Haluk Çağlayaner – Aile Hekimliği I – İYCÜ 155

Temel Kavramlar Aile Hekimi: (AH) Kendisine bağlı belirli bir popülasyona yaş, cinsiyet ve hastalık ayırımı yapmadan kişisel, kesintisiz bütüncül birinci basamak sağlık hizmeti veren, temel tıp eğitiminden sonra konusunda en az 2 yıl eğitim görmüş tıp doktorudur. Dünya Sağlık Örgütü 1978 Alma-Ata Konferansında aldığı kararlar doğrultusunda “2000 yılında herkese sağlık” projesinde birinci basamak sağlık hizmetlerinin önemini vurgulamış ve bu hizmetin aile hekimleri tarafından verilmesini öngörmüştür. Genel Pratisyen: (GP) Aile hekiminin eş anlamlısıdır. Bazı ülkelerde bu adlandırma kullanılmaktadır. (Aile Hekimliği ve Genel Pratisyen terimlerinin uluslararası kullanımları için 10. Bölüm’e bakınız.) Pratisyen: Ülkemizde temel tıp eğitimini alanlara pratisyen denilmektedir. Avrupa Topluluğu (AT), 1995 yılından itibaren birinci basamak sağlık hizmetlerinin temel tıp eğitimi sonrasında en az 3 yıl eğitim almış aile hekimleri/genel pratisyenler tarafından verilmesini öngörmektedir. 1. ġEKĠL: Sağlık Hizmetinin Basamakları; Olması Gereken Durum 3. Basamak (özel dal ve üniversite hastaneleri) 2. Basamak (hastaneler) 1. Basamak (aile hekimi) 0. Basamak (kendi kendine bakım) ZEMĠN SAĞLIKLI ÇEVRE Türkiye’deki durum: 3. BASAMAK: Yaygın anlayışa göre kaliteli sağlık hizmeti ancak profesör muayenehanesi – özel hastane – üniversite üçgeni çerçevesinde alınabilir.


Bu yüzden üçüncü basamak sağlık hizmetini vermekle yükümlü kuruluşlar görevlerini ancak, birinci ve ikinci basamak sağlık hizmetlerinden vakit buldukları oranda yaparlar. 2. BASAMAK: Hastanelerimize başvuranların % 90’ının problemlerinin birinci basamakta çözümlenebileceği hesaplanmıştır.1 Hastanelerimizde yatak doluluk oranı (kapasite kullanımı) % 50 civarındadır.1 Hâlen hastanelerimiz pahalı birer poliklinik olarak çalışmaktadır. 1. BASAMAK: 1. Basamak sağlık hizmeti vermesi öngörülen sağlık ocakları görev tanımı ve hukukî yükümlülükler açısından birer hükümet tabipliği konumundadır. 1920’li yıllarda hekim sayısının azlığı nedeniyle kişiye yönelik koruyucu ve tedavi edici hizmetler, çevre ile ilgili görevleri ve yönetimle ilgili görevleri bünyesinde toplayan, hasta-hekim ilişkisini anonim bir çerçevede ele alan ve “hiçbir zaman sevilen bir görev olmayan hükümet tabipliği”2 11 demografik, sosyal, bilimsel ve teknolojik gelişmeler sonucunda kullanım dışı kalmıştır. Sosyalizasyon kanunu, hükümet tabipliklerinin görev tanımını ve hukukî yükümlülüklerini aynen sürdürmüştür. 0 BASAMAK: Kendi kendine bakım: Bizde pek bilinmez ve sözü edilmez. Oysa kişinin sağlığını koruyabilmesi, sağlık hizmetlerinden gereğince yararlanabilmesi ancak kendi kendine bakımla mümkündür. 1961 Anayasasının sağlıklı ilgili 49. maddesinin yanlış yorumlanması bunda rol oynamış, devletin kişilerin sağlığından sorumlu olabileceği sanılmıştır. Oysa herkes kendi sağlığından sorumludur, bu sorumluluk özel istisnalar dışında başka kimse ya da kuruluşlara devredilemez.

Devlet ancak tümüyle ya da kısmen sağlığın finansmanından sorumlu olabilir. ZEMlN: İnsan sağlığı ile doğrudan ilgili olan temiz hava, temiz su, temiz gıda, uygun konut ve yerleşim düzeni, atıkların sağlığa zarar vermeyecek şekilde uzaklaştırılması, çalışanların ve işyerlerinin sağlığı konusunda yasalar düzeyinde dahi önemli eksiklikler bulunmaktadır. Zeminin korunması, iyileştirilmesi ve birinci basamak sağlık hizmetlerinin verilmesi içice girmiştir; ikisi de gerçekleştirilememektedir. 2. ġEKĠL: Sağlık Hizmetinin Basamaklarının Türkiye’deki Durumu 3. BASAMAK: (Özel dal ve üniversite hastaneleri) 2. BASAMAK: (Hastaneler) 1. BASAMAK: (Sağlık ocağı) O. BASAMAK: (Kendi kendine bakım: Pratik olarak yoktur) ZEMĠN: SAĞLIĞA UYGUN OLMAYAN ÇEVRE Özetle bizde sağlık hizmetleri piramidinin kaidesi hiç oluşturulmamış, piramit bir eşkenar dörtgene dönüşmüş, sağlığa uygun olmayan çevrenin yol açtığı zararlarla başa çıkmak önemli uğraşlardan biri hâline gelmiştir. Tarihsel Perspektif İnsanoğlu evreni tanımaya kendine en uzak bölümünden, yıldızlardan başladı. Bu bilgi, yavaş yavaş bütün tabiatı kapsayacak şekilde gelişti. Diğer bilgi dallarının ilerlemesi yanında insan vücudu konusundaki bilgi birikimi çok daha yavaş gelişti; dış dünyayı nesnel bir gözle değerlendirmek daha kolay, insanın kendi vücuduna karşı nesnel olması daha zordur. “insan vücudunun dokunulmazlığı”nın aşılması, vücudun bir “araştırma nesnesi” olarak ele alınması kolay olmamıştır. Bu nokta, günümüzü anlamamız açısından önemlidir. İnsanlık tarihi boyunca süren vücuda yönelik bilgi birikimi 19.

yüzyılda büyük bir sıçrama gösterdi. – Sanayi, ulaşım ve iletişimin gelişmesi,. – Mikroskobun geliştirilerek bulaşıcı hastalıkların ufak canlılar tarafından oluşturulduğunun kanıtlanması, – Anestezinin kullanımıyla uzun operasyon ve hayvan deneylerinin yapılabilmesi, – Büyük araştırıcı ve öğretici hekimlerin yetişmesi tıbbın 1850’den başlayarak büyük ilerlemeler göstermesini sağladı.” 3

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir