Eylül sonlarında bir öğle sonrasıydı. Şirin bir kasaba olan Durgunsu’da boyacılık yapan Bay Popper, işini bitirmiş evine dönüyordu. Kovalarını, merdivenlerini ve kalaslarını da yanında taşıdığından yürürken epeyce güçlük çekiyordu. Orasına burasına boya ve kireç bulaşmıştı, saçlarına ve bıyıklarına da duvar kağıdı parçaları yapışmıştı, pek de düzenli biri olduğu söylenemezdi doğrusu. Oyun oynayan çocuklar o geçerken […]