A. de Chateaubriand – Napoleon Bonaparte

“Mezar ötesinden Anılar”dan sözaçmaya banlamadan Chnteaubriand’m hayatmı kısaca gözden geçirmek faydalı olur. ÇUnkU bu eser, yazarın kendi hayat hik&yesidir. François-René de Châteaubriand, 1708’de Fransız Brltunynsi’nin Salnt-Malo kasabasında doğdu. Çok eski bir soylu lülenin onuncu çocuğuydu. Babası mağrur, sert ve oldukça huysuz bir adamdı. Küçük René, gerçek bir şefkatten yoksun ve kendi haline bırakılmış bir halde büyüdU. Dol, Rennes, Dinon şehirlerinde yarım yamalak bir eğitim gördtl. Sonra ailesinin malı olan o heybetli Combourg şatosunda oturdu. Bu şatonun soğuk ve korkunç ıssızlığım Anılar’ında canlı bir şekilde tasvir etmiştir. Genç yaşta ölen kızkardeşl Luclle onunla meşgul olan, kendisine şefkat ve sevgi gösteren biricik insandı. İnce ve hassas bir kız olan Lucile’in kardeşine bağlılığı edebiyat âleminde türlü yorumlara yol açacak bir dereceyi bulmuştur. Châteaubriand yirmi yaşm a geldiği zaman hâlâ bir meslek tutmamış, içinde ‘yüzdüğü hayal dünyasından çıkarak gerçek hayatla tem asa gelmemişti. Babası onu Navarre alayına teğmen tayin ettirdi. Böylece bir silre kışla hayatı yaşadı, Paris’e gitti, saraya devam etti, kirala takdim edildi. İlk şürlerinl yayınladı.


O sıralarda büyük ihtilâl başlamıştı; babası ölmüş, alayı dağılmıştı: Atlantik kıyılarında geçen çocukluğunun gönlüne doldurduğu uzak ülkeler özlemini gidermek için büyük keşiflerde bulunmak gibi iddialı bir tasarıyla denize açıldı. Amerika’ya gitti. Aylarca orada dolaştı, o vahşi ve ıssız tabiata hayran oldu. O aralık XVI. Louis’nin idam edildiğini öğrenince hemen bir gemiye atlayarak Avrupa’ya döndü. Bir soylu kişi olduğunu hatırlamış, soyluların dâvasına hizmet İçin, Fransa’dan kaçarak yabancılardan yardım gören hanedan tarafına geçmişti. Fransa’da kırallığı tekrar İktidara geçirmek için Fran- sa’nm batı sınırlarında kurulan, çoğu anayurttan kaçmış soylulardan kurulu derme çatma orduda görev almıştı. Thionville kuşatmasında yaralanan, sonra da hasta düşen Chateaubriand İhtilâl ordularının başarılan üzerine İngiltere’ye geçti ve orada sefaletle yüzyüze geldi. Bir yandan dersler verip çeviriler yaparak kıt kanaat geçinirken bir yandan da bilgisini genişletmeye çalışıyordu. Annesiyle bir kızkardeşinin ölUmll din duygularının birdenbire canlanmasına vesile oldu. Taze imanın aşkiyle dinsizliğe karşı savaşmak hevesine kapıldı. Génie du Christianisme adlı büyük eserini yazmaya koyuldu. O ara İhtilâlin sarsıntıları biraz yatışm ış olduğu için Fransa’ya döndü. Amerika yolculuğu İzlenimlerini kaleme almıştı. Bu bir yığın müsvedde arasından A tala’yı ayırarak yayınladı (1801).

Bu eser geniş bir ilgiyle karşılandı, onu üne kavuşturdu. 1802’de Génie du Christianisme basıldı. Tanrının varlığını ispat etmek için bu eserde ileri sürdüğü kanıtlar pek sudan olmakla beraber, güçlü tabiat tasvirleriyle dolu olan kitap bir edebi şaheserdi. Kiliseyle barışan ve Fransa’da yıkılmış olan dinsel düzenin yeniden kurulmasını hoş gören Napoléon, Châteaubriand’ı takdir etti ve kendisini Roma elçiliği birinci sekreterliğine atadı. Ama gene aynı Napoléon’un emriyle kıral hanedanından Enghlen dukası idam edilince Chateaubriand hemen istifa etti. Hıristiyanlığın ilk yüzyılının tarihini teşkil edecek Martyrs adlı eserini yazm ayı tasarladığı için Hıristiyan dinine beşiklik eden yerleri görmek hevesine kapılarak Doğu yolculuğuna çıktı. Yunanistan ve Türkiye yoluyla Kudüs’e gitti, Kartaca ve Grenada yoluyla döndü. Martyrs 1809’da ve Doğu yolculuğu notlarını biraraya toplayan Paris-K udüs Yolculuğu 1811’de çıktı. Chateaubriand’m ünü artık en yüksek derecesini bulmuştu. Amca oğlu Armand de Chateaubriand’m kıralcılann adamı diye yakalanıp kurşuna dizilmesi İmparatorluğa ve İmparatorun şahsına karşı kinini artırdı. Fransız akademisine üye seçilince yazdığı giriş nutkunda Napoléon’un şahsına ve politikasına dokunan kısımların okunmasına İmparator izin vermedi. O da nutkunda en küçük bir değişiklik yapmaya yanaşmadı. O tarihe kadar süren edebi hayatı sona ermiş, siyasal hayatı başlamıştı. 1814’te Fransa’da kırallık yeniden kurulunca, büyükelçi ve bakan olarak ona hizmet etti. Kıral X V m .

Louis’nin etrafmda kişisel çıkarlarından başka kaygıla n olmayan eski İhtilâlciler ve Napolöon’cularla âciz birtakım kıralcılar toplanmıştı. Kiralın gevşek iradesinden faydalanarak bu adamlann çevirdikleri türlü entrikalar onu büyük bir hayal kınlışına düşürdü. Bununla birlikte sözünden dönmek İstemiyor, kaderini kıratlığın kaderiyle birleşmiş bayıyordu. Onun için NapolĞon’un yeniden Fransa’ya döndüğü Yüz-OUnler’de Kıralla birlikte Gand’a kaçtı ve Waterloo savaşının Napolöon’un bozgunuyla sonuçlanması üzerine yine Kiralın yanında Paris’e döndü. XVIII. Louis’nin yerini alan X. Charles, 1830 ihtilâliyle tahttan indirilerek yerine hanedanın küçük kolundan gelen Louls-Phillppe geçirilince, Châteaubrland meşru sülâleye sadık kalmayı bir şeref görevi bildi, ve kenarda bırakılmış bir halde ömrünün sonunu vekarlı bir yalnızlık içinde geçirdi. Chateaubriand, Mezar Ötesinden Andar’ı yazmaya 1811’ de kırk üç yaşındayken başlamıştı. Birçok aralar verdikten sonra, 1841’de yetm iş Uç yaşındayken eserini tamamladı. Adından da anlaşılacağı üzere bu anılan ancak ölümünden sonra basılmak üzere yazıyordu. 1834’de Andar’m yazılması hayli ilerlemişti. Yazarın doğumundan 1800’e, sürgünden dönüşüne kadar olan kısımla 1828’le 1830 arasındaki siyasal olaylann hikâyesi kaleme alınmıştı. Bu iki ayn ve büyük bölümü birbirine bağlamak için henüz 1800’le 1828 yıllan arasında olup bitenleri anlatm ası gerekti ama, şimdiden vücuda getirdiği eser o kadar büyük ve önemliydi ki, Chateaubriand, en yakın dostlanna bu Anılar»! okumak, onların düşüncelerini öğrenmek ihtiyacını duydu. Bu, edebi çalışm alan içinde en çok zaman ve emek harcadığı eseriydi. Ölümünden sonraki ünü için kurduğu anıtı hiç değilse birkaç hayranına seyrettirmek arzusunu yenemedi.

Mme Râcamier’nin salonunda toplanan seçkin davetliler önünde eserini kısım kısım okutturmaya koyuldu. İçlerinde eski kuşaktan soylularla Sainte-Beuve, Edgar Quinet gibi meşhur edebiyatçıların da bulunduğu bu toplantılar günlerce sürdü. Bu şerefe erenler, sırrı yaym akta gecikmediler. Hak­ kında gazetelerde ve dergilerde çıkan haber, tahlil ve tenkitler, eser çevresinde herkeste geniş bir ilgi ve merak uyanmasına yol açtı. Her yanda Anılar’dan hayranlıkla sözediliyor, en biiyilk gazeteler, blnbir rica ile yazardan koparabildikleri küçük parçalan zafer kazanmış bir komutan ed asiyle yayınlıyorlardı. Chateaubriand, o sıralarda çağının en ünlü edebiyatçılarını gölgede bırakan bir hayranlıkla çevrilmiş bulunuyordu. Bu hayranlığın derecesini düşünün ki yıllarca sonra çıkacak bir eseri hakkında yayılan haber günün başlıca sözü edilen konusu haline gelmişti. Yıllar geçiyor, Chateaubriand, dünyadan el-etek çektiği mütevazı köşesinde yoksulluk ve hastalıkla pençeleşerek ihtiyarlıyordu. Siyasal hayatında âyan üyeliği, nazırlık, elçilik gibi en yüce mevkilere yükselmiş olan bu cömert ruhlu adam, ihtiyarlığı için kenara beş on para koymayı düşünmemişti. X. Charles, Prag’daki sürgününde kendisine “Âyan üyeliği ödeneğinizi emrinize âmade tutuyorum’’ dediği zaman: “Hayır haşmetlim, kabul edemem, benden daha muhtaç adamlarınız var.” cevabını vermişti. Borçlan yıldan yıla kabarıyordu. Oysa bu sefaletine son vermek elindeydi. Anılar’ımn yayınlanmasına razı olsaydı bir giln İçinde zengin olabilirdi.

Fakat en parlak tekliflere bile yüz çeviriyor, beş on frank için sıkıntı çekerken eseri karşılığında kulaklarında şıkırdatılan altın keselerine sağır kalacak kadar metanet gösteriyordu. Vasiyetnamesi saydığı eseri hayatında ortaya koymaktansa, hayatım kazanmak için Milton’un Kaybolmuş Cennet’ini fransızcaya çevirmeyi yeğ tutuyordu. İçinde bulunduğu sıkmtı ile yakından ilgilenen dostları edebiyat tarihinde eşi görülmemiş bir teşebbüse giriştiler. 1836’da Mezar ötesinden Anılar’ı, yazarın ölümünden sonra bastırmak kaydiyle, satın almak üzere bir şirket kuruldu. Birkaç hafta içinde hisse satın alanların sayısı yüz kırk altıyı buldu. Şirket Chateaubriand’a derhal 250.000 frank veriyor, üstelik ölümüne kadar ve ölümünden sonra kansm a geçmek şartiyle, yılda 12.000 franklık bir ödenek ödemeyi taahhüt ediyordu. Chateaubriand da buna karşılık, Anıla.r’ın bütün haklariyle yazabileceği başka eserlerin telif haklarını Şirkete devrediyordu; fakat Anılar’ın, yazan hayattayken yayınlanmıyacağı şart koşulmuştu. Zamanla eski hisse sahiplerinden bir kısmı ölmilş, bir kısım hisseler de İlk sahipleri tarafından başkalarına devredilmişti. 1844’te şirket hlssedarlan, Presse gazetesi sahibi Emile Girardin’in bir teklifiyle karşılaştılar. Kendisi, Chateaubriand’ın ölümünde, kitap halinde neşrinden önce eserin gazetesinde tefrika edilmesine izin verilmesi şartiyle peşin olarak 80.000 frank vermeye hazırdı. Bu şartla mukavele yapıldı.

Bunu öğrenen Chateaubriand fena halde kızdı, bir açıklama yayınlayarak eserinin parça parça yayınlanmasına razı olmadığını belirtti. HattA sözleşme gereğince kendisine ödenen aylıkları almamakta tam altı ay inat etti. Chateaubriand, 4 temmuz 1848’de son nefesini verdi ve 19 temmuzda, doğduğu yer olan Saint-Malo’da deniz kıyısında bir kayalığa gömüldü. Aynı yılm 21 ekiminde Presse gazetesi bu ölmez eserin tefrikasına başladı. Uğrunda katlandığı mali fedakârlığı her fırsatta ilân etmeyi ihmal etmeyen gazete, tefrikanın kabil olduğu kadar uzun sürmesi için elinden geleni yaptı. Bazen yayına aylarca ara verdiği oluyor, yazıların çokluğundan tefrika konulamadığı için sık sık okuyucularından özür diliyordu. Böylece Anılar’ın gazetede basılması iki yıla yakın sürdü. Gazete romanlarından pek farklı olan bu ağır ve sanat dolu eserin niteliği tefrikaya müsait değildi. Üstelik bu tefrika, Fransa’da siyasî hayatın en heyecanlı olaylarla yüklü olduğu sıralara raslamıştı, o yüzden bırakması gereken tesiri bırakamadı ve lâyık olduğu ilgiyi bulamadı.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir