Hakan Yaman, Ahmet Şerif İzgören – Eyvah İş Görüşmesi

Yıllar önce kitabın sonsözünü yazdığımda, yazdım ve bitti zannetmiştim. Meğerse hiçbir şeyin son sözünü sen söyleyemiyormuşsun, onu öğrendim. Hakan süper bir sporcuydu, kendine iyi bakar, olabildiğince bu teknoloji, radyasyon şu bu gibi şeylerden uzak durmaya çalışırdı. Bir gün aradı, “Şerif ben kanser oldum”’ dedi. Kötü türü ve çok geç bir teşhis. Aslında zamanında gidiyor hastaneye. Acıbadem Hastanesi’nde, kanser olmasına rağmen teşhis koyamıyorlar, ancak kemiğe sıçradıktan sonra ileri safhada fark ediyorlar. Daha sonraki safhalarda gittiği hastanede, keşke o dönemde fark edilseydi çok rahat bir tedavi olurdu diye belirttiler. Hakan o üzüntüyle hastaneyle görüştü; siz zamanında teşhis koyamadığınız için bu durumdayım diye. Acıbadem, bizim hatamız gelin tedavinizi üstlenelim, tazminat ödeyelim demedi. Tazminat davası açtı Hakan. Ülkedeki hukuk sistemini biliyorsunuz. Hakan’ı kaybettik. Devlet Acıbadem Hastanesi’ni 50.000 TL tazminata mahkûm etti.


Fenerbahçe Voleybol Takımı’na milyonlarca dolarlık reklam için sponsor olan Acıbadem Hastanesi ödememek için Yargıtay’a başvurdu. Nasıl oldu bilmiyorum -herhalde kanıtlar o denli netti- Yargıtay da tazminatı onayladı. Acıbadem Hastanesi tazminatı Hakan’ı kaybettikten yıllar sonra ödedi. Niye yazdım bunu? Biliyorum, artık o hastanenin kapısı eğitim için benim şirketime kapandı ve ben bunu yazdıktan sonra, başka adamlar yazmaz kesinlikle, oradan bir para kazanırım diye. İki nedenle yazdım. Arkadaşımı çok sevdiğim ve küçük de olsa bu pis dünyada bir destek vereyim gücüm yettiğince diye. Bir de Almanya’ya bir konferansa çağırdılar. Büyük bir süpermarket grubunun danışmanlığını yapan bir Hırvat profesörün ofisine tanışmaya götürdüler beni. Çok yaşlı bir adam, masasında benim boyum kadar kitaplar. “Şerif” dedi, “İşinden emekli olabilirsin ama tutkularından asla.” Çok uzun bir hayat değil dostlarım ve ömrünüzün yarısı neredeyse işinizde geçecek. Gerçekten isteyerek, mutlulukla ve keyif alarak yapacağınız ve yeteneklerinizi katacağınız bir iş seçin. Gerisi çatır çatır gelir. Picasso’nun doktor, Einstein’ın muhasebeci, Mimar Sinan’ın manav olduğunu düşünün, neler kaybederdi dünya. Ya da… Sabri Sarıoğlu’nun futbolcu; Yıldırım Demirören’in kulüp başkanı; Kemal Kılıçdaroğlu, Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli’nin parti lideri olduğunu düşünün.

Nasıl olurdu değil mi? Sırıtmayın, tamam. (Aziz Yıldırım’a laf edemedim hapisten yeni çıktı.) Severek gitmediğiniz bir iş ruhunuzu bitirir. “Şimdi ama ekmek parası” şu bu diye cevap yetiştiren arkadaş, sen var ya; sevdiğin işi yapmadığın, alanında bilgi düzeyini arttırmadığın ve işine gayretle sarılmadığın sürece zaten hep böyle etraftan şikâyetçi olup duracaksın. Bu kitabı okurken en büyük emeğin Hakan’ın olduğuna emin olun. Çalıştığı yer Ford Otosan son gününe kadar hep yanında oldu Hakan’ın. Kalsaydı eminim o kurumun genel müdürü olurdu bugün. Bu satırları yazarken ne kadar üzgün olduğumu anlatamam. İyi bir dost gibisi yoktur çünkü… Kitap bitince Hakan için kendi inancınızda bir dua okuyun lütfen,bir de tüm sevdiklerinize Allah sağlık versin diye. Gerisi olur gider zaten. Hayırlı İşler…

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir