Etiket: Arthur C. Clarke

Çeşitli – Bilimkurgu Öyküleri Seçkisi

Tarla−sürücü, iki bin dönümlük tarlanın üst toprağını havalandırmayı bitirdi. Son açtığı yarığı bırakarak, karayoluna doğru tırmandı. Nasıl ve ne kadar çalışmış olduğunu kontrol etmek için geriye baktı. Yaptığı iş oldukça fazlaydı; ancak ne var ki arazi kötüydü. Dünya’nın diğer yerleri gibi burası da aşırı ekim ve nükleer bombardımanların uzun kalıcı etkileri sonucu işe yaramaz hale […]

Arthur C. Clarke – Uzay Macerası

1964’ün ilkbaharında, Stanley Kubrick’in, “dillere destan bir bilim kurgu filmi” yapabileceği bir fikrimin olup olmadığını soran mektubunu alalı çeyrek yüzyıldan fazla oluyor. Şimdi 2001, birkaç yıl ötede olduğu halde o yıllarda -bugün yaşayan birçok insanın henüz doğmamış olduğu o yıllarda- bu kadar uzak bir geleceğin ruhunu yakalayabilmek neredeyse imkansızdı… Bu duruma biraz boyut kazandırması açısından, […]

Arthur C. Clarke – Son Nesil

Taratua’yı Pasifik Okyanusu’nun derinliklerinden yükseltmiş olan volkan yarım milyon yıldır uykudaydı. Ama Reinhold, adanın çok geçmeden, doğumuna eşlik etmiş olan alevlerin çok daha güçlüsüyle neredeyse kavrulacağını düşünüyordu. Başını rampa alanına doğru çevirerek, «Columbus»un etrafını saran piramit şeklindeki iskeleye göz gezdirdi. Yerden yüksekliği altmış metreyi bulan uzay gemisinin pruvasında, batan güneşin son ışınları parıldıyordu. O hep […]

Arthur C. Clarke – Rama Dönüyor

Nükleer patlama gücüyle çalışan büyük radar darbe jeneratörü Excalibur, yaklaşık yarım yüzyıldır hizmet dışıydı. Rama’nın Güneş Sistemi içinden geçişini izleyen aylar boyunca çılgın bir çalışma ile tasarımlanmış ve geliştirilmişti. 2132’de artık çalışmaya hazır olduğu açıklandığında, ilan edilen amacı, gelecekteki herhangi bir yabancı ziyaretçiye karşı Dünya’ya gereken uyarıyı göndermekti: Rama kadar büyük olanlar yıldızla-rarası mesafelerde -hatta […]

Arthur C. Clarke – Geleceğin Çehresi

Geleceği önceden haber vermek mümkün değildir ve bu yoldaki bütün iddialar, aradan birkaç yıl geçince, gülünç hale gelir. Bu kitabın amacı, çok daha gerçekçi ve aynı zamanda, çok daha iddialıdır. O, geleceği tasvir etmek değil, olabilir geleceklerin sınırlarını belirtmek iddiasındadır. Önümüzdeki zamanları bit· çeşit keşfedilmemiş ülke sayarsanız, maksadım gözünüzün önünde canlanacaktır: Bu ülkenin sınırlarını çizmek […]

Arthur C. Clarke – Uzay Efsanesi #4 – 3001 Son Efsane

Onlara ilkçocuk deniyordu. İnsanoğluyla uzaktan yakından ilgileri olmamalarına rağmen, etten ve kandandılar; uzayın derinliklerine baktıklannda, korku ile hayranlık arası bir saygı, şaşkınlık ve yalnızlık hissi kaplıyordu içlerini. Güç kazanır kazanmaz, kendilerine yıldızlar arasında dostlar aramaya başladılar. Araştırmaları sırasında, çok çeşitli yaşam türleri ile karşılaşmışlardı ve binlerce gezegenin evrim süreçlerini izlemişlerdi. Kozmik gecede ilk zeka pınltılannın […]

Arthur C. Clarke – Uzay Efsanesi #3 – 2061 Uzay Efsanesi

Yazarın Notu;  2010: İkinci Efsane’nin 2001: Bir Uzay Efsanesi’nin doğrudan doğruya bir devamı olmayışı gibi, bu kitap da 2010’un devamı değildir. Aynı konu hakkında aynı karakterleri ve olayları içeren, ama aynı evrende geçmesi gerekmeyen çeşitlemeler olarak kabul edilmelidirler. 1964’te (insan Ay’a ayak basmadan beş yıl önce!) Stanley Kubrick “dillere destan bir bilimkurgu filmi” yapmamızı önerdiğinden […]

Arthur C. Clarke – Uzay Efsanesi #2 – 2010 Uzay Efsanesi

‘ Tüm Galakside, “bilinç”ten daha değerli bir şey bulamadıklarından, onun her yerde doğması için çaba gösterdiler. Yıldız tarlalarının çiftçileri oldular, ektiler, bazen de biçtiler. Bazen de soğukkanlılıkla zararlı otları ayıkladılar. Bin yıllık bir yolculuktan sonra araştırma gemisi Güneş Sistemi’ne girdiği zaman dev dinozorlar çoktan yok olmuştu. Gemi donmuş dış gezegenleri geçti ve ölmekte olan Mars’ın […]

Arthur C. Clarke – Uzay Efsanesi #1 – 2001 Bir Uzay Efsanesi

Şimdi hayatta olan her insanoğlunun ardında otuz hayalet duruyor, çünkü bu aynı zamanda yaşayanların ölenlere oranıdır. Zamanın başlangıcından günümüze kadar Dünya gezegeninde aşağı yukarı yüz milyar insan yaşamıştır. Bu sayı ilginçtir, çünkü şaşılası bir rastlantıyla bizim yerel evrenimiz Samanyolu’nda yaklaşık yüz milyar yıldız olduğu tespit edilmiştir. Buna göre yaşayan her insan için evrende bir yıldız […]

Arthur C. Clarke – Şehir ve Yıldızlar

Aşağıda, ilk romanım Against the Fail of Night’ı okumuş ve elinizdeki çalışmadaki malzemenin bir kısmım hatırlayacak olanlar için kısa bir açıklama yapılmıştır. Against the Fail of Night’a 1937’de başlanmış ve dört beş eskizden sonra 1946’da tamamlanmıştı; ancak yazarın elinde olmayan bazı nedenlerden dolayı, kitabın yayınlanması birkaç yıl gecikmişti. Bu çalışma iyi karşılanmış olsa da, bir […]

Arthur C. Clarke – Susuz Deniz

PAT HARRİS, ayda bulunan tek geminin kaptanı olmak zevkini duyuyordu. Yolcuların Selene’ye girişleri ve pencere yanlarındaki yerlerini adeta kapışmaları sırasında, kendi kendine «acaba yolculuk bu kez nasıl geçecek» diye düşünüyordu. Kaptan kabininin aynasından, mavi üniforması içindeki Bayan Wilkins’in yolcuları selamlayışını görebiliyordu. Beraber çalıştıkları zamanlarda onu Sue olarak değil, daima Bayan Wilkins olarak görmeye gayret ederdi […]

Arthur C. Clarke – Safak Projesi

PİLOT, «Uzaya ilk çıkışın mı?» diye sordu ve öne-arkaya sallanan koltuğuna tembelce yaslandı. Yanındaki yolcuyu umursamazcasına ellerini ensesinde kenetledi. — Evet, dedi Martin Gibson. Bunu söylerken gözlerini bir an olsun kronometreden ayırmamıştı. — Ben de öyle düşünmüştüm. Çünkü yazdığın öykülerde anlattıklarının pek doğru olduğu söylenemez, ivme nedeniyle insanların bayılması gibi saçmalıklar örneğin. Böyle saçma sapan […]

Arthur C. Clarke – Rama’yla Buluşma

Sonunda bu ergeç olacaktı. 30 Haziran 1908 tarihinde Moskova — evren ölçülerine oranla çok küçük kalan— uç saat ve dört bin kilometre ile yerle bir olmaktan kurtuldu. Tekrar, 12 Şubat 1947’de 20. yüzyılın ikinci büyük meteoru, yeni bulunmuş olan uranyum bombasına meydan okuyan bir patlama ile, Vladivostok’un dört yüz kilometreden daha yakınına düşünce, başka bir […]

Arthur C. Clarke – Kara Güneş

KENTİN sesi hiç kesilmezdi. KenƟn çıkardığı, şimdi değişmekte olan sesi dünya dursa bile kesilmezdi. Salise salise, saniye saniye, dakika dakika, saat saat, gün gün, gece gece süregelmiş; asırlar, çağlar boyunca bir salise bile kesilmeyip sonunda zamanın kendisiyle bütünleşmişƟ. Bu ses, binlerce insanın gözlerini ilk açƨğı andan son defa için kapadığı ana dek aralıksız duyduğu bu […]

Arthur C. Clarke – 3001 Uzay Efsanesi (Son Efsane)

Onlara ilkçocuk deniyordu. İnsanoğluyla uzaktan yakından ilgileri olmamalarına rağmen, etten ve kandandılar; uzayın derinliklerine baktıklannda, korku ile hayranlık arası bir saygı, şaşkınlık ve yalnızlık hissi kaplıyordu içlerini. Güç kazanır kazanmaz, kendilerine yıldızlar arasında dostlar aramaya başladılar. Araştırmaları sırasında, çok çeşitli yaşam türleri ile karşılaşmışlardı ve binlerce gezegenin evrim süreçlerini izlemişlerdi. Kozmik gecede ilk zeka pınltılannın […]

Arthur C. Clarke – 2001 Bir Uzay Efsanesi

“TMA-1” diye açıkladı Dr Michaels, neredeyse saygıyla eğilerek. “Oldukça yeni görünüyor değil mi? Onun birkaç yıllık olduğunu sanan ve 1998’deki üçüncü Çin Keşif Seferi ile bağlantı kurmaya çalışanları suçlayamam. Ancak ben buna hiç inanmadım. Ve şimdi, yerel jeolojik bulgulardan cismin gerçek yaşını ortaya çıkardık. Meslektaşlarım ve ben, Dr Floyd, bütün şerefimizi ortaya koyarak diyoruz ki […]