Catherine Fisher – Kahin

Tanrılar bile hayal kurar. Ben de suyun hayalini kuruyorum; nasıl döküldüğünü, kocaman sıcak damlaların çöle düşerken çıkardığı sesi, kızgın kumda oluşturduğu derin çukurlan, kavrulmuş toprağın suyu bir anda emişini hayal ediyorum. Eğer ben Tann’ysam, hayallerim gerçek olmalı. Ama su farklı, su bir dişi, kontrol etmek mümkün değil. Vücudumun üzerinde yanklar, volkanlar gibi kavrulan büyük kabarcıklar ve yanıklar olduğunu düşünüyorum. Veya yaralar. Belki de çöller. Kendimi çözmeye çalışıyorum. Tek miyim yoksa çift mi? Işık mıyım yoksa ışığın gölgesi mi? Tünelin ucunda dünya var, tırmanarak hızla ilerliyorum ve sizin yaşadığınız yere geliyorum. Tanrıların sorunlarından bir tanesi de, insanların onlardan çok büyük ve güçlü olmalarını beklemesi. Ve anında sonuç istemeleri. Mirany’nin titremesi, terasta yürüyen Tören Alayı yolu yarıladığında durdu ve ancak o zaman düzgün biçimde yürümeye başladı. Maskenin deliklerinden rahat göremiyordu, maske yüzüne büyük geliyordu ve göz delikleri birbirinden çok ayrıktı. Bunaltıcı sıcakta yükselen toz bulutu, sinekler, yolun titrek ışıklar saçan görüntüsü, her şey çok şaşırtıcıydı. Yüzüne düşen bir tutam saçı geriye itti, korkudan gerilmişti, vücudu terden parlıyordu.


Sandaletinin arka bandı ayağına vurmaya başladığında Tören Alayı ayaklarını sürüyerek durdu. Oracle’a ulaşmışlardı. Çıngıraklar, davullar ve çalgılar tek bir işaretle durdu. Boğucu sıcak altında Chryse, “Kollarım yanıyor,” diye fısıldadı. Teni duru beyazdı. Nesiller önce ataları dağlardan gelmiş olmalıydı. “Bir şey sürdün mü?” diye sordu Mirany, soluk soluğa kalmıştı. “Aloe yağı sürdüm.” “Faydası olmaz.” Sesi gergindi. Chryse, Çeşnicibaşı maskesinin arkasından sevecen bir ifadeyle bakıyordu. “Korkma, Mirany. Bir şey olmayacak.” Hayatta kalabilirsem. Arkasına baktı, bronzlar içinde parlayan süvari bölüğü madeni sesler çıkararak durdu, önderleri General Argelin beyaz atının üzerinde korkunç görünüyordu.

Hemen önlerinde Archon’un tahtırevanını taşıyan altı adam da durdu, alün tenteyi şükranla yere indirdiler, ağrıyan omuzlarım ovaladılar. Yaşlı adam çok ağır olmalıydı. Ama zaten geri dönmeyecekti.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir