalar’a hizmet edenlerin evi”nde Ada’nın ve İonia’nın soylu kızlarına aktarır. Arkadaşlarıysa, şiirlerini okuyan şarkıcılardır her zaman. Alkaios ve Anakreon gibi, Sappho da lirik bir şairdir. Şiirleri lir eşliğinde okunmak üzere yazılmıştır. Kimi Yunan vazolarında Sappho lir çalarken tasvir edilmiştir.


Bir tür lir çalma aracı olan plektrum’u Sappho’nun bulduğu söylenir, Athenaeus’a göre pektis adlı çalgıyı geliştirmiştir. Aristokseno ise şairin mikso-lidya makamını bulduğunu yazar. Sappho’nun yaşadığı dönemde müziği şiirden ayırmanın olanaksız olduğu düşünülürse, bu durum doğaldır. Solo Şarkı ya da monodi, ölçü ve dil bakımından koral-lirik şiirden ayrılır. Sappho’nun yazdığı solo şarkılar, genellikle yinelenen kıtalar ve daha basit ölçülerden oluşur. Monodi şairlerinin bir özelliği de kendi lehçelerinde yazmalarıydı. Sappho’nun bulduğu söylenen vezin ise üç on birli ve bir beşlik dizeye dayanır. Nedir Sappho’nun şiir tarihindeki yeri. Burada sözü Azra Erhat’a bırakıyorum: “Eusebius ozanın 45. Olimpiyat’ın ikinci yarısında (İÖ 600-599) en verimli çağını yaşadığını söylüyor. Bu dönemde insanlık, yaşam görüşleri yönünden kökten değişiklikler geçiriyor. Bugün bu değişikliklerin amaçları çok aşılmıştır ama, o çağ için bir devrim söz konusudur. Uygarlığın önemli aşamalarından biri oluşmuştur. Birey bilincinin doğması, insanın içinde doğduğu koşulların gerektirdiği yaşayış ve düşünüş çerçevelerinden kurtularak, bilinciyle, istemiyle kendisine yeni gereksinimlerine uygun yeni bir yaşam, yeni bir düşünüş yolu yaratması dönemidir bu… Bireyci dünya görüşü insan yaşamına önem verir. Kişiliğini, benliğini, kitleden ayrı bir bütün olarak görmek, bireyciliğin ilk ve açık eğilimidir.

İşte bu bireycilik, kişilik bilinci, Yunan liriğini doğuruyor, geliştiriyor. Başta da söylediğim gibi, bu liriğin doruğunda Sappho vardır. Sappho kendi benliğinde yaşadığı duyumları dile getirmek gereksinimi duyan, bunu gerçekleştiren, insan duyumlarını özgürce açığa vurmak yoluna adımını atan kişidir. Şairin önemini vurgulayan bu sözler yeterince açıklayıcı. Sappho şu dizeleri söylerken kişisel deneyimi olanca yalınlığıyla yansıtıyordu:

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

Yorum Ekle
  1. Şiirleri hala güncelliğini koruyor.