Stephen King – Buick 8

Şimdi: Sandy Curt Wilcox’in oğlu, babasının ölümünün ardından merkezde çok, gerçekten çok vakit geçirmeye başladı ama kimse ona orada ne işi olduğunu sormadı veya ayak altından çekilmesini söylemedi. Ne yaptığını anlıyorduk: babasının anısına tutunmaya çalışıyordu. Polisler, yas tutanın psikolojisinden iyi anlar; çoğumuz bu konuda dilediğimizden fazla bilgiye sahibizdir. O yıl, Ned Wilcox, Statler Lisesi’nde son sınıf öğrencisiydi. Futbol takımını bırakmış, seçim zamanı geldiğinde Ekip D’yi seçmiş olmalıydı. O yaşta bir gencin cuma akşamlan maçlara çıkıp cumartesi geceleri partilere gitme seçeneğini bir kenara bırakıp ücret almadan ayak işleri yapmayı yeğlemesi biraz tuhaftı, ama yaptığı tam olarak buydu. Hiçbirimizin onunla yaptığı seçim üzerine konuştuğunu sanmıyorum, karanna saygı duyuyorduk. Maçları bir kenara bırakmanın zamanının geldiğine karar vermişti, hepsi buydu. Yetişkin erkekler böyle kararlara varmakta çoğunlukla zorlanır; Ned kendi kararını içki ya da bir paket sigara satın almasının hâlâ yasak olduğu bir yaşta verdi. Babası yaşasa onunla gurur duyardı. Bundan eminim. 7 Stephen King Etrafta ne kadar çok vakit geçirdiği göz önüne alınırsa sanınm B B arakası’ndakini görüp birine onun ne olduğunu ve orada ne aradığını sorması kaçınılmazdı. Büyük ihtimalle de bana soracaktı, çünkü ben babasının en yakın dostuydum. En azından hâlâ bir polis olan dostlanndan en yakını. Sanınm içimde bir yerlerde, bunun gerçekleşmesini istiyordum.


Eskilerin dediği gibi, ya iyileştir ya da öldür. Meraklı kediyi biraz olsun tatmin et. Curtis Wilcox’in başına gelenler son derece basitti. Curt’ün de şahsen tanıdığı ve altı yedi kez tutukladığı müzmin bir sarhoştu canını alan. Alkolik Bradley Roach kimsenin canına kastetmemişti; zaten sarhoşlann çoğu etmezdi. Ama elbette bunu bilmek, uyuşuk kıç-lanna sıkı bir tekme atma isteğinizi ortadan kaldırmaya yetmiyor. Curtis, 2001 yılının sıcak bir temmuz gününün sonlanna doğru, Burger King ya da Taco Bell yemekten bıkmış olan şoförünün ev yemeği yeme umuduyla otobandan çıktığı büyük, on altı tekerlekli bir eyaletler arası tın kenara çektirmişti. Curt, Pennsylvania 32. Karayolu ile Humboldt Yolu’nun kesiştiği yerdeki terk edilmiş Jenny benzin istasyonunun önündeki asfalta -bir başka deyişle lanet olası eski Buick Roadmaster’ın yıllar önce evrenin bu bölümünde ortaya çıktığı yere- park etmişti. İsterseniz buna bir rastlantı diyebilirsiniz ama ben bir polisim ve rastlantılara inanmam. Benim inandığım, giderek uzayan ve narinleşen, sonunda da kötü şans ya da in-şanlann acımasızlığıyla ortadan kalkan olaylar zinciridir. Ned’in babasının tın durdurmasının nedeni, altında sallanan lastik parçasıydı. Yanma gittiğinde arka lastiklerin birinden sarktığını gördü. Birçok şoför eskiyen lastikleri kaplatıyordu. Dizel yakıt çok pahalı olduğu için buna neredeyse mecbur kalıyorlardı ve bazen lastik bu şekilde soyuluyordu.

Eyaletler arası yollarda kopan lastik 8 Buick 8 parçalanna sık sık rastlamak mümkündü. Ya yolun ortasında yatıyor ya da dev siyah yılanlann derileri gibi yol kenanna savrulmuş oluyorlardı. Rocksburg ve Statler arasında uzanan, iyi durumda ama ihmal edilmiş 32. Karayolu gibi iki şeritli yollarda böyle bir tınn ardında yolculuk etmek çok tehlikeliydi. Yeterince büyük bir lastik parçası, şanssız bir sürücünün aracının ön camını rahatlıkla parçalayabilirdi. Parçalamasa bile sürücüyü gafil avlayarak şaşırtabilir ve hendeğe yuvarlanmasına, bir ağaca bindirmesine ya da aşarak on kilometre boyunca 32’ye paralel akan Redfern Deresi’ne düşmesine neden olabilirdi. Curt devriye arabasının yanardöner ışığını açınca tır şoförü uslu bir çocuk gibi kenara çekti. Curt de arabayı onun arkasına çekti ve telsizle merkeze mevkiini bildirerek durma nedenini söyledi. Shirley’nin cevabını dinledikten sonra araçtan indi ve tıra doğru yürümeye başladı. Eğer dosdoğru camdan sarkarak onu izleyen sürücüye doğru yürümüş olsaydı bugün hâlâ hayatta olabilirdi. Ama arka tekerlekten sarkan parçayı incelemek için durdu, hatta yerinden koparmayı deneyerek parçayı kuvvetlice çekti. Tır şoförü tüm bunlan görmüştü ve daha sonra mahkemede ifade verirken hepsini anlattı. Curt’ün bunu yapmak için durması, oğlunu Ekip D’ye getiren ve daha sonra bir parçası olmasını sağlayan zincirin sondan bir önceki halkasıydı. Son halka ise Bradley Roach’un, yolcu koltuğunun önünde, eski Buick Regal’inin (o Buick değil, başka bir Buick, evet, felaketlere ve aşklara üzerlerinden biraz süre geçtikten sonra baktığınızda her şeyin bir astrologun yıldız haritasındaymış gibi sıralanmış olduğunu görmek çok komik) tabanında duran biralardan birini daha almak için eğilmesiydi. Bir dakikadan daha kısa bir süre sonra Ned Wilcox ve kız kardeşleri babasız, Michelle Wilcox kocasız kaldı.

9 Stephen King Curt’ün oğlu Ekip D’nin merkezinde sıkça görülmeye başladığında cenaze töreninin üzerinden pek fazla bir zaman geçmemişti. O sonbaharda üç-on bir vardiyasmdaydım (ara sıra kontrol için de uğruyordum, sorumlu pozisyonunda olunca merkezden uzak durmak kolay olmuyor) ve oraya vardığımda ilk gördüğüm kişi o oluyordu. Arkadaşları lisenin arka tarafındaki Floyd B. Clouse Field sahasında top peşinde koşup eğlenirken Ned, yeşil san ceketi üzerinde, tek başına polis merkezinin avlusunda birikmiş yapraklan toplayarak yığınlar haline getirirdi. Beni görünce el sallar, ben de ona karşılık verirdim; sana da selam, evlat. Bazen arabamı park ettikten sonra ön tarafa dolaşır, onunla çene çalardım. Bana kız kardeşlerinin son günlerde yaptıklan aptallıklar gibi havadan sudan şeyleri anlatır, birlikte gülerdik. Ama onlara gülerken bile kardeşlerine duyduğu sevgiyi gözlerinden okumak mümkündü. Bazen arka kapıdan içeri girip Shirley’ye durumun nasıl olduğunu sorardım. Shirley Pasternak olmasaydı batı Pennsylvania polis teşkilatı çökerdi, bundan emin olabilirsiniz. Kış bastınnca Ned’i çoğunlukla polislerin şahsi araçlannı park ettikleri arka otoparkta, kar küreyicisini çalıştınrken görmeye başladık. O yörede yaşayan iki kardeş, Dadierler yüzünden yapılmıştı bu otopark. Ekip D’nin merkezi, Amish bölgesinde, Short Hills’in kıyısındadır ve güçlü bir fırtına çıktığında rüzgâr, tüm yığınlan tekrar otoparka taşır. Bu yığınlar bana dev kaburga kemikleri gibi görünür. Ama Ned için havanın nasıl olduğu fark etmezdi.

Eksi on yedi derecede, rüzgâr tepelerden aşağı şiddetle eserken bile küreyici-deki kar tulumunu giyerek, yeşil san okul ceketi üzerinde, deri polis eldivenleri ellerinde, kayak maskesi yüzünde olduğu halde arka otoparkı temizliyor olurdu. Ona el sallardım. Bana kısaca karşılık 10 Buick 8 verir, sonra tekrar karları küreme işine dönerdi. Bazen işi bittikten sonra bir fincan kahve veya sıcak çikolata içmek için içeri girerdi. Merkezdeki adamlar onunla ilgilenir, okulun nasıl gittiğini, ikizleri hizada tutup tutmadığını (sanının ikizler 2001 yılında on yaşındaydı), annesinin bir şeye ihtiyacı olup olmadığını sorarlardı. Bir sorun yoksa ve kırtasiye işleri de birikmemişse onlara ben de katılırdım. Konuşmalann hiçbiri babası hakkında olmazdı, ama aynı zamanda hepsi babası hakkında olurdu. Anladınız değil mi? Aslında kuru yapraklan toplamak ve karlan küremek, Arky Arkanian’ın göreviydi. Otoparkın bekçisi, Arky’ydi. Bununla birlikte o da bizden biri sayılırdı. İşine kanşıldığı için hiçbir kızgınlık göstermedi ya da Ned’i uzaklaştırmaya çalışmadı. Hatta çocuğun karlan küremesi üzerine dizlerinin üzerine çöküp Tann’ya şükrettiğinden eminim. Arky altmışına geldi ve futbol oynadığı günler artık çok geride kaldı. Tıpkı eksi on yedi derecede (hava rüzgârlıysa neredeyse eksi otuz) açık havada bir saat geçirebildiği günlerin geride kaldığı gibi. Çocuk daha sonra Shirley ile, resmi unvanını söylemek gerekirse Polis İletişim Memuru Pasternak ile vakit geçirmeye başladı.

Bahar aylan ilerledikçe Ned, Shirley’nin bölmesinde, STA (sağırlar için telefon aygıtı), telefonlar, Polis Mevki Tablosu (D-Haritası olarak da bilinir) ve bu küçük dünyadaki yüksek gerilimin odak noktası olan bilgisayann arasında daha çok görülmeye başladı. Shirley ona telefonları gösterdi (en önemlisi, 911 hattının bağlı olduğu kırmızı telefondu). İz sürme aygıtının haftada bir test edilmesi gerektiğini söyledi ve nasıl yapılacağını açıkladı, nöbet listesinin her gün kontrol edilmesi gerektiğini belirtti. Böylece o gün Statler, Lassburg ve Pogus Kenti’nin yollarında kimlerin devriye gezdiğini, kimlerin mahkemede ve izinde olduğunu bilecekti. 11 Stephen King “En büyük kâbusum, bir memuru kaybetmek ve kayıp olduğunu fark edememek,” dediğini duydum bir gün Ned’e. “Bu daha önce hiç gerçekleşti mi?” diye sordu Ned. “Bir memur… öylece kayboldu mu?” “Bir kez,” dedi Shirley. “Benim bu göreve gelmemden önce. Bak, Ned, senin için arama kodlarının bir listesini çıkardım. Artık bu kodlan kullanmak zorunda değiliz ama bütün polisler hâlâ kullanır. İletişim merkezini kontrol etmek istiyorsan bunlan bilmelisin.” Sonra görevin dört temel prensibini tekrarladı: mevkiiyi bil, olayın türünü bil, eğer varsa yaralann ne olduğunu bil, en yakın birimi bil. Yer, olay, yaralar, EYB; bu Shirley’nin parolasıydı. Aklımdan şunlar geçti: Ondan sonra kontrolü Ned alacak. Shirley bunu istiyor.

Scranton’dan birinin gelmesi ve bu hallerini görmesi halinde işinden olabileceği ihtimali umurunda bile değil. Ned’ in bu işi yapmasını istiyor. Ve bir haftaya kalmadan onu PİM Pasternak’m masasında oturur görmeye başladık. Önceleri sadece lavaboya gittiği zamanlarda oturuyordu. Shirley bir sigara veya bir kahve içmek için yerini ona bırakmaya başlayınca Ned’in bölmede oturduğu süre giderek uzadı. Bölmede yalnız oturduğunu gördüğümü ilk fark edişinde çocuk hemen ayağa fırladı ve yüzünde, dağınık odasında, eli kız arkadaşının memesinin üzerindeyken annesi tarafından yakalanmış bir gencin şaşkınlık ve suçluluk dolu gülümsemesi belirdi. Ona kısaca başımı salladım ve yoluma devam ettim. Bu konuda daha sonra hiç düşünmedim. Shirley, Statler Ekip D’nin iletişim birimini haftada en fazla üç kez tıraş olmak zorunda kalan, tüyü yeni bitmiş bir çocuğa emanet etmişti. O an devriyede olan en az bir düzine polis memuru vardı ama ben adımlanmı bile yavaşlatmamıştım. Hâlâ baba-12 Buick 8 sından bahsediyorduk, anlarsınız herhalde. Shirley, Arky, ben ve yirmi yıl boyunca Curtis Wilcox ile birlikte hizmet etmiş diğer memurlar. Her zaman ağzınızla konuşmazsınız. Bazen dile getirdiklerinizin hiçbir önemi olmaz. Bazen, belli etmeniz gerekir.

Bununla birlikte, görüş alanından çıktığımda durdum. Kıpırdamadan ayakta durup kulak kabarttım. Odanın karşısında, elinde bir fincan kahveyle duran Shirley Pasternak bana bakıyordu. Hemen yanında, mesaisi az önce bitmiş ve üniformasını çıkanp sivillerini giymiş olan Phil Candleton vardı. O da gözünü dikmiş bana bakıyordu. İletişim bölmesinde telsizden çıtırtılar yükseldi.-“Statler, burası 12,” dedi bir ses. Telsizde sesleri farklı gelir ama her bir adamımı sesini duyar duymaz tanınm. Karşı taraftaki Eddie Jacubois’du. “Burası Statler, dinliyorum,” dedi Ned. Son derece sakindi. İşi yüzüne gözüne bulaştırmaktan korkuyorsa da sesinden kesinlikle belli olmuyordu. “Statler, önümde bir Volkswagen Jetta var. Plakası 14-0-7-3-9 Foxtrot onu 99. Karayolu’nda durdurdum.

10-28’e ihtiyacım var, tamam.” Shirley hızla odanın karşısına doğru yürümeye başladı. Telaştan kahvesinin bir kısmını dökmüştü. Onu dirseğinden tutarak durdurdum. Eddie Jacubois, şehirler arası yoldaydı ve Jetta’yı bir ihlalden dolayı durdurmuştu -akla ilk gelen ihlal, hız limitini aşmış olmasıydı- ve aracın sahibinin veya plaka numarasının arananlar listesinde olup olmadığını soruyordu. Bunu bilmek istiyordu çünkü devriye arabasından inip Jetta’ya doğru yürüyecekti. Bilmek istiyordu çünkü her gün olduğu gibi o gün de dışan çıkarak kendini tehlikeye atıyordu. Jetta çalınmış olabilir miydi? Son altı ay içinde bir kazaya karışmış mıydı? Sahibi eşini taciz etmek suçuyla mahke-13 Stephen King meye çıkmış mıydı? Birini vurmuş muydu? Kimseyi soymuş ya da birinin ırzına geçmiş miydi? Ödenmemiş park cezası bile olsa bir kusuru var mıydı? Veri tabanında yer alıyorlarsa Eddie’nin bunlan bilmeye hakkı vardı. Ama aynı zamanda ona, burası Statler, dinliyorum, diye geri dönenin neden bir liseli genç olduğunu bilmeye de hakkı vardı. Karan Eddie’ye bıraktım. Shirley hangi cehennemde deseydi Shirley’nin kolunu bırakacaktım. Eddie devam etmeye karar verirse de çocuğun neler yapabileceğini, nasıl başa çıkacağını izleyecektim.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir