H. P. Lovecraft – Uyku Duvarının Ötesinde

HPL, birçok kişiye yazdığı sayısız mektuba rağmen, zaman içinde hakkında tuhaf söylentiler yayılacak kadar – belki de – şanssız bir kişiydi. Bu durum, karanlık öyküler yazarak yaşamanın beklenilen sonuçlarından biri olmalı. İşte size onun hakkında, soğuk kış gecesi sohbetlerinde sık konuşulan birkaç yaygın söylenti. Bu arada, bu bilgileri internet üzerinden aldığımızı da eklesek “politik doğruluk” kavramına zarar vermemiş oluruz. Söylenti: Lovecraft, New England’dan asla ayrılmadan yuvasında takılan bir münzevidir. Lovecraft hakkında sık sık onun bir münzevi olduğu iddialarında bulunuldu, bunun nedeni, belki de, onun insanlarla şahsen görüşmek yerine mektuplaşmayı seçtiği üzerine olan yaygın inanıştı. Bununla birlikte, yazdığı mektuplardan açıkça görülür ki, o zamanının büyük bir bölümünü arkadaşlarıyla, Birleşik Devletler’in doğusundaki kentler de olanlarla bile, evlerinde görüşerek geçirmişti. Aslında, uzun yıllar süren işsizlik dönemlerinin sağladığı fırsatlar yüzünden birçok insandan daha fazla dostlarıyla görüşüp mektuplaşmıştır. Lovecraft sık sık seyahatlere çıkmış ve bu seyahatlerinden de yazılarında uzun uzun bahsetmiştir. Seyahat yazıları, “Vermont, İlk İzlenim” (1927), “Amerika’nın Çeşitli Bölgelerinden Gözlemler” (1928), “Amerika Eyaletlerinde Seyahatler” (1929), “Charleston’a Bir Ziyaretin Hikâyesi” (1930) ve “Bir Quebeck Kentinin Betimlenmesi” olarak sayılabilir. Quebeck, 75,000 sözcükle Lovecraft’ın en uzun çalışmasıydı, kabaca yaklaşırsak, Charles Dexter Ward Olayı adlı romanından %50 daha uzundu. Seyahatleri onun De Land, Florida ve New Orleans, Louisiana’ya kadar güneye, Cleveland, Ohio kadar batıya, Quebeck, Kanada kadar kuzeye uzanmasını sağlamıştı. Yani kısaca onu bir “münzevi” olarak tanımlamak oldukça zordu. Söylenti: Lovecraft, bir eşcinseldi. Lovecraft’ın kadınlar üzerindeki başarılarının küçük olduğu gerçeği ve birçok erkek arkadaşının olması, insanların onun bir eşcinsel olduğuna inanmaya yöneltecekti.


Ama hatırlanmalıdır ki o evlenmiştir (kısa bir süre boyunca) ve karısı onu “layıkıyla mükemmel bir âşık” olarak tanımlamıştır. (Sonia H. Davis, “Lovecraft’ın Anılan : Ben” The Arkham Collector, No:4 Kış 1969). Lovecraft’ın arkadaşlarının ve yakın dostlarının bazıları eşcinseldi (en ünlüleri: Robert H. Barlow, Samuel Loveman ve Hart Crane) ama Lovecraft’ın bunu fark edemediği açıktı. Lovecraft’ın eşcinsellik üzerine olan tavrı, J. Vernon Shea’ya yazdığı, 14 Ağustos 1933 tarihli mektubunda da açıkça belirtilir: “Söylemek gerekirse – kulamparalığın birçok kadim ulusun iğrenç bir geleneği olduğunu bilmeme rağmen – otuz yaşımı aşana dek gerçek bir içgüdü olarak eşcinselliği duymamıştım… Bu sapıklığın bazı dönemlerde diğerlerine göre daha sık ortaya çıktığını düşünüyorum belirsiz biyolojik ve psikolojik sebepler yüzünden. Düşkünlük çağları – psikolojinin kararsız olduğu – bu olaya müsamaha gösterir. Elbette kulamparalık deneyimlerinin çok yaygın olduğu (hiçbir özel eğilim olmaksızın, üzerinde hiç düşünülmeksizin sadece bir gelenek olarak kabul gördüğü) kadim çağlarda, bu olay bir psikolojik sapıklık olarak ele alınamaz.” August Derleth’e yazdığı 16 Şubat 1933 tarihli mektubunda Lovecraft bu konuya değinmektedir. Bazıları bu yazıların sadece Lovecraft’in ahlaki savunması olduğunu iddia edebilirler ama onun eşcinselliğe eğilimi hakkında henüz hiçbir kanıt gösterilemiştir. Ama bu onun heteroseksüel eğilimlerinin çok güçlü olduğu anlamına da gelmez. Lovecraft, birçok entelektüel gibi, dikkatini ve çabalarını fiziksel olaylardan çok zihinsel kavramlar üzerinde yoğunlaştırmıştı ve sekse olan ilgisi de çok fazla değildi. Söylenti: August Derleth’in “Ölüm Sonrası İşbirliği”

.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

Yorum Ekle
  1. Helal olsun size ne reklam ne başka birşey direkt indirdim tavsiye ederim. Lovecraft hayranları okusun