Astroloji çalışmaya 1970’lerde başladım ve onu keşfettiğimde, çoğu öğrenci gibi, zaman zaman oldukça saplantılı da oldum. Hiçbir zaman bir kariyer potansiyeli taşıdığını düşünmemiştim. Yalnızca büyülenmiştim ve özel bir acelem de olmadığından, öğrenciliğim uzun ve yavaş oldu. Çalışmalarımda ilerledikçe, nitelik kazandıkça ve danışanlarla görüştükçe, doğum haritasının en önemli yönünün, kişinin öncelikle anlaması ve tanımlama becerisi geliştirmesi gereken kısmın, açılar olduğunun farkına vardım. Fakat konu hakkında çağdaş yayınlara baktığımda fazla bir şey bulamadım. O zamanlar gezegensel kombinasyonların karakteriyle ilgili piyasada çok sayıda mükemmel kitap vardı. Örneğin dışsal gezegenler konusunda Stephen Arroyo, bunlarla ve Satürn’le ilgili olarak da Liz Greene. Charles Carter’ ın kitabı Astrological Aspects bu alanda bir klasikti, hala da öyledir, fakat biraz güncelliğini kaybetmiştir ve Pluto’yu içermez. Bili Ticrney’in kitabı Dyııa11ıics of Aspect A11alysis, açı modelleri konusunda paha biçilmezdir. Öyle ki yazar bu konuda daha fazla bir şey söyleme çabasında olmamıştır. Böylece, daha fazlasını bilmeye ihtiyaç duyduğumdan ve öğretmeye başladığımda öğrencilerin de daha fazlasını bilmeye ihtiyaç duyduklarını fark ettiğimden Aspects in Astrology doğdu. Özetle; pek de güçlü olmayan bir yönüme, deneysel araştırmalara yöneldim ve ortaya çıkan bunun sonucudur. Astrolojik yorum sanatının çoğu, astroloğun farklı sembolleri bir araya getirip sentezleme kapasitesine dayanır. Yoldaki her adımda yorumcunun yaptığı budur. Örneğin Merkür’ ün Yay burcunda 4. evde olduğunu dikkate alan astrolog, gezegenle, burçla, 4.evle ve Merkür’ ün yönettiği evlerle ilgili kavrayışını bir araya getirmelidir. Ortalama bir astroloji öğrencisi bu farklı unsurlar dairesinde hüner göstermeyi genellikle başarabilir, ancak Merkür’ ün yalıtılmış olmayıp aslında ‘açı’lara sahip yani haritadaki diğer gezegenlerle veya 7 noktalarla da ilişki içinde olduğu gerçeğiyle karşılaştığında büsbütün bunalabilir. Bu şaşırtıcı değildir. Açı oluşumlarını yorumlamak çok karmaşık bir iştir, hatta en deneyimli pratisyenler için bile kolay değildir. · Bununla beraber, haritadaki enerjiyi, horoskopu ruhsuz bir kukla tasvirinden çatışma ve mutlulukla tamam olan canlı ve hayatiyet dolu bir insan simgesine dönüştüren enerjiyi açılar temin ettiğinden, bu tür bir yorum çabaya değerdir. Açılar, haritadaki diğer her şeyin ötesinde, ‘prima 111ateria’yı, her bireyin yaşamını yapılandırırken yararlanacağı kendine özel ham maddeyi betimler. Her şey için bir horoskop hazırlanabilir. Horoskopların kullanımı insan karakterinin ve insan hayatının anlaşılmasıyla sınırlanmış olmayıp doğum haritası her neyle ilgiliyse onunla ilgili bilgi verirler: bir olayın zamanıyla, bir soruyla, yaşayan bir varlıkla. Açılar dramı, gerçekte olan biteııi betimler. Ve açı oluşumları, insanlar yönünden, psikologların ‘kompleks’ dedikleri durumları (etkileşim içinde olan sembol gruplarını) betimler. Bunlarla ilgili olarak, C. G. Jung, insanların komplekslere sahip olmasından çok komplekslerin insanlara sahip olduğunu söylemiştir. Diğer bir deyişle, açılar, nelerle uğraşmamız gerektiğini açıkladığı kadar ‘kader’ olarak ifade edilebilecek olanı açıklamakta da büyük bir rol oynar. Doğası gereği bir doğum haritası biriciktir ve bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Bu yüzden bunun gibi herhangi bir astrolojik ‘reçete’ kitabının, bir kısım bilgiyi haritanın geriye kalanının bağlamı dışında yorumlaması nedeniyle, her zaman kendi sınırlamalarını da içinde bulunduracağı açıkça anlaşılmalıdır. Yine de yorumcu bir yerden başlamak zorundadır ve bu kitabın bir miktar yardım edeceği ümit edilir. BİRİNCİ BÖLÜM AÇI YORUMUNUN İLKELERİ 1 GEZEGENLER Gezegenlerle ilgili aşağıdaki açıklamalar lıer biriyle ilişkili bazı önemli temel noktalan yeniden gözden geçirip aydınlahnaya yönelik bir girişimdir. GÜNEŞ Kimlik duygumuz, önemli saydığımız şeyler, gurur duyduklarımız, yüreğimizi koymak üzere aradığımız şeyler. Canlılık. Önemlilik. Gurur. Aydınlanma. Tanınma. İrademiz, amacımız, geleceğe yönelik hedeflerimiz. Güneş’ in ne anlama geldiğini kesin olarak tanımlamak benim için yine de güç. Bazen benliğin göstergesi olarak tanımlanır. Belki de bu tanım ‘benlik’ terimiyle ne anlahlmak istendiğiyle bağlanhlıdır. Ben, bu sözcüğü Jung’ un kullandığı biçimiyle, yani bir bireyin bilinçsiz ve bilinçli yanlarını içeren Bütün Benliği anlamında algılıyorum. Bu durumda ‘benlik’ elbette ki en azından doğum haritasının tamamını içermelidir. Hatta doğum haritasının sınırlarının dışında bir şeydir. Doğum haritasında bulunan her şeyi de kapsayan bir şey. Herhangi bir olayda Güneş, haritanın tamamında güçlü bir bütünleyici etken olarak hareket ediyor gibi görünmektedir. Adeta bir lider veya orkestra şefi gibi. Kişinin ‘öz’ ünü, kalbini tanımlıyor görünmektedir. Atom’ un çekirdeğine oldukça benzerdir. Bu öz, gerçek anlamıyla her zaman bilinir olmayabilir. Güneş’ in en derin anlamlarının tanım dışı kalmasının nedeni budur belki de. Daha basit bir yaklaşımla, Güneş’ in egomuza, kendimizi ne şekilde tanıyorsak ona, olduğumuzu düşündüğümüz kişiye, özdeşleştiğimiz kimliğe katkıda bulunduğuna inanı11 yorum. Bu bakımdan Güneş’imize açı yapan gezegenler, bizim kendimizle özdeşleşme biçimimizi etkilerler. Kendimizle ilgili olumlu yargılara mı sahibiz, yoksa zayıf bir benlik imajımız mı var? Hatta bir imajımız var mı? Güneş’imizin aldığı açılar bu sorulara ışık tutar. Güneş’imize açı yapan gezegenler ya ‘Güneş burcumuz’ la bütünleşir veya onu kabul etmezler. Söz gelimi Güneş’ e açı yapan Jüpiter, Güneş burcumuzun özelliklerinde abarbya neden olabilirken, Satürn bunları engelleyebilir, görmezden gelebilir ya da bu özellikler her ne ise, bizi onları daha yakından anlamaya zorlayabilir. Gökyüzünde güneşin ışık ve ısı yayması gibi, haritalarımızda da Güneş’ in dokunduğu her şey anında aydınlatılır ve ısıhlır. Hangi gezegen olursa olsun spot ışığı onun üstüne tutulur, ona güç ve dayanıklılık verilir. Açılar şüphesiz her iki yönde de çalışır. Böylece, diğer yönden Güneş’ in aldığı açılar, özellikle ‘zor’ gezegenlerden olan ‘gerilimli’ açılar, Güneş bireysel olarak bizim için her neyi temsil ediyorsa ona ilişkin dayanıklılığı ve gücü baltalıyor gibi görünmektedir. Bu biraz güneşli bir günde koyu renk camları olan gözlükler takmaya benzer bir durumdur. Yükselen ve yöneticisi yaşam yolculuğumuzu, içinde yol aldığımız aracı ve izlemek zorunda olduğumuz yolu betimliyorken, Güneş, yolculuğumuzun gerçek amacını olduğu kadar, bu yol boyunca muhtemelen karşılaşacağımız meydan okumaların bazılarını da daha fazla açıklayıcıdır. Güneş, nereye gideceğimize işaret ettiği kadar, güçlü bir geleceğe yönelimi de bünyesinde barındırır. Nereden geldiğimizle ilgili söyleyecek çok şeyi olan Ay’ın tersine. Güneş için kullanılabilecek temel tanımlayıcı sözcüklerden biri ‘irade’dir. Mars’la birlikte Güneş, istencimizi, eğilimlerimizi, gelecekle ilgili niyet, dilek ve arzularımızı gösterir. Kendimiz olma, belirli bir karakterimizin olması, hayatlarımızla bir şeyler yapma arzularımızı. Daha basit olarak, Güneş’ in, bizim amacımızı, yaşam hedefimizi ve bu hedefi anlayıp bilinçli şekilde hayata geçirme görevimizi betimlediği anlaşılmaktadır. Güneş’in bulunduğu ev ve burç, şüphesiz bizim önem verdiğimiz alanlardır, en önem verdiğimiz yaşam alanlarıdır çoğu kez. Eğer bir gezegen Güneş’le temas halindeyse, bu gezegen bizim için özellikle önemli hale gelir ve bizim nasıl görülmek istediğimizle ilgili ipuçları verir. Bunu başarabilmemize yönelik kolaylık veya zorlukları gösterir. Örneğin, Güneş-Satürn karesi olanlar yaşamları boyunca çoğunlukla otoriteyle ilgili önemli sorunlarla karşılaşacaklardır. Bu açıya sahip kişiler çoğunlukla belirli bir alanda otorite olarak kabul edilmek isterken, aynı zamanda başkalarının otoritesini kabul etmekte veya kendileri otorite üstlenmekte zorlanacaklardır. ‘Ben istiyorum, benim amacım, niyetim, yönüm bu’ diyen Solar (Güneş’ e özgü) prensiptir. Güneş’ in bulunduğu yer, ‘Ben buradayım, ben burada dikkate değer bir güç olmak istiyorum’ dediğimiz yerdir. Burada kendim olmak istiyorum. Burada özel olmak istiyorum. Eşsiz olmak istiyorum ve kendim olma hakkına sahip bir birey olmak istiyorum. Eğer 12 Güneş bir şeyi yapmak için bizim eğilimimizi ve yönümüzü tanımlıyorsa, Güneş’in açıları, neyin bunun gerçekleşmesini engelleyebileceğini, neyin bize ait olanı gerçekleştirmemizin önünde durduğunu ve bizde olan en iyiyi ortaya çıkarmamıza neyin yardımcı olacağını gösterecektir. Güneş, kişinin bir parçasıdır, kişiyi merkezileştiren parçasıdır. Güneş ‘ben-merkezci’ dir. Güneş’ in açıları, ‘ben-merkezci’ ve ‘kendinin farkında’ olma konusundaki, kendimizi tanıyıp kabul etmekle ilgili yaşayabileceğimiz kolaylık ve zorluklarımızı açıklar. Bir haritada Güneş’ in bulunduğu yer kim olduğumuzu anladığımız, onaylanmak istediğimiz ve onaylanma yoluyla kimliğimizi güçlendirdiğimiz alandır. Eğer onay almayı beceremiyorsak, daha olumsuz olarak, düpedüz geleneksel bir biçimde ilgi aramaya yönelebiliriz. Bu durum evlerle ve açılarla uygunluk içinde işler. Burada bir kaç çok basit örnek vermek uygun olabilir. Güneş-Mars ‘Beni fark et. Ben güçlüyüm’ diyebilir; Güneş-Neptün: ‘Beni fark et. Ben bir kurtarıcıyım’ veya ‘Bak ne kadar da mağdurum. Beni koruyamaz mısın? Benim için üzülmüyor musun?’; Güneş-Uranüs: ‘Beni fark et. Ben senden farklıyım’; Güneş-Satürn: ‘Beni fark et. İnsanlar çoğunlukla fark etmezler.’ Ve bunun gibi. Güneş’imizle övünme eğilimindeyizdir. Güneş’imizin dokunduğu gezegenlerin işaret ettiği yönlerimizle de övünüp gurur duymak isteriz. Herhangi bir astroloji kitabının size söyleyeceği gibi, Güneş, bizim canlılığımızı, istencimizi ve kendimizi yaratıcı biçimde ifade edebilmemizin yollarını tanımlar. Bu ‘Kendini yaratıcı biçimde ifade ehne’ deyimini her zaman oldukça muğlak bulmuşumdur. Yine de Güneş’e açı yapan gezegenler, bizim kendi bireysel eşsizliğimizi keşfedip ifade edebilmemize şüphesiz katkı sağlarlar. Güneş burcu ve solar açılar bizim canlılığımız, temel yaşam gücümüz üzerinde etkilidir. Bu nedenle Mars ile birlikte, hastalıklarla baş ehne yeteneğimize katkıda bulunurlar. Güneş aynı zamanda kahraman olarak da tanımlanır. Güneş’ in haritadaki konumu, içimizdeki kahramanın karşılaşması kaçınılmaz olan meydan okumalar hakkında bir şeyler söyleyecektir. Jungcular bu süreci anlatmak için ‘bireyleşmek’ sözcüğünü kullanırlar. Oxford İngilizce sözlüğüne göre ‘bireyleşmek’ sözcüğü ‘bir birey veya farklı bir varlık olarak biçimlenmek, bir şeye bireysel yapı veya şekil vermek. Aynı türden olan diğerlerinden farklılaşmak’ anlamına gelmektedir. Tartışmaya açık olsa da, bunlar Güneş’le ilgilidir, kahramanın amacı belirli bir birey olmak üzerinedir. Kendisi olmak, içerlerde bir yerde var olan gerçek kişi olmak. Liz Green’in söylediği gibi, meşe palamudu yalnızca bir meşe ağacı olabilir. Fakat her meşe ağacı eşsizdir. Onun potansiyel eşsizliği gizil olarak meşe palamudunun içinde mevcuttur. Böylece, Güneş’ in, kişinin kim olduğunu (öz varlığını) bulma sürecini sembolize ettiği anlaşılmaktadır. Güneş’ e açı yapan gezegenler yalnızca kahramanın neye benzediğini tanımlamaya yardımcı olmayıp, aynı zamanda kişinin içsel özünün yüz yüze geleceği mey13 dan okumaları da açıklar. Sürece ivme kazandırabilen veya engelleyebilen tüm destekleyici ya da pek de yardımcı olmayan içsel figürleri. Güneş ayrıca doğum haritasında babayı temsil eden birkaç sembolden biridir. Biyolojik babadır, hayatı ortaya çıkaran adamdır, aynı zamanda çocuğun kimlik duygusuna ilk modeli teşkil eden (veya etmeyen) kişidir. AY Duygular, etkilenme, tepki ve yanıt verme, anne, ev (yuva), gıda tercihleri, domestik alışkanlıklar, genel anlamda tüm alışkanlıklar. Geri çekildiğimiz alan. Güvenli hissettiğimiz yer. Beslendiğimizi nasıl hissettiğimiz. Başkalarını nasıl beslediğimiz. Barındırmak, yetiştirmek, bağdaştırmak.
Sue Tompkins – Astrolojide Açılar
PDF Kitap İndir |