Sevil Atasoy – Labirent

Zor ve Gizemli Bir Dünyaya Hoş Geldiniz Size, akıllara durgunluk veren Ölüler Meydanı Jemaa el-Fna’yı anlatabilirdim. Ya da Katmandu’dan Lhassa’ya planladığınız yolculukta yanınıza alacaklarınızı. Gelin görü gizemli ve çekici dünyasına hoş geldiniz. Lisa Eder Cinayetinden Artakalan Kül, Kan, Kıl ve Koli Bandı 20 ekim 2004 günü, Kassel – Hannover Otoyolu’na dakikalar mesafesindeki St. Thomas Kilisesi’nde 200 kişiydiler. Tören bitiminde bunlardan altısı, ayçiçekleriyle süslenmiş beyaz tabutu omuzlarına aldı, önce içeridekilerin, sonra dışarıda yağmur altında bekleyenlerin arasından geçirdi ve siyah bir limuzine yerleştirdi. Limuzin, otopsilerden geçmiş cenazeyi yakılacağı yere götürdü. Küller, havaya savrulmadı. Alman yasaları bunu yasaklıyor. 2 kilo kadar kül, özel bir çanakta toplandı. Birkaç zerresi rüzgâra kapıldı, geldi aylar sonra aklıma düştü. Acaba kilometrelerce ötede küle dönüşen küçük, sarışın, mavi gözlü kız, tatile geldiği ülkemde öldürülmeden önce neler yaşadı? Sineklerin dili Cenaze töreninden 10 gün önce bir pazar günü 15.00 sularında, küçük kızın annesi Petra Eder, tatile geldiği yörenin güvenliğinden sorumlu olan Alanya Yeşilköy Jandarma Komutanlığı’nı aradı. 11 yaşındaki kızı Lisa’nın, 3 saat önce kaldıkları otelin yakınındaki marketten bir deniz yatağı almak üzere çıktığını ve geri dönmediğini bildirdi. Soruşturma sonucunda, market sahibinin Lisa’ya bir deniz yatağı sattığı, deniz yatağını şişirirken, Lisa’nın “Şimdi geliyorum” diye çıktığı ve bir daha markete geri gelmediği anlaşıldı.


Ertesi gün öğleden sonra, bir temizlik işçisi, Alanya İç Kale mevkiinde, Muhtarın Yeri adlı mekâna 50-60 metre uzaklıkta, çıkışa göre yolun solunda, her gün yaptığı gibi, çam ağaçlarının arasında pet şişe ve naylon toplamaya başladı. Elindeki yaraya sineklerin konduğunu görünce, “Buralarda sinek olmaz, ölü var herhalde” diye düşündü. Yolun 6-7 metre aşağısında Lisa Eder’in cesedini buldu. Temizlik işçisi verdiği ifadede, değme olay yeri inceleme uzmanlarına taş çıkartırcasına sinekleri, kırmızı karıncaları anlattı. Hatta kızın giysileri üzerinde yaprak ve ot olmadığından, yoldan aşağı yuvarlanmayıp, buraya bırakılmış olması gerektiğini bile söyledi. Kızın cesedi bulunduğunda üzerinde açık mavi tişört, lacivert etek vardı, altı çıplaktı. Olay yeri inceleme uzmanları uzun sarı saçlarının örttüğü sağ yanağı üzerinde ve usulca çevirdiklerinde sırtında sağ omuzuna doğru koli bandı, ayrıca ensesi, beli ve sırtında 4 adet siyah kıl bul Lisa Eder’e iki kez otopsi yapıldı. Biri bulunduğu gün Alanya Adli Tıp Şube Müdürlüğü’nde, diğeri 4 gün sonra Hannover Tıp Fakültesi Adli Tıp Enstitüsü’nde. Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu, her iki yerin otopsi raporunu ve gerçekleştirilen diğer tetkikleri değerlendirdi ve kesin ölüm nedenini, “ağız, burun çevresinde görünen travmatik değişimler, ölü lekelerinin yayılımı ve renkleri ile diğer olay yeri ve otopsi bulguları göz önüne alındığında ağız ve burun kapanmasına bağlı solunum yetmezliği” olarak bildirdi. Ayrıca, Lisa’nın ölmeden kısa süre önce “anal yoldan cinsel saldırıya” maruz kaldığını ekledi. Cesedin bulunduğu günün akşamı jandarma, otel yakınındaki dükkânlardan birinin sahibi olan Bülent Gülbay’ı şüpheli olarak polise teslim etti. Çünkü pantolon paçasının sağ arka, orta kısmında kan, otosunda sarı saç ve işyerinde koli bandı bulunmuştu. Ankara Polis Kriminal Laboratuvarları’nda pantolondaki kan lekesi incelendi ve Lisa’nın DNA’sıyla uyumlu olduğu saptandı. Şüpheli, çok güçlü bir delille sanığa dönüştü ve 17 mart 2006’da tecavüz için 11 yıl, cinayet için de ilk bir yılı geceli gündüzlü hücrede olmak üzere, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

Kırmızı leğeni ve kımıldayan siyah poşeti konuşturmak Bülent Gülbay’ın, Lisa’nın kaybolduğu saatlerde, iki eliyle zor kaldırdığı siyah bir poşetle dükkânından çıktığını ve otomobilinin bagajına koyduğunu gören var. Ayrıca, bazı ev komşuları, içerisinde siyah bir poşet bulunan, kırmızı bir leğeni, oldukça zorlanarak 3. kattaki dairesine taşıdığından söz etti. Hatta kapının göz deliğinden bakan biri, poşetin kımıldadığını ve dışına taşan ayaklar gördüğünü de belirtti. İfadeler birleştirilirse, Lisa’nın dükkânda poşete konduğu, otomobilin bagajına yerleştirildiği, eve götürüldüğü ve kırmızı bir plastik leğen içinde, yukarı taşındığı düşünülebilir. Sanığın evindeki balkonunda el konan kırmızı leğen ve siyah poşetlerde Lisa’nın açık mavi tişörtünün ve lacivert eteğinin lifleri, saçı veya çıplak teninin değmesi nedeniyle DNA’sı bulunabilse, ne kadar değerli bir delil oluştururdu. Dosya içerisinde, bu konuda bir veri yok. Yoksa evde el konan siyah poşetler arasında Lisa’yı taşımada kullanılan poşet yok mu? O zaman suç sırasında kullanıldığı varsayılan poşet nerede? Bulunsaydı, kaldırmak için elle tutulan kısmında sanığın DNA’sı, içinde Lisa’nın DNA’sı olacaktı. Lisa’nın iç çamaşırı nerede? Giysilerle ilgili önemli ayrıntı, ceset üzerinde iç çamaşırının bulunmayışı. Halbuki Lisa’nın annesi bana, otelden çıkarken kızının iç çamaşırı giydiğini söyledi. Bu çamaşır acaba nerede? Sanığa ait bir mekânda bulunmuş olsa ya da bir çöp kutusunda ele geçse ve üzerinde sanığın DNA’sı bulunsa, ne kadar değerli bir delil oluşturacaktı. Koli bantları çok şey anlatabilir Lisa’nın cesedi üzerindeki koli bandı parçalarından yola çıkan güvenlik güçleri, sanığın ev ve işyerinde buldukları koli bantlarına el koydular. Lisa’nın üzerindeki bantlarda, kendi kanının olduğu saptandı. Ev ve işyerindeki bantlarda kan ve vücut sıvısı aranmış ve bulunamamıştı. Zaten, çok zayıf bir ihtimaldi.

Bülent Gülbay’a ait mekânlarda ele geçen bantlar ile mağdur ya da diğer eşya üzerinde bulunan bantların özelliklerinin karşılaştırılması, aynı imalatçının ürünü olup olmadıklarını ortaya çıkartacak, yırtılma yerlerinin tam olarak örtüşmesi, suç sırasında kullanıldığının kesin delili olacaktı. Lisa Eder cinayetindeki bantlar, tüm bildiklerini söylemiş değiller. Lisa uyutuldu mu? Katil, Lisa’nın direncini kırmak için, sadece hırpalamak, ağzını burnunu kapatmak ve belki de koli bandıyla sarmakla yetinmeyip bir madde vererek uyuttu mu? Ölen kişilerin kan ve iç organ parçalarında toksikolojik analiz çok büyük emek isteyen, zor bir iştir. Hele hangi maddeyi arayacağınız size söylenmez ise. Yönlendirme olmadığından, bütün dünyada olduğu gibi, Adli Tıp Kurumu Toksikoloji Şubesi de yüzlerce maddenin tarandığı sistematik analiz gerçekleştirdi ve bir şey bulamadı. Oysa bu standart analiz dışında, bu tip olaylarda sıklıkla karşılaşılan başka maddeler de aranabilirdi. Örneğin, gamahidroksibütirat. “Tecavüz şurubu” olarak bilinen GHB, renksiz, kokusuz ve hafif mayhoş bir sıvı, satışı yasak. Hızla derin bir uykuya ve geçici hafıza kaybına neden oluyor. GHB’yi mutfakta bile sentezlemek mümkün. İmalatında kullanılan 2 madde, besin desteği satan dükkânlarda ve spor salonlarında bulunabiliyor. Aynı anda yutulursa, vücut bunları kendi içinde de GHB’ye dönüştürüyor. Benzer şekilde, cinsel saldırılar öncesi, sıklıkla kullanılan ve piyasada kolayca bulunan başka maddeler de var. Özel olarak talep edilseydi, ellerinde olduğunu çok iyi bildiğim ileri teknikleri kullanarak arayacaklardı. Ortaya çıkacak sonuç da, belki olayın daha iyi anlaşılmasına çok önemli katkılar sağlayacaktı.

Tükürük, sperm kadar değerli Dosyada, Lisa Eder’in ağzı içinden, ayrıca anal ve vajinal bölgelerden alınan sürüntülerde sperm arandığına ve bulunamadığına dair rapor var. Ancak bir cinsel saldırıda her zaman sperm bulunmayabilir. Bulunsa bile, ağız ya da cinsel organlarda olmayabilir. Özellikle çocuklara yönelik cinsel saldırılarda, saldırgana ait tükürük bulabilme olasılığı her zaman daha fazladır. Tükürük demek de, DNA demektir. Bu nedenle tükürüğün bulaşma olasılığı bulunan vücut bölgelerinden, örneğin boyun, ense, göğüs üzeri ve çevresi, uyluk araları, cinsel organ etrafı gibi bölgelerden mutlaka usulüne uygun olarak örnek almalı ve burada DNA analizi yapılmalıydı. Kılların köksüzlüğü Lisa’nın cesedi üzerinden toplanan 4 adet kıl, ayrıca sanığın otosunun arka koltuğu üzerinden alındığı belirtilen iki kıl, ne yazık ki yapılan genetik analizlere cevap vermedi. Çünkü köksüzdüler ve kök olmayınca hücre çekirdeğinde bulunan DNA analizi yapılamıyor. Bu nedenle Lisa’nın üzerindeki kılların kime ait olduğunu bilemiyoruz. Otomobildeki 2 kılın da Lisa’ya aidiyeti saptanamadı. Batı ülkelerinin güvenlik birimleri, köksüz kılla karşılaştıklarında artık mitokondriyal DNA çalışıyorlar. Lisa’nın annesiyle görüştüm Lisa Eder’in cesedi bulunduğunda üzerinde açık mavi tişört ve lacivert kısa bir etek vardı. Kendisini en son gören market sahibine ceset gösterildiğinde “Kız bu kız, ama etek bu değil” dediğinden, Lisa’nın annesi Petra’yı Almanya’dan telefonla arayıp sordum. Etek kendi lacivert, pamuklu kumaştan eteğiymiş. Market sahibi yanılmış.

Bu, görgü tanıklarına her zaman güvenmemek gerektiğinin iyi bir örneği. Petra’yla telefonda uzun bir süre konunun değişik ayrıntılarını da görüştüm. Soruşturmayla ilgili tek bilgi kaynağı, Bild gazetesinde ara sıra yazılanlarmış. Sanığın pantolonu üzerindeki kanın, Lisa’ya ait olduğunu bile bilmiyordu. Üstelik Hannover Adli Tıp Enstitüsü, kendisine Türkiye’deki otopsiyi, uzman olmayan bir hekimin yaptığını söylemişti. Bu tip soruşturmalarda resmi kaynakların, tarafları ve kamuoyunu bilgilendirmesinin ne denli önemi olduğunu bir kez daha gördüm.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir