Isaac Asimov – Vakıf #7 – Vakıf İleri (Erişilemez İmparatorluk)

Yugo Amaryl, “Sana tekrar söylüyorum, Harry,” dedi. “Dostun Demerzel’in başı iyice belada.” ‘Dostun’ sözcüğünü hafifçe vurgularken sesinde çok belirgin bir hoşnutsuzluk vardı. Hari Seldon onun sesindeki öfkeyi farkettiyse de aldırmazlıktan geldi. Tri-kompüterinden başını kaldırarak, “Ben de sana tekrar söylüyorum, Yugo,” diye cevap verdi. “Saçma bu.” Sonra oldukça hafif bir sertlikle ekledi. “Neden ısrarlarınla zamanımı alıyorsun?” “Çünkü önemli olduğunu düşünüyorum.” Amaryl meydan okur gibi bir iskemleye oturdu. Bu davranışıyla yerinden kolay kolay kımıldamayacağını açıklamış oluyordu, işte şimdi buradaydı ve burada kalacaktı. Sekiz yıl önce Dahi Sektöründe ısı lağımcısıydı. Yani toplum merdiveninin en alttaki basamağından biri. Onu Seldon bu durumdan kurtarıp yükseltmişti. Amaryl’in bir matematikçi ve entelektüel olmasını sağlamış, daha da önemlisi bir psiko-tarihçi olmasına yardım etmişti. Amaryl eskiden ne olduğunu asla unutmadığı gibi şimdi de nasıl biri olduğunu unutmuyordu.


Bu değişikliği kime borçlu olduğunu 1 da. O yüzden, Hari Seldon’un iyiliği için öfkeyle konuşması gerekirse bunu yapardı. Kendinden büyük olan bu adama karşı duyduğu sevgi, saygı ve kendi mesleğiyle ilgili düşünceleri de buna engel olamayacaktı. Sertliğini Seldon’a borçluydu. Daha pek çok şeyi borçlu olduğu gibi. Amaryl sol elini havada, bir şeyler kesiyormuş gibi sallayarak, “Buraya bak, Hari,” dedi. “Anlaşılması imkânsız bir neden yüzünden Demerzel’i çok takdir ediyorsun. Ama ben etmiyorum. Senin dışında fikirlerine saygı duyduğum hiç kimse Demerzel hakkında iyi şeyler düşünmüyor. Şahsen, onun başına geleceklere aldırmıyorum bile. Ama senin aldırdığına inandığım sürece bu noktaya dikkatini çekmekten başka çarem yok.” Seldon gülümsedi. Sadece Amaryl’in heyecanı yüzünden değil, endişelerinin yersiz olduğunu düşündüğü için de. Yugo Amaryl’i severdi. Hatta çok severdi.

Yugo, Trantor gezegeninde oradan oraya kaçtığı o kısa sürede karşılaştığı dört kişiden biriydi. Eto Demerzel, Dors Venabili, Yugo Amaryl ve Raych… Seldon ondan sonra bu dörtlü gibisiyle bir daha hiç karşılaşmamıştı. Seldon bu dört insansız yapamazdı. Yugo Amaryl onun için gerekliydi. Psiko-tarihin prensiplerini çabucak kavradığı ve hayal gücünden yararlanarak yeni alanları yokladığı için. Bu konuyla ilgili matematik kuralları konmadan kendisine bir şey olursa hiç olmazsa bir tek kafalı insan tarafından araştırmaların sürdürüleceğini bilmek Seldon’un içini rahatlatıyordu. Aslında iş oldukça yavaş gelişiyordu ve önlerinde dağ gibi engeller vardı. Seldon, “Çok üzgünüm, Yugo,” dedi. “Sana karşı sabırsız davranmak ve anlatmayı çok istediğin şey neyse seni dinlemeden reddetmek istemedim. Bütün neden şu işim. Bir bölüm başkanı olmak…” Gülümseme sırası Amaryl’e gelmişti. Adam hafif bir kahkaha atmamak için kendini tutmuştu. “Çok üzgünüm, Hari. Gülmemem gerekir. Ama aslında senin bu görev için hiçbir doğal yeteneğin yok.

” “Bunu ben de biliyorum. Ama işi öğrenmem gerekiyor. Zararsız bir işle ilgileniyormuşum gibi gözükmem şart. Hiçbir şey hiçbir şey Streeling Üniversitesi Matematik Bölümüne başkanlık etmek kadar zararsız olamaz. Günümü önemsiz görevlerle doldurabilirim. Böylece kimsenin psiko-tarih konusundaki araştırmalarımızdan haberi olmaz. Kimse bu alandaki ilerlemeler konusunda soru sormaz. Ama işin kötü yanı şu: ben günümü gerçekten önemsiz işlerle dolduruyorum. O zaman da geriye pek vakit kalmıyor…” Seldon bürosunda etrafa, bilgisayarlara yüklenmiş olan malzemeye baktı. Sadece kendisiyle Amaryl’de vardı onların anahtarları. Herhangi bir uzman rastlantı sonucu bu bilgileri fark etse bile değişik bir sembolojiyle ve dikkatle yazıldıkları için anlaması mümkün değildi. Amaryl, “Görevlerine iyice alıştıktan sonra bazı işleri başkalarına devretmeye başlayacaksın,” dedi. “O zaman daha fazla vaktin olacak.” Seldon kuşkuluydu. “Öyle olacağını umarım.

Ama şimdi bana şunu söyle: Eto Demerzel’le ilgili o çok önemli şey nedir?” “Kısacası şu… Ulu imparatorumuzun birinci bakanı bir ayaklanma olması için elinden geleni yapıyor.” Seldon kaşlarını çattı. “Bunu neden istesin?” “İstediğini söylemedim. Sadece buna yol açıyor. Belki durumun farkında, belki değil. Tabii siyasi düşmanlarından bazıları ona bu konuda epeyce yardım ediyorlar. Anlayacağın bence bunun bir sakıncası yok. İdeal koşullarda Eto Dernerzel’in saraydan uzaklaştırılması iyi olur. Hatta Trantor’dan. ya da imparatorluktan… Ama dediğim gibi onu onayladığın için şimdi seni uyarıyorum. Çünkü senin son siyasi gelişmeleri gerektiği kadar yakından izlemediğinden şüpheleniyorum.” Seldon, “Yapılacak daha önemli şeyler var,” dedi sakin bir sesle. “Psiko-tarih gibi. Bu konuda seninle aynı fikirdeyim. Ama siyaset konusunda hiçbir fikrimiz olmazsa psiko-tarihi başarılı olabilecek biçimde nasıl geliştiririz? Yani günümüzün siyaseti konusunda.

Şimdi, geleceğe şu anda dönüşüyor. Şu anda! Biz geçmişi inceleyemeyiz. Geçmişte neler olduğunu biliyoruz. Vardığımız sonuçları ancak şimdi ve yakın gelecekle kontrol edebiliriz.” Seldon, “Sanki bu iddiayı daha önce de duymuştum,” diye mırıldandı. “Ve tekrar duyacaksın. Bana tüm bunları sana açıklamanın bir yararı olmuyormuş gibi geliyor.” Seldon içini çekerek koltuğunda arkasına yaslandı ve gülümseyerek Amaryl’i süzdü. Ondan daha genç olan adam insanı aşındırabilirdi. Ama psiko-tarihi ciddiye alması her şeyi hoş gördürüyordu. Amaryl hâlâ ısı lağımcılığı yaptığı o yılların izlerini taşıyordu. Geniş omuzları ve kaslı yapısı onun ağır işlerde çalıştığını ortaya koymaktaydı. Sonradan da kaslarının ve vücudunun gevşemesine izin vermemesi iyi bir şeydi. Çünkü bu durum Seldon’un bütün zamanını masasının başında geçirme isteğini önlüyordu. Gerçi Amaryl’in salt fiziki gücü kendinde yoktu.

Ama bir ‘Twister’ olarak onun da yetenekleri vardı. Hem de kırkına yeni basmış olmasına rağmen. Tabii bunu sonsuza kadar sürdüremeyecekse de şimdiki halde devam edecekti. Her gün eksersiz yaptığı için beli hâlâ ince, bacak ve kolları da gergindi. Seldon, “Demerzel için sırf benim arkadaşım olması yüzünden endişelendiğini sanmıyorum,” dedi. “Başka nedenlerin de olmalı.” “Bu anlaşılmayacak bir şey değil ki. Sen Demerzel’in dostu olduğun sürece, üniversitedeki mevkiin sarsılmayacak ve psiko-tarih alanındaki araştırmalarını sürdürebileceksin.” “İşte gördün mü? Demek ki onunla dost olmamın nedenleri var. Hem bu senin kavrayamayacağın bir şey de değil.” “Onunla dostluk kurmak işine geliyor, anlıyorum. Ama arkadaşlığa gelince… işte bunu anlayamıyorum. Ancak Demerzel’in gücünü kaybetmesi sadece senin durumunu etkilemekle kalmayacak, imparatorluğu Cleon yönetmeye başlayacak ve çökme hızı artacak. Biz psiko-tarih konusunun bütün ayrıntılarını saptayamadan ve bilimin bütün insanlığı kurtarmasını olası hale getiremeden anarşi başlayacak.” “Anlıyorum.

Zaten ben psiko-tarihi, imparatorluğun çökmesini engellemek için zamanında geliştirebileceğimize inanmıyorum.” “Çökmeyi önleyemesek bile, etkilerini yumuşatabiliriz. Öyle değil mi?”

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir