Yedi yıl önce Kırmızı Bisiklet’e ilk önsözü yazdığımda, babayla evladı aynı zaman diliminde kucaklayabilmenin mutluluğundan söz etmiştim; biraz da bu geçici saadetin ne kadar sürebileceğini bilmemenin tedirginliğiyle… Az da değil, 16 yıl sürdü benimki… Kırmızı Bisiklet, 16 yıl boyunca üç kuşağı birlikte görebildi. Direksiyonu elden ele devredebildi. Hayatın bir hediyesi bu bana… Darısı herkesin başına… * * * Can Yayınevi’nde 20. baskıyı hazırlarken kitabı yeniden elden geçirdim. Bazı bölümlemeler yapıp yepyeni yazılar ekledim. İçi satırlarla dolu, büyük bir paranteze benziyor Kırmızı Bisiklet şimdi… Hayat gibi, doğumdan ölüme doğru ilerliyor. Babalık coşkusuyla başlayıp babayı kaybetme hüznüyle sonlanıyor. Oğlumu yetiştirme sürecinde yaşadıklarım, kronolojik olarak kitapta yerini alıyor: Uykusuz gecelerin sarhoşluğu zamanla yerini uygun oyuncağı, masalı, oyunu bulma kaygısına terk ediyor. Giderek televizyonda seyredeceği programların, okulda okuyacağı kitapların derdi öne çıkıyor. Onunla birlikte sorunlar da büyüyor. “Tarihini nasıl anlatmalı?”; “Doğumu nasıl öğretmeli?”; “Ölümden nasıl bahsetmeli?”; “Beladan nasıl esirgemeli?” dertleri başlıyor. Evlat, büyüdükçe birlikte gidilen konserler, filmler, sergiler, cenazelerle bir yol arkadaşına dönüşüyor. O açıdan Kırmızı Bisiklet, biraz da pedal hızlandıkça, selenizdeki çocuğun sizi yedeğine alma serüvenini andırıyor. * * * Kişisel serüvenimin dışında, “başkalarının çocukları”na da yer verdim kitapta… Ünlü ya da zengin babalarla çocuklarına, sanatçı ebeveyni olmanın zorluklarına, okul çocuklarının, çilekeş çocukların, “marka çocukları”nın sorunlarına değinen yazıları topladım. Bir yazardan çok, bir evlat ve bir baba olarak, bu bisikleti sürerken, evlattan babaya dönüşürken, bir oğlu büyütürken yaşadığım deneyimleri paylaştım. Dilerim evlatlar ve babalar okumaktan zevk alır. * * * İlkokul mezunu bir babanın oğluyum ben… Kendi okuyamadığını bana okutmak, kendi yazamadığını benden okumak gailesiyle yaşadı babam… Ve yaşadığı sürece en sadık okurlarımdan biri oldu. Bu kitap biraz da ona, “Bak, çabaların, çilelerin boşa gitmedi,” demek içindi. Layık olabildiysem ne mutlu bana… Seni seviyorum baba!
Can Dündar – Kırmızı Bisiklet
PDF Kitap İndir |