Aydın Ayhan – Çanakkale Ah! Çanakkale

Yirmi yýl kadar önce Ývrindi’nin Mallýca Köyü’nde Çanakkale gazilerinden Azman Dede’ye rastladým. Köy kahvesinde bastonuna dayanmýþ oturuyordu. “Bize Çanakkale’yi anlat.” dediðimde; “Çanakkale… Ah, Çanakkale!” diye inledi. Sonra uzun süre aðladý. Hýçkýra hýçkýra Galatasaray Lisesi’nden gönüllü gelen bazý öðrencilerin nasýl þehit olduklarýný anlattý. Uzun yýllardýr televizyonlarda Çanakkale’ye gelen Ýngilizlerin, Anzaklarýn boy boy görüntülerini izledik. Öyle etkilendik ki acýdýk onlara, onlarýn annelerine, kadýnlarýna acýdýk. Oysa bizim analarýmýz, kadýnlarýmýz: Onlarý unutmuþtuk. Onlar kan kusmuþlar, bir ömür boyu acýlarýný içlerine akýtmýþlardý. Onlarý hatýrlayan yoktu hiç. Onlar çilekeþ Anadolu insanýnýn tevekkülü içinde, kendi acýlarýyla bütünleþtiler… Sonra unutulup gittiler. Unutulmamalýydýlar. Bu topraklarda bugün hiç kimseden korkmadan, namusumuzla, þerefimizle yaþayabiliyorsak, çocuklarýmýzý büyütebiliyorsak onlara borçluyduk. Unutulmamalýydýlar.


Çanakkale Savaþlarý ile ilgili bir kitap yazma fikrim yoktu. Kendilerine zaman zaman anlattýðým bazý þeylerin, kalýcý olmasýný öðütleyen arkadaþlarýn cesaretlendirmesi ile yazmaya baþladým. Önce sade hatýralarýn yazýlmasý gerektiðini düþündüm, sonra olayýn o kadar basit olmadýðýný, daha geniþ ele alýnmasý gerektiðini anladým. Pek çok þey zaten biliniyordu, ama yeniden tekrarlanmasý gerekiyordu. Bunun için kitap çeþitli bölümlerden oluþtu. Kitapta savaþlar sýrasýnda Balýkesir’de yayýmlanmýþ olan “Karasi” gazetesinde çýkan 9 10 harp haberleri de verildi, onlar tarih sýrasýna uygun olarak bazý hatýralarla beslendi. Hatýralar ayrý bir bölüm olarak deðerlendirildi. Bunlara bazý destanlarý, az bilinen, ama beni çok etkileyen birkaç þiiri de ekledim. Karasi gazetesinde yayýmlanmýþ, bununla birlikte harp haberi olmayan bazý yazýlarý cepheye en yakýn bölge olan Balýkesir’de yaþayan halkýn durumuna ýþýk tutmasý açýsýndan kitaba koydum. En sonda konu ile ilgili iki makale, “harp mecmualarý ve donanma dergileri”nde çýkan birkaç yazý ve bazý fotoðraflara yer verdim. Bu çalýþma tamamen amatör bir ruhla, büyük bir vatan sevdasýyla, orada çarpýþan, þehit olan gencecik insanlara duyduðum minnet duygusu ile hazýrlanmýþtýr. Ben çevremde rastladýðým, duyduðum, bulduðum konu ile ilgili kim varsa görüþmeye çalýþtým. Ama ne var ki, çok geç kalmýþ olduðumu anladým. Keþke bu tür çalýþmalar altmýþ yýl, yetmiþ yýl önce yapýlsaydý. Tekke-Iþýklar Köyü’nden 18 yýl askerlik yapan Necip Dede’nin, Büyük Katrancý Köyünden Çanakkele’ye gidip 15 yýl sonra esaretten dönen Halil Kanlý’nýn, Tepeköy’den 9 sene sonra dönen Süleyman Seren’in, 7 sene sonra dönen Halil Aslan’ýn, Osmaniye Köyü’nden 8 yýl sonra dönen Salih Su’nun, Nusret Köyü’nden 9 sene sonra iki gözü kör gelen Veli Denizalp’in kim bilir daha anlatacak ne kadar çok þeyleri vardý… Biz unutkan bir milletiz.

Bize yapýlan her þeyi unuttuk. Ýnsan olarak yapmamýz gerekenleri unuttuk. Sýrayý, saygýyý unuttuk. Yaþlýlara, hastalara, çocuklu kadýnlara öncelik tanýmayý, borcumuzu zamanýnda vermeyi, iþimizi yalansýz dolansýz görmeyi, verdiðimiz sözü tutmayý, maziye saygýyý unuttuk. 11 70’li yýllarda göz göre göre bir kardeþ kavgasýna gittiðimizi unuttuk. Daha dün gelen yüzbinlerce soydaþý, Bosna’da çekilen acýlarý, trafik kazalarýný, boðaz yangýnlarýný, çevre felaketlerini unuttuk. Ýþgal edilen devlet arazilerini, mafyayý, eroin kaçakçýlarýný, bankalarýn hortumcularýný, hayali ihracatçýlarý, affedilen canileri, hýrsýzlarý, gaspçýlarý unuttuk. Biz unutkan bir milletiz. Ýhtilâlleri, darbeleri, iþkenceleri unuttuk. Hep kanlarý yerde kalmayacak dedik, katledilen gencecik askerleri, polisleri, öðrencileri unuttuk. Avrupa’ya gittik, vataný unuttuk. Türkiye’de Türkçeyi unuttuk. Biz unutkan insanlarýz. Üzerimize oynanan oyunlarý unuttuk. Ermenilerin bizi katlettiðini, Yunanlýlarýn, Anadolu’yu iþgal ettiðini, Kýbrýs’ta bize haksýz yere konulan “ambargo”yu unuttuk.

Kýbrýs’ý unuttuk. Yüreðimizi yakan, yavrularýmýzý yutan depremleri unuttuk. Biz unutkan insanlarýz. Kýtlýðý, kýzýl çekirgeyi, ekmeðin, tuzun ve gazýn olmadýðý günleri kaç kiþi hatýrlýyor? Unuttuk… Unuttuk… Unuttuk. Geçen yüzyýlýn baþlarýndaki karanlýk yýllarý, kan, ateþ, felâket ve ihanet yýllarýný unuttuk. Sarýkamýþ’ta bir gecede düþmana tek mermi atamadan kar çiçekleri gibi donarak ölen onbirlerce vatan evladýný unuttuk. “Bu vatan bizim” diyerek cephelerinde kan döktüðümüz Yemen’i, Sina’yý, Filistin Cephesi’ni, Suriye Cephesi’ni, Irak Cephesi’ni, Kafkas Cephesi’ni unuttuk. 12 Çanakkale’yi unuttuk. Devletin bekasý için 250.000’den fazla gencecik insanamýzý yitirdiðimiz Çanakkale’yi unuttuk. Bugün gidip piknik yapýp geliyoruz. Çanakkale’yi unuttuk. Çanakkale’ye gidin.! Gidin Çanakkale’ye.! Çocuklarýnýzý da götürün.

Orada analarýmýzýn, bacýlarýmýzýn, muhteþem yaslarýný saygý ile anýn. Orada yürekleri vatan sevgisi ile alev alev yanarak, þarký söyleyerek ölümlere koþan o gencecik insanlara duyurmak için “Bu vatan bizim!” diye haykýrýn! Seddülbahir’de, Kumkale’de, Kirte Deresi’nde, Zýðýndere’de, Kanlý Sýrtlar’da, Arý Burnu’nda, Anafartalar’da, Conkbayýrý’nda, daða, taþa, denize, rüzgarlara, bulutlara, kuþlara, böceklere, düþmanlara duyurmak için haykýrýn, “Bu vatan bizim!” diye haykýrýn! Bu milleti Türk, Kürt diye, Alevi, Sünni diye bölmek isteyenlerin kafalarýna çakarcasýna haykýrýn, “Bu vatan bizim!” diye haykýrýn. “Bu vatan bizim…”

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir