Arthur C. Clarke – 2001 Bir Uzay Efsanesi

“TMA-1” diye açıkladı Dr Michaels, neredeyse saygıyla eğilerek. “Oldukça yeni görünüyor değil mi? Onun birkaç yıllık olduğunu sanan ve 1998’deki üçüncü Çin Keşif Seferi ile bağlantı kurmaya çalışanları suçlayamam. Ancak ben buna hiç inanmadım. Ve şimdi, yerel jeolojik bulgulardan cismin gerçek yaşını ortaya çıkardık. Meslektaşlarım ve ben, Dr Floyd, bütün şerefimizi ortaya koyarak diyoruz ki TMA-1’in Çinli’lerle hiçbir ilgisi yoktur. Aslında bunun insan ırkıyla hiçbir ilgisi yok, çünkü bu kaya buraya dikildiğinde, henüz insanoğlu varolmamıştı. Gördüğünüz gibi, bu kaya yaklaşık üç milyon yaşında. Şu anda bakmakta olduğunuz şey, dünyanın ötesindeki akıllı canlıların ilk kanıtıdır.” Şimdi hayatta olan her insanoğlunun ardında otuz hayalet duruyor, çünkü bu aynı zamanda yaşayanların ölenlere oranıdır. Zamanın başlangıcından günümüze kadar Dünya gezegeninde aşağı yukarı yüz milyar insan yaşamıştır. Bu sayı ilginçtir, çünkü şaşılası bir rastlantıyla bizim yerel evrenimiz Samanyolu’nda yaklaşık yüz milyar yıldız olduğu tespit edilmiştir. Buna göre yaşayan her insan için evrende bir yıldız parlamaktadır. Fakat bu yıldızların herbiri bir güneştir, çoğunlukla bizim Güneş olarak isimlendirdiğimiz daha yakında bulunan küçük yıldızdan daha parlak ve görkemlidir. Ve birçoğunun -belki de tamamına yakınının- kendi etrafında dönen gezegenleri vardır. Maymun adamlardan günümüze insan türünün her üyesine kendine ait, dünya büyüklüğünde cennet ve cehennemi verecek kadar yer vardır kuşkusuz gökyüzünde.


Şu potansiyel cennet ve cehennemlerin şimdi kaç tanesinde yaşanıldığını ve hangi türden yaratıkların bulunduğunu tahmin edemeyiz, en yakını Mars veya Venüs’ten bir milyon kat daha uzak olan bu yerler, gelecek kuşakların da ulaşmaya çalışacakları uzak hedefler olarak kalacaktır. Fakat uzaklık engelleri parçalanıyor, bir gün bizim denklerimizle veya efendilerimizle karşılaşacağız yıldızlarda. İnsanoğlunun bu olasılıkla yüzyüze gelmesi uzun zaman almıştır, bazıları hala asla gerçek olamayabileceğini umut ediyor. Artan bir çoğunluk ise daima şunu soruyor. “Neden biz uzaya gitmeye cesaret ettiğimizden beri bu tür buluşmalar gerçekleşmedi?”

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir