Tren Charleville’in kenar mahallelerini ve dumanlarını geride bırakalı beri, asteğmen Grange’a sanki dünyanın çirkinliği dağıhycrmuş gibi geliyordu: birden görünürlerde tek bir ev hile kalmadığının farkına vardı. Ağır ağır akan ırmağı izleyen tren önce eğrehiotlan ve bodur çalılarla kaplı alçak tepelerin arasına dalmış; sonra, ırmağın her kıvrımında vadi biraz daha derinleşmişti. Trenin ağır madenî gürültüsü ıssızlığın […]