19. asrın sonlarında bir Varşova gecesi. Bir o ya bir bu yana ağır ağır sallanan bir sokak lambası. Çok eski ağır bir satıl taş yolda su taşırken gıcırtılar çıkarıyordu. Rüzgâr ve yağmur birlikte şehrin boş sokaklarında hızla dans ederken camlara şiddetle çarpıyordu. Bir adamın keskin çığlığı birdenbire bu sessizliği bölmüştü; “Yehuda!” ve hemen ardından bir kadının sesi işitildi; “Simha, ne oldu?” Şiddetle yağan dolu, iki katlı evin pencerelerini dövüyordu. Su seslerinin arasında ikinci katın karanlık odasında neler olduğunu anlamak mümkündü. Kadının Sesi: “Beni korkutma, Simha… Nasıl bir rüya gördün? Anlatsana!” Simha’nın Sesi (Rahat bir sesle): “Sara, sen bir oğul doğuracaksın.” Kadının Sesi: “Rüyanda yakında doğacak olan çocuğumuzu mu gördün?. Lütfen, durma! Daha fazla anlat! Bana neler gördüğünü anlat…” *** Gece. Yatak Odası. Masanın üzerinde açık bir kitap duruyordu. Adamın Sesi: “Altı harf kitabın içinden uçup bir kelime olarak birleşti…” Kadının Sesi (Bitkin bir sesle): “Off off! Her şey evimizde sakladığımız bu kitap yüzünden… Bu nedenle senden bu kitabı çok uzak ve gizli bir yere saklamanı rica etmişlerdi…” 10 Merdivenin Sahibi Kadının eli kitaba doğru uzandı, fakat adam elini kadının eline doğru uzatarak kadının kitaba dokunmasını engelledi. Simha’nın Sesi: “Yaradan eline basacak…” Tam bu esnada birisinin pencereye vurduğu işitildi.
Kadın korkudan avazı çıktığı kadar bağırmıştı. Oysaki pencerenin dış pervazına beyaz bir kuş tünemişti. Biraz sonra kuş hızla aşağı uçarak, bomboş duran bankların üzerinden geçip gecenin karanlığında kayboldu. Dışarıda çok güçlü bir yağmur vardı. Bahçedeki bankın üzerinde siyah giyimli uzun boylu birisi oturmuş, kitap okuyordu. Elinde açık bir şekilde tuttuğu kitabın üzerine şapkasından yağmur damlaları damlıyordu. Başını yukarı kaldırarak ikinci kattaki pencereye baktı. Bu adam hayatının son demlerinde Baal Hasulam’a çok benziyordu. *** 5 Eylül 1884 yılı. Simha Levi Aşlag ailesinde bir erkek çocuk dünyaya gelmişti. Kadının elleri küçük bir bebeği havaya kaldırıyordu. Bebek tiz sesiyle bir çığlık attı, sanki çok derin bir nefes alıp usulca susmuştu. Kadının Sesi: “Nereye bakıyorsun sen bakayım? Nereye bakıyor bu bebek? Acaba tavanda ne görüyor?” Diğer Kadının Sesi (Fısıltıyla): “Bilmiyorum ama bana öyle geliyor ki bu bebek duvarın arkasında olanları görüyor…” Bebek beşikte sakince yatarken büyük bir adamın bakışlarıyla tavana bakıyordu. 11 Bir Sinematik Roman *** Gündüz. Varşova’da bir Sinagog. Cemaatin Rav’ı Mordehay Feldman, bebeğin üzerine eğilmişti.
Sünnet bıçağı Rav’ın elinde bir an parladı ve kestiği küçük deri parçasını getirdikleri kumun üzerine attı… Rav Feldman’ın yüzünü bir heyecan kapladı. Bebek ağlamıyordu. Rav Feldman bebeği kaldırıp babasına verirken mırıldandığı duayı şu cümlelerle sonlandırdı: -“Adı İsrail’de densin…” (Simha’ya bakarak.) *** Simha: “Yehuda Leib.” Rav Feldman: “Yehuda Leib, Simha’nın oğlu HaLevi Aşlag. Ağlamayı bilmeyen bir bebek!” *** Aşlag ailesinin evinde bir oda. Sabah. Üç yaşındaki Yehuda masanın arkasında oturmuş, babası O’nu uzaktan izliyordu. Yehuda’nın küçük parmağı hızlıca yüce bir kitabın satırlarının üzerinden geçiyor… Sesi işitiliyor: -“Büyük kapıların içinde bir kilit var ve o dar bir yer, aynı anahtarı oraya sokmak için… ve yazar ki başlangıçta sadece O vardı…” Yehuda, babasının elini tutmuş sokakta beraber yürüyorlardı. Yehuda’nın gittikçe kaybolan sesi halen sokakta işitilmekteydi. 12 Merdivenin Sahibi – “O altı kapı, kapıları açan ve bağlayan anahtarın içindedir. Ve elbette başlangıç O kapıları kapatıp ve onları içine dahil ettiğinde yazılır.” Simha ve oğlu Sinagog’a giriyorlardı… Simha ve Yehuda, eski kitaplarla dolu rafların önünden geçiyorlardı. Simha’nın gözleri merakla kapaklara bakıyordu. Onlar Rav Feldman’a doğru yaklaşıyorlarken Feldman onları dikkatlice izliyordu.
Simha: “Sana bazı şeyler danışmak istiyordum saygıdeğer Rav…” (Simha, Yehuda’ya dönerek) “Yehuda, sen kitaplara bakmaya gidebilirsin.” Yehuda, kitaplara doğru giderken babasının fısıldamaları işitiliyordu: -“Sara ve ben O’nun için çok endişeliyiz… Bazen biz O’nun bizden daha olgun olduğunu hissediyoruz…” Yehuda, kitaplara doğru yürüyor, siyah kapaklı kitapları inceliyordu. Rav Feldman O’nu gözleri ile ardı sıra takip ediyordu. Yehuda, birden bire çok eski bir kitabın önünde durdu. Rav Feldman, aniden yerinden sıçrayıp çocuğa doğru hızlıca ilerlemiş ve arkasında durup mırıldanıyordu: -“Zohar Kitabı… Anladım…” Feldman, hızlıca arkasına dönüp Simha’yı yanına çağırdı. Rav Feldman: “Evinizde Zohar Kitabı var mı?” Simha (Feldman’ın delici bakışları altında): “Evet. Kayınbabam’dan hediye almıştım.” 13 Bir Sinematik Roman Rav Feldman: “Hay zavallı! Sakla O’nu ve ne kadar uzağa saklarsan o kadar iyi olur.” Rav Feldman, Simha’ya daha da yakınlaşıp kulağına şöyle fısıldadı: -“İstiyorum ki oğlun Yahudi olsun… Ve bu kitap O’nu Tora’nın (Tevrat) yolundan saptırır. O halen kitapta neler yazdığını anlayamıyor. O’nun halen aklı yetmiyor, doğru değil mi?” Simha: “Bana öyle geliyor ki… O anlıyor.” Rav Feldman, bakışlarını Yehuda’ya doğru çevirdi… Yehuda, aynı yerde durup, küçük elleriyle güçlükle o kalın kitabı tutmuştu. Kitabın açık ilk sayfalarını dudakları ile sessizce okuyordu: – “Gün be gün Horev dağından bir ses çıkıyordu ve o ses insanlara diyor ki: Yaradan’a özünüzden bir parça yöneltin…” Rav Feldman: “Saçmalık! Büyük insanlar bu kitaptan bir şey anlayamıyor. Bu küçük çocuk bir şey anlayamazki. Kaç yaşında bu?” Simha: “Henüz üç yaşında.
” Rav Feldman, Yehuda’nın bir sonraki sayfayı çevirdiğini görüp Yehuda’nın sesini işitiyordu: -“Ateş, su ve hava… Başlangıcın ilk üçüncü günleri…” Rav Feldman (hızlı hızlı soluyor): “Kitabı gizlemelisin! Ne kadar çabuk olursa o kadar iyi! Hemen!” Aşlag Ailesinin Evi. Yehuda’nın odası. Simha, sandalyenin üzerinde durup kitabı, kitap dolabının en üst rafına itiyordu…Ve sonra arkasına 14 Merdivenin Sahibi dönüp Yehuda’nın izleyip izlemediğini kontrol etmiş, sandalyeden inip odadan çıkmıştı.

Baal Ha Sulam – Merdivenin Sahibi
PDF Kitap İndir |