Canan Adomilli – Ayni Fikirdeyim Anlama Beni

güneşe yıldıza aya, sonra hamdullah’a inanıyordu. aptal olduğunu, renklerin tümüyle mora çaldığı bir anda, subtropikal bir yerde öğrenecek. öğlene lahanalı pirinç yiyecek. gülücüklü gözleri, kıvrımlı saçları. aynaya, fotoğrafa bakınca şu güzelliği… şaşırıyorsun. ağzının şekil alışı. o sanki o değil. et ya da sebze değil. çavuşüzümü değil. bir tuhaf değil. merküri’nin kızı değil. terazi. birinci bölüm. grubu hava. çakıl taşı.


rengi sarı. muamma. yumuşak beyaz lokum gibi gülmesinden anla o kızın venüs’le olan alakasını. onun cinsel cazibesi öldürmez, süründürür. ipekler, danteller giydirir. saçlarından portakallı kolonyalar döktürür. erkeği kendi halinde pijama giyer. kara gözlü olmaz. oturup seni süzer. konuşmaz. seni ağzından öper. brüksel lahanası yer. terazi erkeği terler ama çaktırmaz. ikinci bölüm. maden suyu.

göktaşı. sıklamen. yengeçler, gece rüyalarına, şeffaf bir imgeleme sarmalanmış tek sıra yürür halde giderlerken, ayışığı da onların iki-üç tane mudunu takip ederek durmadan değişen duygu hallerine denk düşürerek ışıldar. kolayca anlarsınız. gündüz?. suratları yengece benzer. rembrandt örneği. fotoğrafı eline geçerse bir bak bakalım. yine kolayca kavrarsınız. temmuz’da haziran’da doğarlar, tatavadan hoşlanmazlar. iyi sushi yapanları vardır. (sushi: el mahareti gerektiren bir yemek türü) ikizlerinci bölüm. sevdiği renk, turşu renkleri. secondhand levi’s pantolon. bukle bukle saçlı, ordan oraya sıçrayan bakışlı, otuz otuzbeş yaşlı şu merkürili çocuk one hundred per cent ikizler dir.

ikizi yanında yoktur, önemi yoktur. o hep iki şey ister. iki kadın, iki iş, iki araba, iki düş. bu adam her düşünü iki defa daha ayrı ayrı düşleyip sayısız bölünme teorisi yardımıyla sonunda karmaşıklaşır. içinden çıkılmaz. sinemaya ilgi duyar. where reality ends, illusion begins, bunu anlamaz. önce güzelce harman eder, sonra ayırır. saçlarını ortadan ikiye böler, yırtık pardesü giyer. ayaklarını öne ve arkaya uzatır. hep güzel bir kova kızına aşıktır. bir de sana. onun quick-moving gözlerine en çok mavi gömlek yakışır. dişileri biraz kafadan çatlaktır. ama harikuladedirler.

excellent! gerçek evleri hava olup elementleri cıvadır. cıva onları cıvıtmadan götürür. hatta cıvanın avucunun içindeki dayanılmaz oynaklığı hissi gelir adama. havadan irtifa kaybederek yere indikçe bunların yüzünde nahoş bir ifade zuhül eder. işte bunlar gerçek ikizlerdir. mussolini ise bir aslan’dır. aşka düşerse kırmızı gül demeti vermeyi sever. seni en iyi restoranlara götürüp kurdelalı fantastik aşk mektupları yazar. sen bir tuhaf olursun. sakın kariyerli kız olmayı deneme, o bundan hiç hoşlanmaz. abartma, süklüm püklüm, şaşkaloz dur. evlendikten sonra bu adam, iyi kalpli kral arthur olur. gizli gizli başarısız ve maskara olmaktan ürker. akşam yemeğini hafif yer. banyoda uzun kalır, düşünür.

yenilir yutulur cinsten değil, bir tuhaf alışkanlıkları vardır aslan kızlarının. boy friendlerinin fotoğraflı detaylı albümlerini onca yıl dolabın gözünde saklarlar. onu yakmaya kalkışmayasın. duygusaldır bu kızlar. autum. hasan, hazan, hüzün. renk yok. ametis taşı. bölümü. eylül’de doğan bebekler bakire doğarlar. bunlardan başak burcu çıkar. ama bekaret garantisi burada, ağzı havada kalıyor. meseleyi harfi harfine almadan, ben halen bakireyim diyen çıkarsa onu daha değişik yönden inceleyin. soft bakışlı, beyaz fingerless eldivenli ve tuhaf bir güzellik eşliğinde, sessizce otobüsünü bekleyen şu kız…(otobüsü niye bekler) avucunun içinde bileti hazır. o başka düşler kuruyor.

(otobüsü niye bekler) bildiğiniz uzakdoğu sümbülü kokusu, bir kere koklarsanız büyüsünden artık kurtulamazsınız. (otobüs…) her bahar burnunuza çalınır. başak bu büyünün ta kendisine, kalpleri zangırdatan gizli kokulu yola sahiptir. (chanel no 5, coco chanel, kenzo, hanzo) bu kız bir gülümserse bütün oda onun radyansıyla ışıklanır. gülmediği zaman aklından iki şey geçer. ne olduğunu kimse bilemez. kafa yormaya gelmez. erkek başak dişisinden iri gövdesi ve kocaman bıyıklarıyla ayrılır. göğsü kıllı olanı revaçtadır. ama sold out. bıyıkları askerde keser, politikayı sever. giysilerini ve aşklarını lekelemekten bu adam hiç haz almaz. göze melek gibi görünür. pek çok kadın onunla evlendiğin zaman seni kıskanır. bazılarında çatlama olur.

o güldüğünde, kendi siluetinin, onun gözleri içinde bir meleğe dönüştüğünü görür, şaşar kalırsın. ama o melek değildir. mesleği vardır. tuhaf bir şeydir. henry ford II ve goethe gibi. michael jackson da akla gelir. o, mix tempora -ki mönüye yeni dahil edilen bir tür japon yemeği- apple pie, chicken katsu ve karışık komposto gibidir. üzerinde düşünmeden yenilir. evde yapmaya kalkışsan aynını tutturamazsın. bir başka bölüm. kırmızı. ben yolumu yürürüm der oğlan ve ne zaman bir dağ deresi bulursam onu alev alev yaparım. hot chocolate ve de bir anda kim ice-cream olur ulan! koçlar. mars’la intercom bağlantısı olup mart’da doğarlar, nisan’da doğanları yaramaz (nisan’ın dördüne kadar okey) büyüme hızları yavaştır. bu yüzden genellikle pineapple tadında bulunurlar.

satsuma ve mürdüm eriği ve bananaya da rastlanır. işleri ağırdır. gece küvetin içinde uyumayı, su sporları yapmayı, arı kovalamayı, mızıka çalmayı, tiramisu kokmayı severler. üç lisan bilirler. pizza pişirirler. muhasebeci, sakızlı muhallebici ve dahi çıkmaz bunlardan. kadınlarda ayak numarası 38, erkeğinde 44’dür. gözlerinde gözlük. sağa sola kırmızı gördükçe koşar, para harcarlar. şirin kahkahalar atarlar. bazıları kafein sever, bazıları sevmez. bir arkadaşım erkeklerinin çok ateşli olduklarını söyledi, bu görüş yaygındır. ama aslı yoktur. son bölüm. onbirinci.

her onbir numarada oturanın burcu kova sayılmaz. bazıları kovadır. haklarında kitaplar çok şey yazar ama aslında o, daha başka birşeydir. zodiac’tan ziyade deliler horoscobuna denk düşer ve isimleri değişir. uzun boylu yakışıklı veya kısa boylu brezilyalı olurlar. gay, erkek, traşlı, hatta kadın kılığında rastlanır. bunların etnik bir manası bulunmaz. kafalarından, uranüs’ün mavi elektriği etrafa saçıldıkça bu dünyaya biraz yabancı düşerler. kuyruğa nasıl girilir, bilemezler. uranüs yağmurludur. galileo şeklinde ortaçağlı uzman psikiyatr veya ronald reagan halinde ün salmış olanları vardır. ama gerçekte popülarite onlar için mevzu değildir. mevzular başkadır. tiyatroda birden şarkı söyleyip hatta oynamaya başlarlar. klarnetten hazetmezler.

erkeğinde kadınsı yuvarlak kalçalar, kadınında erkeksi diyagonal bacak bulunur. başka türlü bilemezsin. eğer aşka düşerlerse, bir iki inch boyları uzar. krem karamel yemeğe başlarlar. rüyalarında kızıldeniz’de scuba-diving yaparlar. sabah kahvaltısında salt ‘n pepa dinlerler. beyaz peyniri kavun turşusuyla pek severler. konuşmazlar. gizli gizli araba kullanırlar. mutluluğa inanırlar. tipp-ex’ten açıkça hoşlanırlar. faisons l’amour avant de nous dire adieux. bölümü. timid smile. a timid smile.

güneş her saat yer değiştiriyor. hep ayrı bir yıldızla şehirde kayboluyorsun. gök bulutlu bir gece. aklıma bir sürahi suyla geliyorsun. dolunaya ikinci vitesle tırmanıyorum. reno bir çeşit steyşın. kasaba tropik sıcak. kasabaya inecem, inemiyorum. ben bir başıma değilim arabada. dinazorlar suyun içinde bir lacivert duruyor. mars’da kimler var bizden, diye sordum birden. cevap gelmedi. deli günlerinden pizza tadı geliyor damağıma. yol dolunaya dolanıyor. kasaba tropik sıcak.

midem bulanıyor. kasabaya inecem. yüzme havuzu kokusuyla aklıma geliyorsun. sigara içiyorum. teleskobum yok. hiç horoskobum yok. sigara içiyorum. dört defa. ben yağmur yağarken doğmuşum. annem söylemez. ilgilisine: scylla and charisdes: aristoteles’in öğrencileri. faisons I’amour avant de. : birbirimize ‘adyö’demeden önce gel son bidefa sevişelim.

.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir